HANİ SOSYALİSTLER DAHA HOŞGÖRÜLÜYDÜ

‘Her şeyde bir hayır vardır’ der ya inancımız...

Tam da öyle bir şey öğretti bize Sezen Aksu...

Sayesinde öğrendiğim en önemli husus; davalarına, bizlerden çok daha bağlı ve samimi olarak gördüğüm sol ve sosyalistlerin, aslında hiç te öyle saygı duyulacak insanlar olmadığıdır.

Evet, ben, onlara fikir ve zikir olarak katılmasam da, sever, sayardım.

Hatta samimi olup ta ateist, inançsız ya da başka bir dinden bile olsalar, dostluktan, kardeşlikten, kader birliği yapmaktan zerre geri durmazdım.

Bu sevgi ve samimiyetimin en büyük nedeni, 'hakiki solcular ve komünistler, inanç ve ibadet olarak bize benzemeseler de, alkol içip, namaz kılmayıp, oruç tutmasalar da, başkalarının inancına, ibadetlerine saygılı olurlar’ diye düşünmemdendi.

İşte Sezen Aksu'nun, Peygamberimiz olan Hz. Adem'e yaptığı aleni hakaret ile sol, sosyalist, komünist ve ateistlerin, aslında o kadar insancıl olmadıklarını o kadar iyi anladım ki, Sezen Aksu'ya bu yönü ile müteşekkirim...

Bunların hoşgörüsü meğer, Müslümanların, Sünnilerin, dindarların inanç ve kutsallarına yapılan hakaretlere, alay ve aşağılamalara karşı gösterdikleri hoşgörüymüş..!

Dersim’li olup, aslında sevdiğim birisine; “biri senin kutsalına küfür ve hakaret etse, sen buna da hoşgörülü olur musun, bu hakareti yapanı alkışlar mısın, bu doğru olur mu" diye Mahşer Gününü hatırlattığımda, zerre kadar oralı olmayıp, bir de ne diyor biliyor musunuz; "madem iyiliğin karşılığının cennet, kötülüğün karşılığının da cehennem olduğuna inanıyorsunuz, o zaman Sezen Aksu'ya neden bu dünyada ceza veriyorsunuz" diye cevap vermez mi...

Yani adam, bırak utanıp/mahçup olmayı, cennet/cehenneme olan inancımızla bile alay ediyor, zerre geri adım atmıyordu...

Cezaları mahşere havale etmemiz gerektiğini söyleyen bu sol/sosyaliste, "o zaman sizi öldüren ve gasp edene de bu dünyada ceza verilmesin, öbür dünyaya ertelensin" dediğimde, "o kadar da değil, o en büyük suçtur" diyor ama bir Müslüman için, peygamberine hakaretin, cinayet ve gasptan daha büyük bir suç olduğunu bilmiyor ve bildirdiğimde de, umurunda olmuyordu...

Evet; Sezen Aksu gösterdi ki, sol/sosyalist ve komünistlerin, kendi özgürlüklerine, inançsızlık ve ideolojilerine karşı bekledikleri saygı ve hoşgörünün zerresini, biz inançlı ve dindarlara karşı göstermiyorlar…

O zaman bize de düşen iki şey var;

Birincisi, kendi inancım ve davama daha samimi ve radikalce bağlanmak…

İkincisi de, asla bir başkasının kutsal gördüğü inanç, ritüel ve şahsiyetlerine hakaret etmemek olan huyuma devam etmek...

Bizi tanıyanlar bilir ki, bizim gibi düşünmeyenleri eleştirir ama hakaret etmeyiz.

Hatta onlara hakaret edilmesine de gönlümüz razı olmaz.

Bu huyumuzu korumak, delikanlılığımız gereği olup, bu saatten sonra, sol ve sosyalistlerden, bu insaniliği ve delikanlılığı beklemeyeceğim.

Adem Peygamberimize hakaret eden Sezen Aksu ve ona destek veren sivil/siyasi kim varsa, hepsinin Mahşer Günü birlikte haşrolması dileklerimle...

Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler... Saygılarımla...