Siyaset, sadece konuşmaktan ibaret değildir. Gerçek siyasetçi, halkın içinde olan, onların derdiyle dertlenen ve her daim çözüm üretendir. Bingöl Milletvekili Feyzi Berdibek de tam olarak böyle bir isim. O, sadece Bingöl’ün değil, tüm Türkiye’nin Feyzi Babası.

Siyaset, sadece konuşmaktan ibaret değildir. Gerçek siyasetçi, halkın içinde olan, onların derdiyle dertlenen ve her daim çözüm üretendir. Bingöl Milletvekili Feyzi Berdibek de tam olarak böyle bir isim. O, sadece Bingöl’ün değil, tüm Türkiye’nin Feyzi Babası.

Kendisini mecliste iki kez ziyaret etme fırsatım oldu. Emin olun, onun ziyaretçilerini saymak mümkün değil. Bingöl’den, Elazığ’dan, Erzurum’dan, Şanlıurfa’dan, Adıyaman’dan, İzmir, Balıkesir… Türkiye’nin dört bir yanından gelen insanlar Feyzi Berdibek’in kapısını çalıyor. Ama asıl dikkatimi çeken şey, onu gören herkesin ona “Feyzi Baba” diye seslenmesiydi. Bu sadece bir hitap değil, bir sevgi ifadesiydi. O, sadece Bingöl’ün değil, meclisteki tüm milletvekillerinin baba diye nitelendirdiği müstesna bir siyasetçiydi.

Genel Kurul binasına girdiğimizde bu tabloyu daha net gördüm. Ne kadar milletvekili varsa, tek tek gelip onunla tokalaştı. Sadece AK Partililerin değil, farklı siyasi görüşten siyasetçilerin de bir ismi aynı samimiyetle kucaklaması pek rastlanır bir durum değil. Demek ki Feyzi Berdibek, sadece partisinin değil, siyasetin ortak değeri olmuştu.

Bingöl sizin için ne anlam ifade ediyor diye kendisine sorduğumda, durup gözlerimin içine baktı. Biraz yutkundu ve Mahfuz Bey; “Ben kendimi Bingöl’e vakfetmişim” dedi. Bunu söylerken o anki samimiyeti, duygusallığı yüzünden okunuyordu. Şehri için gece gündüz demeden çalışan, sadece Bingöl’ün gelişmesi ve sorunlarının çözülmesi adına mücadele eden bir siyasetçi. Bürokrasiyle halk arasında köprü kuran, yatırımları takip eden, en küçük bir sorun karşısında bile çözüm üretmekten geri durmayan bir isim. Bingöl’ün yollarından eğitimine, sağlığından tarımına kadar her konuda elini taşın altına koyan, memleket sevdasıyla hareket eden bir lider.

Onun siyasi yolculuğu yıllarla değil, hizmetlerle ölçülmeli. Halkına kapısını hiç kapatmayan, koltukta değil, sahada siyaset yapan bir isim. Yeri geldiğinde bir bürokrat kadar çözüm odaklı, yeri geldiğinde bir halk adamı kadar mütevazı. İnsanlar onu aradığında “meşgul” değil, her zaman “buyurun” diyen bir ses duyuyorlar.

Şahit olduğum bir olayı sizinle paylaşmak istiyorum. Bulunduğum ortamda, bir vatandaşın yakınının hasta olduğunu öğrenen Milletvekili Feyzi Berdibek, durumu sonradan öğrenmesine tepki gösterdi. Gözlerinde hem şaşkınlık hem de sitem vardı. “Neden haber vermedin?” diye çıkıştı.
Hasta yakınının mahcup bir ifadeyle verdiği cevap ise herkesi duygulandırdı: “Bu kadar yoğunluğunuzun içinde sizi rahatsız etmek istemedim.”
Ancak Berdibek, sözünü keserek kararlı bir ses tonuyla karşılık verdi: “Hayır! Bu benim görevim. İstediğim kadar yoğun olayım, sizin derdiniz benim derdimdir. Sizin imdadınıza koşmak boynumun borcudur!”
Bu sözler, onun siyaset anlayışını özetliyordu. Milletvekilliğini bir makam değil, bir sorumluluk olarak gören ve halkına koşulsuz hizmet etmeyi şiar edinmiş bir insanın, kalpten gelen samimi bir refleksiydi.

Daha önce, Feyzi Berdibek’in artık siyasete ara vermesi gerektiğini düşünüyordum. Yorulmuş olabileceğini, dinlenmeye çekilmesinin zamanı geldiğini sanıyordum. Fakat bugün görüyorum ki, o olmadan Bingöl eksik kalır, sessizleşir, yalnızlaşır. O, bu şehrin Ankara’daki sesi, halkın umudu, çaresizlerin kapısını çalabildiği bir dost eli. Eğer siyaseti bırakırsa, Bingöl’ün yolları daha uzun, meseleleri daha çetrefilli, umutları daha kırılgan olur. Onun varlığı, sadece bir milletvekili olarak değil, bu toprakların yetiştirdiği bir evlat olarak Bingöl için bir güvence. Feyzi Berdibek siyaseti bırakırsa, Bingöl’ün siyasetteki ışığı kararır. Bu yüzden, artık inanıyorum ki o, bu yolda yürümeye devam etmeli.

Bingöl’e ve Türkiye’ye kattıklarını saymakla bitiremeyiz ama asıl mirası, insanlarda bıraktığı güven ve sevgi. Feyzi Berdibek, siyasetin çınarıdır. Kökleri derinde, gölgesi geniş… Ve en önemlisi, halkın gönlünde yer etmiş bir baba figürüdür.