SİSTEMSEL İLİŞKİLER

Siyasetçiler ve siyasete soyunanların memlekete ziyaretleri, bayramlaşmaları, kimi etkinliklerde bizzat ya da dolaylı yönden katkıları olur.

Bunların hepsinde de, -racon gereği- yeme içme, gezme, yakıt, etkinlikler... gibi giderler olur.

Bu giderler de, siyasete soyunan isimlerce karşılanır.

Peki bu isimlerin gelirleri o giderleri karşılamaya yetiyor mu!?

İşadamı olup ta işleri yolunda olanlar için bir şey diyemiyoruz...

Diğerleri için elbette ki yetmez...

Peki yetmiyorsa, nasıl ve hangi bütçeden karşılanıyor..!?

Bir sosyal etkinlik var mesela, 50-60-100 bin TL’ye kadar gider var diyelim...

Bir bakıyorsunuz, bir işadamına bu gider havale ediliyor...

İşadamı da, hiç o sektörde olmamasına rağmen, çıkarıp 100 bin TL verebiliyor...

Yine soralım; bu işadamı o etkinlik için neden 100 bin TL versin!

O parayı iyilik hareketleri için yapsa, Allah rızası için olacak…

Rıza-i Lillah olmayan bir etkinlik için yüz bin liralara ‘evet’ denmesi neyin rızası içindir!?

Elbette ki işadamı/siyasetçi arasında bir çıkar ilişkisi olma ihtimali var.!

Bu durum, sadece mevcut muktedirler için değil, tüm siyasi iktidarlar için aynı...

Ankara büyükşehir de de durum bu, İstanbul ve İzmir belediyelerinde de..!

Tabi 'bal tutan parmağını yalar' hesabı, iktidar sahipleri için bu işler daha kolay...

Bu noktada dikkat çekmek istediğim bir ayrıntı var ki, o da şudur; kimi bu sistemde servetine servet katıp diyar diyar dolaşıp keyf eder, kimi de bu sistemin boşluğu sayesinde elde ettiği serveti yine garibanlara, vatandaşa, memleketine, işi düşenlere harcar…

Bizler, bu isimlerin de varlığından haberdarız ve doğrusu, bunların sayısı çok az..!

Bu arada, bazı iddialara göre; zamanında bir şekilde siyaseten bir yerlere gelip te, tekrar yönetime girememelerine rağmen, siyasi nüfuzlarını hoyratça kullanıp, arada trilyonlarca yollarını bulanlar varmış… hemen her ilde…

Acaba bu iddialardan haberleri var mı yukarıların.!

Ama yoktur… Çünkü haberleri olsaydı, en azından bir operasyon duyardık…

Duymadığımıza göre, demek ki hepsi dedikoduymuş.!

Lafı uzattık…

Sistem bu ve bu yaşananlardan en tepeden en alta her bir muktedirin haberi var gibi…

Tepedekilerin haberlerinin olması güzel bir şey mi bilmem ama, onayları varsa, işte orada mahşeri sorumluluk olacak… Sıkıntılı bir onay.!

Mevcut muktedirlerin ikinci bir sıkıntısı daha var…

O da, çoğunun anlının seccadeye gitmesidir!

Bu seccadelerin de mevzusu olacaktır, hesap gününde.!

Welhasıl; pis bir sistem içinde temiz kalmak çok zor be dostlar...

Ve ne yazık ki, kısa vadede bu keşmekeşin değişeceğine yönelik bir emare de yok!

Sistem bu ve bu sistem temizleri de kirleten bir sistem. Zira örnekleri hala hafızalarımızda… Temayüllerde vatandaşın tertemiz niyetleri ile meclise gidip, beş sene sonra sırra kadem basanlar hakkında duyduklarımız, ‘yazıklar olsun’ cinsinden.!

Bakalım tertemiz niyetlerle meclise yollanan yeni temizlerimiz, bu sisteme ne kadar direnebilecekler.!

Direnebilmelerinin iki şartı var; danışmanları kendilerinden de temiz ve delikanlı olacak, çevrelerini saran arkadaş ve akrabalarının talep ve beklentilerine karşı kaşlarını çatabilecek!

Yoksa, sırra kadem basanlara eklenirler ve alınan ahlar ile mezara kadar huzursuz yaşarlar.!

İmtihan, bu sistemde daha çetin bir hâl almış durumda…

Bu puslu sistemde, temiz kalabilenlere bin selam.! Selam ve dua ile..!