Türkiye’de ilk Corona teşhisi ve Corona’dan gerçekleşen ilk ölümle beraber, ülkenin tamamında bir panik patlaması yaşanmaya başlandı.

Sağlık bakanımız gözleri kan çanağına dönmüş bir halde sürekli bilgilendirmeler yapıyor, Bilim Kurulu alışık olmadığımız bilgiler veriyor, nasıl hareket etmemiz gerektiği konusunda hükümetten açıklamalar geliyor ama bütün bunlara rağmen panik azalmıyor, tam aksine daha da artıyordu.

Kısa bir süre sonra hepimiz şunu kabul ettik; ‘’Biz Sağlık Bakanını ve bilim kurulunu dinleyeceğiz.’’
Sonrasında en korunaklı yerler olarak görülen evlerimize çekildik, teması kestik, sosyal mesafe kurallarına uyduk. Ancak bizim sağlığımız, güvenliğimiz ve besin zincirinin devamı için birilerinin tehlikelerle beraber yaşaması gerekiyordu.

Tam da bu noktada tecrübesi, bilgi-birikimi ve toplumsal hassasiyeti olanlar, cephede mücadele edenler için bir şeyler yapılması gerektiğini düşündü, yüreğini ortaya koydu ve hemen gerekli görüşmelere başladı.

Biz bunlara toplum gönüllüsü ve gizli kahramanlar diyoruz.

65 yaş sınırını yeni geçtiği için sokağa çıkma yasağı uygulamasına takılıyordu. Bingöl Valisi Kadir Ekinci’yi aradı ve yapmak istediklerini önce onunla paylaştı. Devamında bir çok kişi ile görüşmeler yaptıktan sonra planını devreye koydu.

İşte o toplum gönüllüsü ve gizli kahraman,

Hocaların Hocası; Semiramis Bektaş Karaaslan hocaydı.

İşte o günlerde hepimizin, oturduğumuz evlerimizde sağlık çalışanlarımıza alkışlarla destek olduğumuzda, Semiramis Hocam bana şöyle demişti telefonda;

“Sağlık çalışanlarını sadece alkışlamakla kalmayalım lütfen!... “

Hem alkışlamak ve hem de bizi yanlarında hissetmeleri için sağlık çalışanlarımız ve halkımız için “Birlikte Aşacağız', 'Birlikten Kuvvet Doğar', 'Çözümün Bir Parçası Ol’ düşüncesiyle yanlarında olmak gerek, bizde onlar için maske üretebiliriz.” demişti.

Sonrasını Semiramis Hocam’dan dinleyelim;

“Corona salgınının başladığı günden itibaren kafamda hep maske ihtiyacı çoğalacak ve bizlerin bu konuda ne yapabileceğimizi düşündüm durdum. Pandeminin artışı beni huzursuz etmişti. Bingöl Doğal Afet Gönüllüleri Derneğimiz yönetimiyle bu konuyu görüştük. Yönetimdeki tüm arkadaşlar kendilerine düşecek her ne olursa olsun, desteğe hazır olduklarını söylediler. Daha sonra dikiş işini üstlenecek olan usta öğreticilerden, derneğimiz yönetiminden Fatma Bayramoğlu hocamla konuştuk. Ve o an ihtiyaç olmasa da ihtiyacın artacağını düşünerek maske kumaşı   bulma girişimlerine başladık. Bursa'dan destek olan öğrencimiz Kenan Gandar, alacağımız deponun kapandığının haberini verince sosyal medya üzerinden çağrıda bulundum destek için. Yurt dışından beni arayan öğrencim Fuat Demir kumaşı bulduklarını, gönüllü olarak kendisinin alıp yollayacağını söyleyince çok mutlu oldum. Ama örnek yolladığı kumaşın sağlığa uymadığını öğrendik. Öğrencim olan Sağlık Müdürümüz M. Emin Gündoğdu'yu, yoğun çalışması arasında aradım ve nereden kumaş bulabiliriz diye bize destek olmasını rica ettim. Hastane Müdürü Zülküf Bağbars'a beni yönlendirdi. Ve müdürümüzün bize önerdiği imalatçıyla diyaloğa geçtim. Ve kumaşı bulduk sonunda...  Sağ olsun Fuat Demir’canım, yurt dışından ödemesini doğrudan fabrikaya yaptı... Dikiminde bize usta öğreticiler destek olacak. Çalışkan Millî Eğitim müdürümüz Rahmi Güney aradı ve atölye hazırlatıyorum ve hemen dikime başlayalım diye haber verdi.

Bu arada halktan kumaş almak isteyenler, dikiş dikmesini bilenlerden onlarca telefon aldım. Çağrımız ses getirmişti. Bundan daha güzel bir mutluluk olabilir miydi?

Kampanyamızın adı; STK'lar, kurum, kuruluşlar ve de halk dayanışması...

Bu dayanışmanın sonucu; yüzlerce gönüllünün eliyle, binlerce maske üretimi…

Biz Bingöl olarak kocaman bir aileyiz. Bu pandemiyi birlikte aşacağız. Yeter ki uyarıları dikkate alalım, evden çıkmayalım, sosyal mesafeye dikkat edelim, maske takalım. Aldığımız önlemlerle her zorluğun üstesinden, el ele ve gönül gönüle bir olup geleceğiz.

8 top aldım. Bu kumaşları kesim makinesi gelince Karşıyaka Anadolu Kız Meslek Lisesine gönderdik. Orada kesildi. Bir kısmı orda dikildi, bir kısmı halk eğitimde...

Ben Semiramis Bektaş olarak, buradan Valimiz Kadir Ekinci’ye, Milli Eğitim Müdürü Rahmi Güney’e, Ekip arkadaşlarıma (onların çoğu benim öğrencim ve evladımdır…), okul, kurum, kuruluş, STK  idareci ve çalışanlarına, Halk Eğitimi çalışanlarına, Usta Öğreticiler Derneği Başkanı Fatma Bayramoğlu ve kıymetli ustalarımıza, çalışmalarımızı sayfalarına taşıyan gazetecilerimize ve buradan adını zikredemediğim bütün yüreği Bingöl için atanlara çok ama çok teşekkür ediyorum.”

Semiramis hocam son olarak şunları ifade etti;

“Ben hayatım boyunca insanlar arasında din, dil, ırk, renk ayırımı yapmadım, hepsi bizim canımızdır…’’ deyip, “İnsanlık adına yaptığımız her şeyi Allah bilsin yeter. Hiç kimseden, hiçbir beklentim olmadı ama takdir edersiniz ki yaşımızın da verdiği duygusallıktan dolayı bir teşekkürü de bizlere çok görmesinler.’’ dedi.

Ben ilk günden itibaren Semiramis hocamla telefonla uzun uzun konuştuğum için mücadelesini, azmini ve fedakarlığını yakından biliyorum. Buradan bir kez daha şehrim adına hocama ve yukarıda adı geçen ve geçmeyen bütün gizli kahramanlarımıza sonsuz teşekkür ediyorum.

Herkes “ben” derken, siz “Bingöl” dediniz Semiramis hocam.

İyi ki varsınız…