Bingöl’de İnsan Kaçakçılığı

Bingöl’ümüzün gençleri, başta Almanya olmak üzere yurtdışına kaçıyorlar.

Her sene birçok gencimiz bir şekilde kendini atıyor Avrupa’ya…

Parası olan, uçağına biniyor ve bir Avrupa ülkesinde iniyor.

Gariban oldu mu, haliyle karayolu ile mücadele başlıyor.

Günlerce çekilen sıkıntılardan sonra yarısı gidiyor, yarısı geri dönüyor.

Gitmek isteyenlerin bir konuda içleri rahat…

Başta para falan vermiyorlar aracılara ya da bu işleri organize edenlere.

Uçaktan indiler mi Avrupa ülkesine, buradaki bir emanetçi parayı teslim ediyor. İş sağlam yani..!

Arada birçok insan yolunu buluyor…

Kuyumcu, emanetçi, aracı, organizatör falan…

Fiyatları bile standart, işin ilginç tarafı… 5500 avro ile 7 bin avro arası…

Garibanların umutları ile oynayanlar da 10 bine kadar çıkarmışlar ücreti.

Evet, yanlış duymadınız, tam 180 bin TL… güzel para…

Bu paraya sahip olacaksın kendi memleketinde ve burada bir iş yapmayacaksın ama gidip gavur ellerinde robot gibi çalışacaksın…

Buralarda taziyen olur, hastan olur, sevdiklerinin düğünü falan olur, mahrum kalırsın…

Peki oraya vardıklarında her şey tamam mı? Tabi ki hayır…

Kaçak yaşıyorlar, kamplarda kalıyorlar aylarca…

Çaresiz kalanlar, devletini/vatanını kötülemek zorunda kalıyor…

Kimi siyasi, kimi adli bir bahane bulup iltica ediyor…

Kabul görürse talepler mahkemelerce, hayallerine kavuşmuş oluyorlar.

Hayal ne peki, robot gibi çalışmak…

Kiminin bel fıtığı çıkıyor, çoğunun da saçları erken dökülüyor…

Tabi bu helal para ile çalışanlar için… Zira üçte biri harama bulaşıyor..!

Gelenlerle konuşuyoruz, nasıl oralar diye…

Mangal, piknik, balık tutma falan yokmuş pek…

Hava hep kapalımaymış, güneşe hasret olurmuşsun günlerce, genelde yağmurlu…

En üzüldüğüm de, hiç ezan sesi duymuyorlarmış, yasakmış yani…

Çan sesi sanki kulaklarımızda çınlıyor diyorlar…

Peki, cazip tarafı ne; para, avro…

Haklarını yemeyelim, bir de sosyal haklar…

Ülkemizde sosyal haklar konusunda sıkıntı var elbet…

Peki bu gençlerimizin gayrı meşru yollarla gitmeleri/gönderilmeleri muktedirlerin bilgisi dâhilinde mi?

İzinleri ve teşvikleri yoktur elbette de… Peki bir önlem alınıyor mu, hayır…

Sıradan insanlar bile yapıyor insan kaçakçılığını…

Hatta bazı derneklerin de bu kaçakçılığa aracılık ettiklerini duyuyoruz...

Yazık, gerçekten yazık…

Bir gün şöyle kapsamlı bir operasyon olacak mı bilmiyorum ama memleket sahipsiz olduğundan, öyle bir adım atılacağını pek sanmıyorum.

Geçenlerde bir kardeşim “reis, hele gel Yenimahalle’ye bak, kimse kalmamış, boşalmış bizim mahalle…” dedi de, Beşyol’dan sonraki eski kalabalık ortamı hatırladım da, gerçekten içler acısı bir durumda olduğumuzu bir kez daha anlamış bulundum. Tabi köylerimiz de aynı durumda, gün gün boşalıyor…

Hani gidenler yüzünden hayır görsek ne ala… Gerçi avrolar gelir yaz aylarında da, peki manevi ve milli yönden etkisi nedir…?

Hepinizin de bildiği gibi, oralara giden ülkesine tatile geldiğinde abdesti, namazı, ahlakı ile değil, avroları ve oralarda siyasi zihniyetleri bulanmış bir şekilde dönüyorlar.

Annelerinin başında tertemiz tülbentleri ama kızlarının gözünde/kaşında bir kilo boya, üstleri başları sosyete defilesi gibi, kolları altın dolu…

Babalarının başında tertemiz takkeleri ama evlatlarında ne namaz, ne niyaz, hatta küpe takanlar bile varken, daracık kotlar, tişörtler ve hatta çoğu viski içer…

Elbette ki arada kendini koruyabilenlerimiz çıkıyor ama devede tüy bile değil onların sayısı… Değer mi peki avro için..!

Gerçi bir yönden de gitmek isteyenleri suçlayamıyoruz; “burada 30 sene çalışsam yine elde avuçta bir şey olmuyor. Kendimi Almanya’ya atarsam, iki senede evimi alırım abi” diyorlar da… işte o zaman diyecek bir cümlemiz kalmıyor…

Özetle; Bingöl’de insan kaçakçılığı alenen yapılıyor ve emniyet sadece izliyor…

Ve Bingöllümüz gün gün boşalıyor… iyi mi kötü mü bilmiyorum ancak bildiğim; memleket sahipsiz, sahipsiz, sahipsiz..!

Mevla görelim neyler, neylerse güzel eyler..! Saygılarımla…