Bingöl'ün Gençleri ve Uyuşturucu...

Bu günlerde yerel gazetelerde sürekli gördüğümüz uyuşturucu operasyonu hepimizin malumu, Emniyet ve kolluk kuvvetlerimiz çalışıyor diyoruz fakat asıl yapmamız gereken bataklığı kurutmak değil mi ? 

Gençlerimize bakıyoruz uyuşturucu müptelası olmuşlar. Uyuşturucuyu içen bir kişi mutlaka para bulamayınca veya ailesini maddi ve manevi tükettikten sonra artık o işin ticaretini yapıyor.

 Üstelik bu uyuşturucu artık kızlarımıza da bulaşmış durumda. Özellikle uyuşturucu kullanma yaş ortalaması 12'lerde. Okul önleri, kahvahane, kafeler, sokaklar, dere kenarları, tepeler, metruk binalar her yerde uyuşturucu ticareti, kullanımı almış başını gidiyor.

Elbette emniyet, kolluk kuvvetleri bunlara müdahale etmek durumunda hatta daha fazla müdahale edebilmek için Yunuslar şehir merkezinde dolaşıp, aramalara katılmakta fakat bunlar tek başına yetebilecek önlemler değildir. 

Bu kadar kurulan STK'lar, halk içerisinde dinlenen kanaat önderleri, fikir adamları, Aile sosyal politikalar bakanlığı uzmanları, vs gibi bilirkişiler bu konu hakkında çalışmalar yapıp bu çocuklar ve gençleri bu bataklıktan kurtarmayı, bu bataklığı kurutmayı kendilerine vazife olarak görmeliler. 

Akil insan olmak veya Kanaat önderi olmak sadece siyaseten menfaat elde etmek, saygınlığını tatmin etmek, düğün ve taziyelerde baş göstermek değildir. Halkın sorun ve sıkıntılarını kendi sorun ve sıkıntısı olarak görmektir. Bu gençleri ve çocukları bu beladan kurtarmak hem dünya ve hem ahiret şerefi için yeterlidir. 

Çünkü;

Uyuşturucu müptelasına düşmüş çocuklar ve gençler belki zamanla, bir hevesle, bir özentiyle düştükleri beladan, alışkanlıkları sebebiyle veya tehditlerle kurtulamamakta ve birilerinin onları kurtarması için beklemektedir kim bilir ?

Uyuşturucu öyle illet ve zillet bir şeydir ki; çocukları ve gençleri hem sağlık anlamında, hem hayat ve yaşantı anlamında bitirmekte ve eritmektedir. Bugün memleketimiz ve akabinde ülkemizde yaşanan intiharların hemen hemen yarısı uyuşturucu bağımlılığından yaşanmaktadır. 

Peki ya yıkılan aileler ? Çocuklarını düştükleri çukurdan kurtarmak için maddi ve manevi yıkılışları ? Her gün çocukları cezaevine veya toprağa girecek diye yaşadıkları korku ? 

Bu bağlamda herkese sorumluluk düşüyor fakat insanların bencillik ve umursamazlıkları, kendi komşusunun, akrabasının, kendi insanının çığlıklarını duyamamayışı yada duymazdan gelmesi de ayrı bir elem verici durumdur.

Bugün görmezden gelinen uyuşturucu müptelasının önü alınmazsa, herkes bir tarafa çekilip sadece eleştirmekle  yetinirse işler sarpa sarıp daha kötü durumlara gelecek ve bu kadar çocuk ve gencin ahı toplumu iflah etmeyecek.

Tüm herkese düşen bir İnsani görevdir. Bu görevi yerine getirmeyenler insanlıktan birşey beklememelidirler.

Başkasının çığlıklarına kulak tıkayanlar, kendi çığlıklarına kurtarıcı bulamazlar...