Hiç olmadığı kadar zorlu bir süreçten geçiyoruz. Yaşayanların tanık olduğu en ciddi ölümcül küresel felakete tanıklık ediyoruz. İlk defa tüm dünyanın ortak bir derdi var. Herkese dokunan, kimseyi kayırmayan bir dert. Zengini, fakiri, ünlüyü, ünsüzü herkesi ilgilendiren bir mikrop. Bu süreçte çok şey duyduk, çok şey öğrendik, çok şeylere şaşırdık.

Neler denmedi ki bu süreçte ? Coronavirüsün gerçekte ne olduğu ile ilgili İddiaların bir kısmı şöyle.

İddia 1: Amerika'da laboratuvarlarda derin güçler tarafından üretildi. Dünya hâkimiyeti Çin lehine güçlenince Amerika böyle bir önlem aldı ama bir süre sonra olay Amerika'nın kontrolünden çıktı. Şimdi kendisi de önlem alamıyor.

İddia 2: Vuhan'da bir lokantada yarasa etinden yapılan yemeklerden insanlara bulaştı ve mutasyona uğrayıp tükürük partikülleri yoluyla hızla dünyaya yayıldı.

İddia 3: Coronavirüs aslında endüstri 4.0’ın bir savaşı olarak başladı. Başlangıç yeri Almanya'nın Hannover şehridir. Burada denenen 5G teknolojisinin insan vücudunda meydana getirdiği bir değişimin önlenemez yansımasıdır. Bu teknoloji çok etkili radyasyon yaymış  böylece virüsün oluşumuna etki etmiştir. 5G teknolojisi ilk dafa Vuhan'da yoğun olarak denenmiştir.

İddia 4: Dünyayı yöneten para baronları dünyaya tam hâkimiyet sağlamak için ki bu Rockefeller ve Rothschild aileleridir yeni yöntem denemeleridir. Güçlerini dünyaya karşı pekiştiriyorlar. Tüm büyük ceo'lara işten el çektirip yer altına çekildiler. Sonucu merakla beklemektedirler.

İddia 5: Bill Gates ve çevresi dünyayı tam dijital hale getirmek için bir çeşit sosyal deney yapmaktadır ve bunun ön provasını corona ile yaparak insanları evlerine hapsedip yaşamaya alıştırma denemesi yapmaktadır. Amacı ise bundan sonraki salgınlar için önlem almak ve önlem olarak da her insana çip takılması gerektiğini ileri sürmektedir. Bu çipler akıllı olup bir çeşit nano robotlardır. Yani akıllı ilaçlar-çipler üretilip insan DNA ve RNA'sına direk ulaşıp mutasyona uğrayan hücrelere müdahale ederek tedavi edeceklerdir.

İddia 5:  Dünyaya yön veren bazı radikal grupların bir çeşit kötülük yayarak tanrıyı kıyamete zorlayanların bir senaryosudur. Bu kadar kötülüğe yani ölümlere tanrı sabredemeyip dünyanın sonunu getirecek iddiası da dillendirilmedi değil.

Herkesin kendi yokluğuna veya konforuna kendi evinde hapsolduğu muazzam bir zaman dilimi gerçekten. Paranın, gücün, silahların, mağazaların, ibadethanelerin, kurumların etkisizleştiği bir süreç. Kıyamet gibi her yer. Kremlinin, Beyaz Sarayın, Pentagonun etkisiz eleman rolü oynadığı anları yaşıyoruz. Kraliçe Elizabeth ve Prens Charles'e dahi bulaşan virüs yüzlerce üst kademe siyasetçiyi de boş geçmemiş. Kimse kendini garantide sanmasın. Bilimin aciz, tıbbın çaresiz kalışının tedirginliği var üzerimizde.

Bu mikrobun dünyada sebep olduğu değişim ve dönüşüm ise baş döndürücü. Alınan kararlar radikal kelimesinin tam izahıdır. Aslında dünyanın tanık olduğu ne ilk ne de son salgın bu. Biraz geriye dönüp baktığımızda veba denilen kara ölüm salgını, sıtma, sarıhumma, kolera, tifüs, AİDS, sars, ebola, mers, kuş gribi, domuz gribi gibi birçok felaket yaşamış insanlık. Bazı bedeller ödedikten sonra bilim bulmuş hepsinin çaresini. Elbet bilim insanları bunun da çaresini bulacaklar fakat bunun bedeli sandığımızdan da ağır olabilir, nitekim ağır faturaları dünya şimdiden ekonomik olarak ödemeye başladı.

Coronavirüs hızlı ve durdurulamaz zannedilen hayatın “pause” tuşuna bastı ve her şeye dur dedi. Tüm "toplumsal ibadetler" durdu. Fabrikalar durdu, işyerleri durdu, trafik durdu, alım satım durdu, eğitim kurumları durdu. Durdu da durdu her şey. Bu kadar fırıldaklığa yaşlı dünya tahammül edemedi belkide. Yeniden insanlığımızı, merhameti, paylaşmayı, kırmamayı, öldürmemeyi, hatırlatmak için durdu dünya.

İddia 6: Bu da benim iddiam. Her insan kendi zaviyesinden bakar. Bu virüsün en önemli sebebi ilahi emir ve yasakların önemsenmemesidir. Çünkü yenilecek hayvanlar belli haram olanlar bellidir. Virüslerin ortaya çıkışlarına bakılınca hemen her virüs bir hayvandan mutasyon geçirip insana geçmiştir. Diğer virüsler ise Allah’ın koyduğu düzeni (sünnetullah) bozma sonucunda ortaya çıkmıştır. Yani başımıza gelenler kendi yaptıklarımız yüzündendir. Yani havayı kirleten insanoğlunun, kirlettiği havayı solumak zorunda kalması ve sonuçta da hastalanması kadar basit bir döngü bu. Eden bulur. Ediyoruz ve buluyoruz. Artık kendimizi yeniden tanıma zamanı. İnsanlığın faydasına olan kurallara sıkı sıkıya uyma zamanı.Bir de şunu unutmamak gerekir ki mazlumun duası geri çevrilmeyen dualardandır. Cesedi kıyıya vuran Aylan bebekten Suriyeli mazlumlara, Arakanlı mazlumlardan Doğu Türkistanlı mazlumlara kadar her milletten mazlumun duası dolaşmakta uzay boşluğunda. Debebi ne olusa olsun bu işin şakası da bahanesi de yok. Her ne kadar bakanlık tavsiye niteliğinde evde kal diyorsa da biz bunu bir emir telakki edip titizlikle uygulayıp hayati olmadıkça asla evden çıkmamalıyız. Kimsenin insan hayatıyla oynama hakkı yok.

Belki de yeni ve daha büyük felaketlerle imtihanımız sürecek. Çünkü sınırsız isteklerimiz tabiatı bir canavara çevirmeye devam ediyor. Kutuplardaki devasa buz kütleleri küresel ısınma etkisiyle eriyip dünyayı sular altında bırakır mı? Mümkün bu. Hazırlık mı? Ne maske ne ilaç ne kolonya. Sadece Nuh'un gemisine binen kurtulacak. Gerisi balıklara yem...