Facebook sayfamızdaki canlı yayınımıza ‘Selamunaleyküm’ diye başlamış, ‘Selamunaleyküm’ diye bitirmişti…
Sorduğumuz her soruya içtenlikle cevap vermiş, memleketteki eksiklikleri dile getirirken, rakip parti ve isimleri de incitmeden yayına devam etmişti Sayın Refik Alpaya…
Böylece kendisini ve Bingöl özelinde partisini sevdirmişti bize…
Nereli, hangi köylü ve ne iş yaptığını bilmediğim bu güzel insanla zaman zaman mini karşılaşmalarımız olurdu; ya bir camide, genelde de Gazze etkinliklerinde…
İhlaslı yaşantısı, mütevazı duruşu ve Müslümanca tavırları, onu Allah için sevmeme etken oldu.
Elbette Sayın Alpaya değil mevzumuz…
Mevzumuz; Hüda Par camiasının büyük bölümünün, işte tam da bu güzel insan gibi bir yaşantıya sahip oluşlarıdır…
Genel başkanları Sayın Zekeriya Yapıcıoğlu da aynı güzellikte, çoğu il ve ilçe başkanları da, bir çok teşkilat üyeleri de aynı ihlas ve mütevazilikte…
Meclis çalışmalarında İslam ve Kuran’a ters olan hiçbir şeye imza atmamaya çalıştıklarını da biliyoruz. Verdikleri önergelerde İslam ahkâmına susamış Şeyh Said sevdalılarının duygularına, Said-i Nursi’nin iman yoluna tercüman olurlarken, Selahaddin_i Eyyübi davasına da paralel siyaset yaparlar.
Geçen hafta, Sayın Alpaya’nın evladının düğün davetine icabet ettik.
Kadın erkek ayrıydı…
İlahiler, kasideler ile gençler Allah Allah diye zikir çekiyor, halaylar öyle içten ve coşku ile geçiyordu ki, imam hatip sıralarındaki o samimi günlerimiz aklıma gelmiş, duygulanmıştım.
Bu güzelliği, bu güzelliklere susamış din kardeşlerime ulaştırmak niyeti ile, haber sayfamda canlı yayın açtım. Sesi ve yüreği net olan yerel sanatçımız Hikmet Kıyançiçek’in eşsiz ezgileri eşliğinde, gençlerin ağızlarından yükselen İslami haykırışları on binlere duyuruyordum ki, biri gelip kulağıma, “abi canlı yayın yapıyorsun sanırım, rahatsız olanlar var” deyince, öyle üzüldüm ki, içim yandı ve o cihadi atmosferim, yerini buruk mu buruk bir hüzne çevirdi… Camiaya olan şefkatim celp ettiğinden, bozuntu ve üzüntümü çaktırmadan, yayını sonlandırıp, bir köşeye çekildim…
Rahatsız olan belki bir-iki kişiydi… Ama bu da onların imtihanıydı aslında…
Zira halayda gençlerin parmakları tevhid işareti ile şenleniyor, ağızlarından bazen Arapça “yaşasın Allah’ın askerleri’, bazen Kürtçe “bıji Allah’ın askerleri” gibi sloganlar yükseliyordu.
Bu camiada halaya duracaksın, tevhid işareti ve Allah’ın askerlerine yönelik sloganlardan çekineceksin...! Ya ileride Kemalizm tarafından başıma bir iş gelirse endişesi ile..!
Ey dünya işleri için çekinceye bürünen, bu camia içindeki bir takım abiler; ümidimiz o ki, milyarlarca insanın belki de gıpta ile bakacakları bir makam ve derecede olacaksınız mahşer gününde… Bu ayrıcalığı, minnacık endişeler nedeni ile riske atmasanız olmaz mı?.!
Zira günahlarımızdan ve takvaya uzak yaşantımızdan dolayı bize nasip olmayacak olan bu güzellik, kapınıza kadar gelmiş… daha ne istersiniz, daha ne ister Peygamber sevdalıları!
Özetle…
HÜDA PAR’ın kıymeti, hem bu camia dışında olan Müslümanlarca, hem de camia içinde bulunan üyelerce bilinmeli. Cumhuriyet tarihinden bu yana ilk kez Osmanlı ve Selahaddin anlayışına bu kadar yakın bir oluşum meclise girmiştir. Bu yolu ve ortamı kendilerine açanlar da, hiç şüphesiz mevcut iktidardır. Umarız ne demek istediğimiz anlaşılmıştır!
Belki de hiçbir zaman iktidar olamayacaklar bu ülkede, belki de başlarına bir çorap örülür yine..! Ancak onların hedeflerinin ne muktedirlik, ne de çorap örücüleri memnun etmek olmadığını biliyoruz. Merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun dediği gibi, onların davaları; barajı değil, SIRAATI geçmektir!
Hüda Par için dua ediyoruz; Yüce Allah bu camiayı, ‘güçlendikçe geldikleri yeri ve davalarını unutanlardan’ eylemesin, dünya ve ahiretlerini hayırlı eylesin…
Selam ve Dua ile…