Musa Apuhan- 8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ…..
8 Mart, Dünya Kadınlar Günü değildir.
Birileri bunu sıradanlaştırıp geçmişte kadına yaptığı zulmü unutturmaya adeta bu günü sevgililer günü havasında kutlamaya çalışıyor.
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü'dür.
8 Mart, emeği çalınan onuru zedelenen hak ettiği değeri göremeyen kadının bir çığlığıdır.
Ve bu gün gelinen noktada;
8 Mart bütün dünya kadınlarının çığlığıdır.
Öldürülmüş, tacize uğramış, İtilmiş, örselenmiş, şiddet görmüş tecavüze uğramış ve bundan dolayı tekrar kendisi cezalandırılmış, üzerinden hesap yapılan narin ve zarif yapısı düşünülmeden onuru zedelenen ancak; yeter bende en az senin kadar insanım diyen kadınların çığlığıdır 8 Mart
8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, kadınların erkeklerce gasp edilen haklarını hatırlattıkları günün adıdır
Toplumda hak ettiği saygıyı görmeyi, maddi tarafı kadar manevi tarafının da bilinmesini ruhen daha hassas olduklarını bedenen olmasa da akıl ve becerileriyle en az erkekler kadar yetenekli olduklarını ve bu özelikleriyle de sosyal hayatın içinde olmaları gerektiğini toplumun dizaynında ve geleceğin tasarlanmasında olmazsa olmaz birer mimar olduklarını birine muhtaçlık değil karşılıklı paylaşım ve dayanışma içinde olmaları gerektiğini savunan haklı bir grubun çığlığıdır 8 mart.
Kadınlar ayaklarının altında cenneti veren, var oluştaki kadar birilerinden aşağı ve yukarı olmadıklarını ve bunu haykırdıkları fıtrata dönüş operasyonun adıdır 8 Mart
Bütün mağduriyetlerinin ve ezilmişliklerinin hakkını sadece mahşerde değil, bu dünyada da bu haklarını almak istediklerini bunun için adaleti aradıkları günü adıdır 8 Mart.
Kadın denilince özgürlüklerin merkezi demokrasinin beşiği insan haklarının savunucusu ABD değil ANADOLU akla gelir.
ANADOLU denilice yürekliliğiyle sadakatiyle,vefasıyla ANADOLU kadını akla gelir.
ANADOLU’da kadın olmak;
-Aileyi bir arada tutan çimento demektir
-Önde dik yürüyen adamın sırtını dayadığı çocuklarını emanet ettiği namusunu teslim ettiği dayanak,güven demektir
-Aile ve toplumdaki dengeyi sağlayan terazi demektir.
-İyi günde eşinin yardımcısı kötü günde çileleri,acıları,sıkıntıları omuzlayan baş aktör demektir.
-Ailede mesai saati olmayan bütün ailenin bekçiliğini yapan tek kişi demektir.
Burada son sözlerimi hanım kardeşlerime söylemek istiyorum yani bir kez daha onlardan fedakarlık istiyorum . eşlerinizi kapıda karşılayın mutlaka onlara tebessüm edin ona kapıyı açar açmaz arkanızı dönüp diziyi kaçırmamak için odaya koşmayın sizler böyle yaparsanız sadece kendi işinizi zorlaştırırsınız asık surat donatılmış bir sofranın boş olduğu bir tebessümün ise bir kase çorbanın tarifsiz bir lezzet olduğunu unutmayın.
Birde ANADOLU’da bizler üç şeyde asalet ararız at,avrat ve evlat ta
Ben sözlerimi şu veciz söz ile bitirmek istiyorum
Deh deyince gidiyorsa at
Bir tas su veriyorsa avrat
Birde hayırlı çıkmışsa evlat
Ne işin var düğün evinde
Düğün senin evinde
Gir oyna çık oyna
Deh deyince gitmiyorsa at
Bir tas su vermiyorsa avrat
Birde hayırsız çıkmışsa evlat
Ne işin var cenaze evinde
Cenaze senin evinde
Gir ağla çık ağla
Bir ömür boyu evinizin düğün evi kalması ümidiyle bu değerli gününüzü tekrar kutluyorum.