Sosyal medyada azıcık aktif olduğumuzdan, sık sık ya ziyaret, ya da misafir ediliriz...

Çünkü vatandaş, derdine dermanı, maalesef artık sosyal medyadan arıyor...

Tam da böyle bir misafirlik ortamında çembere alındım Şirin Ilıcalar Beldemizde…

HDP’lisinden İYİ Partilisine, iktidar yanlılarından kararsızlarına kadar, güzel bir kalabalık vardı.

Bu dost meclisindeki konumuz, aslında gençlerimizin işsizlik sorunuydu.

‘İş yok, gençler perişan’ muhabbetine karşılık bir-iki iş alanı söyleyip ‘hadi çalışmak istiyorlarsa iş hazır’ dediğimde, gençler sus pus, babaları ise ‘he valla iş beğenmiyorlar, o da doğru’ diye hak verdiler.

Demli çayımızı yudumlarken, bir abi mevzuyu engelli raporuna getirdi.

İktidar partisine oy verdiğini söyleyen bu abi, ‘parası olan rapor alabiliyor, bu nasıl olacak’ dedi.

Şaşırdım tabi… ‘ne parası, ne raporu…’ dedim...

İddiasında ısrar edince, kendimden bile çok güvendiğim bir dostumu aradım sağlık camiasından. ‘Doğrudur, hatta iki ay önce bir personel açığa alındı. Bize de bu yönde şikayetler geliyor ama isim vermiyorlar, çoğu iddia da askıda kalıyor’ diye cevap aldım.

Meclisteki abiye dönüp, “abi böyle bir şey olmuş ve bu yüzden birini işten atmışlar. Kimse böyle bir namussuzluğa izin vermez. Gereğini yapmışlar” dediğimde, adam daha karalı bir şekilde “Reis bak, şu tüm köy biliyor halen kimin para istediğini, halen kimin rapor için devreye girdiğini’ dedi ve burada yazıp zor duruma düşmesini istemediğim bir iddiasını söylediğinde, başım öne eğildi…

Cemaatte bulunan arkadaşlar, “Reis, bunu herkes biliyor, sen nasıl bilmezsin” deyince; “İyi de arkadaşlar, Bingöl küçük yer, hemen duyulur, yapanlar rezil olur, yüzlerine tükürürler adamın” dediğimde, güldüler ve şu daha acı sözü söylediler; “neden tükürelim ki adamın yüzüne, garibanların işini çözüyor, bırak alsın parayı. Demek adamın arkası yok ki, para ile çözüyor işini.!”

Yani; siyaseten arkan olursa paraya gerek yok… Eğer arkan yoksa paran olacak. Ya o da yoksa..!

Karakterimdir… haksızlık ve delikanlılığa ters bir durum varsa ortada, bunu söyleyenin HDP, CHP, ya da İP’Lİ olması, iktidar yanlısı ya da düşmanı olması,  zerre fark etmez benim için.

Ve bu dostlarımın söyledikleri, başımı önüme eğdi, sesim soluğum kesildi, çünkü haklıydılar…

Evet sevgili dostlar… halimiz işte bu… Acep hangi birine şaşalım, hangi birine içimiz yansın..!

‘Ülke ne zaman bu hale geldi’nin cevabını az çok bilirdik te, ‘şirin, muhafazakar, dindar, mert Bingöl’ümüz ne ara bu hale geldi’ diye sorulacak sorunun cevabını inanın veremiyorum..!

Peki ne yapacağız, oturup izleyecek miyiz bu acı tabloyu..!

Hayır, izlemeyeceğiz. Ülkeyi kurtaramayabiliriz ama Bingöl’ü böyle bir pislikten kurtarabiliriz.

Bu nedenle, ilimizin en saygın şahsiyetlerinden iki kişi ile görüştüm. Yapacaklarımı anlattım. Daha sakin olmam konusunda ikna oldum. Zira göreve yeni başlayan başhekimin bu konudaki hassasiyetini anlattılar. Başhekim ile benim de tanışma fırsatım olmuştu. Çok kibar, tertemiz ve genç bir doktor. Bu konuda hassas olacağını ve konunun takipçisi olacağına ben de inanıyorum ve bekleyip göreceğiz.

Siyasetteki büyüklerimiz ve hatırımızın geçtiği isimlerin bazılarına konuyu ilettik, bazılarına da her fırsatta hatırlatıp, gerekli hassasiyetin gösterilmesini isteyeceğiz.

Beklediğimiz hassasiyeti göremezsek, direk Sağlık Bakanlığı ve Külliye ile irtibata geçeceğiz. Onlardan da bu konuda bir adım göremezsek, yapacak tek şeyimiz kalıyor… sosyal medyadan her fırsatta ‘Allah’ınızdan bulun, Allah belanızı versin, hırsızlar, rüşvetçiler…’ diye beddua edenlere karşı başımız önde olmaya devam edecek ve ‘haklısınız’ deyip, sandığı bekleyeceğiz.

‘Adamı/parası olan, istediği sağlık ve engelli raporunu alıyor’ iddialarına karşı, tüm sağlık camiasını hassasiyet ve ciddiyete çağırıyor, konunun takipçisi olacağımızı bildirmek istiyorum.

İnşallah bundan gayrı bu konuda tek bir tane dedikodu duymaz güzel Bingöl’ümüz…

Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler..!  Saygılarımla…