Var gücüyle kaçıyordu, belli belirsiz bir yöne, Nefes nefese, Ruhullah Hz. İsa,

Böyle kaçışı görülünce, merak edilmez mi? Edilir haliyle.

Adamda merak etti, düştü Hz. İsa’nın peşine ve sordu;

“Ne oldu sana? Kimden kaçıyorsun böyle? Arkandan kovalayan da yok ki…”

Ruhullah, adama cevap vermek yerine, yeniden kaçmaya devam etti.

Adam Hz. İsa’nın peşi sıra bağırmaya başladı; “ne olursun dur artık peşinden koşacak mecalim ve takatim kalmadı. Allah rızası için dur da gider bendeki şu merakı söyle sen kimden ve neden kaçıyorsun.”

Çaresiz Hz İsa durdu ve adamı yanına çağırdı. Adam son bir hamle Hz İsa’ya yaklaştı.

“Ey adam, sende görüyorsun ki arkamdan beni kovalayan yok, ben beni kovalayan birilerinden kaçmıyorum.

Ancak az önce ahmağın birine rastladım ve şimdi ondan kaçıyorum.” dedi.

Bu söz karşısında adam şaşırdı, peki size soruyorum; şaşılmaz mı? Tabi ki şaşılır.

Hele bu kişi Hz. İsa ise, daha çok şaşılır.

Bu şaşkınlıkla beraber adam sordu;

“Ey Ruhullah Hz İsa, sen ki körlerin gözlerini açarsın, sağırların kulaklarını açarsın, topraktan kuşlar yapıp canlandırırsın, nefesinle ölüleri diriltirsin,

Bütün bunları yapan Hz İsa sen değil misin?”

Hz İsa:

“Evet o dediklerinin hepsini, Allah’ın izni ile yapan benim.” dedi

Adam:

“Ey bütün bunları yapabilen kişi, sen bunca mucizeye sahipken, böyle bir ahmaktan korkup kaçman niye?”

Hz. İsa cevap verdi:

‘’İsm-i Azam’ı köre okudum, gözleri açıldı. Sağıra okudum, işitmeye başladı. Ölüye okudum, dirildi. Cansıza okudum, canlandı. Fakat ahmağa okudum, fayda etmedi. Hata tekrar-tekrar okudum ama hiçbir etkisi olmadı.”

O ahmağı taşlar kadar hissiz, kumlar kadar verimsiz gördüm.

İşte ben böyle birinden kaçıyorum.

Öğrencilerimize, “onları okulda en fazla başarılı kılan şeylerin neler olduğunu” sorduğunuzda, inanın size müfredattan, yeni kitaplardan, sıralardan, masalardan bahsetmeyecektir. Size şunu söyleyecektir; “bana inanan, benden vazgeçmeyen, her hal-ü’karda başaracağıma inanan öğretmenimdir.” diyecektir.

Saygıdeğer öğretmenler öğrencilerinize ulaşmayı başarın.

Sizlerin öğrencilerinize ulaşmayı başarmanızın yolları şunlardır;

a)     Öncelikle eğitme ve öğretme gibi çok ulvi bir vazife üstlenirken kendinize çok net hedefler koyun.

b)    Küçük ve sıkıcı durumlar karşısında pes edip vazgeçmeyin. Bir amacınız olsun ve o amaç duygusunu sürekli taze ve dinamik tutun.

c)     “Emek sarf ediyorum ama karşılığını göremiyorum.” demeyin, çünkü öğretmenlikte geri dönüşüm bazen 20 yıl sonra olabilir. Ama mutlaka olur.

d)    Geleceği sizler okuyabilirsiniz, öğrenciler değil. Dolayısıyla öğrencileri ne zaman dinleyip, ne zaman dinlemeyeceğinize sizler karar verin, çünkü sizler öğrencilerinizi hiç dinlemezseniz, öğrencileriniz başarısız olur. Hep dinlerseniz hem siz hem de öğrencileriniz başarısız olur.

e)     Davranışlarınız olumlu olsun, negatif olmayın, pozitif olun. Bu iki durumda yüzünüze ve ruh halinize yansır, negatiflik başarısız kılarken, pozitiflik başarıyı sağlar.

f)      Öğrencilerinizden vazgeçmeyin ve bir gün onların başaracağına inanın, ama mutlaka başaracaklar.

g)     Öğrencilerinizle espri yapmaktan vazgeçmeyin, çünkü öğretirken espri kalıcılığı sağlar ve öğrenmeyi kolaylaştırır.

h)    Öğrencinizi takdir ederken bunda samimi olduğunuzu ona ve diğer öğrencilerinize gösterin, öğrenciler arasında olumsuz anlamda kesinlikle bir mukayese yapmayınız.

i)       Yeni şeyler denerken “başaramazsam” korkusundan kurtulun ve başaracağınıza inanarak risk alın. Bu sizleri teşvik eder ve sonunda başarırsınız.

j)       Eğitiminizi ruh halinize göre değil, monotonda değil, hedeflediğiniz şekilde tutarlı davranarak yapın.

k)    Öncelikle yapacaklarınızı programlarken, çok derinlemesine düşünün ve analizler yapın. Kuramlarınız eylemle birleşince verimlilik ortaya çıkar, eğitimin sabit yöntemleri içine kendinizi hapsetmeyin, yaratıcı olun.

l)       Saygıdeğer öğretmenler; sizler bizlerin ve bu toplumun her şeyisiniz. Ancak birer Sultan Fatih’te olsanız, bir Ak Şemsettininiz olsun, çünkü ne yaparsanız yapın mutlaka çevrenizde sizlerden daha tecrübeli ve bazı konuları sizden daha iyi bilen meslektaşlarınız veya işin uzmanları vardır. Onlardan mümkün olduğunca faydalanın.

m)  Eğitimde başarı grafiğini yükseltmenin önemli bir üçgeni vardır. Ebeveyn, öğretmen, öğrenci üçgeni. Eğer siz öğrenci üzerinde bazı motifleri işlerken anne ve babayla bir iletişim içinde olmazsanız, ortaya doğru ve estetik bir yapı ortaya çıkarmanız çok zor olacaktır.

n)    Yaptığınız işten öncelikle sizler haz alın ve bu iş en çok sizi mutlu etsin. Ancak böyle yaparsanız öğrencinizi motive ve mutlu edersiniz. İşinizi yaparken aldığınız zevkle farklılığınızı farkettirin.

o)    Sınıfta ders dışında öğrencilerinizin özel sorunları ve aile içerisin de varsa bir problemleri, onunla mutlaka ve özel olarak ilgilenin. Onun yanında olduğunuzu ona hissettirin.

p)    Sınıfınızda sürekli yenilikler yapın, tebeşirinizden, sınıftaki şekillere kadar, sıraların dizilişinden, yer değişikliklerine kadar, zaman-zaman değişiklikler yapın. Böyle yapın ki alışılmışın dışına çıktığınızda öğrencileriniz yaptıklarınızı garipsemesinler, her türlü rutin dışına çıkmaya alışık olsunlar.

q)    Öğrencilerinizin duygusal durumlarını hafife almayın, okul dışında gerekirse bir arkadaş ve bir ağabey gibi onlara yardımcı olun ve nasıl davranmaları gerektiği konusunda onlara rehberlik edin.

r)      Öğrencileriniz zaman-zaman anlattıklarınızı anlamasalar da siz anlatmaktan vazgeçmeyin.

s)     Eğitim camiasındaki en büyük sıkıntı öğretmenlerimizin kendilerini güvende hissetmemeleridir. Bu ya öğrencilerin velileri tarafından yada öğrencinin arkadaşları tarafından öğretmenlerin tehdit edilmesiyle oluşur. Öğretmenlerimiz bu tür durumlarda okul içinde ve dışında yapılan müdahaleleri birer tavsiye ve iş paylaşımı gibi görüp, bu tür sıkıntıları zaman içerisinde doğru yöntemlerle çözmeye çalışmalı.

t)      Öğretirken eğlendirin. Eğlendirin ki ortamınız itici değil, çekici olsun.

u)    Öğrencinin sınıfta o gün alıcıları sizin anlattığınıza kapalı ise, bunun nedenleri üzerinde durun ve sorun ne ise öncelikle onu çözmede öğrenciye yardımcı olun. Çünkü parçaları doğru bir şekilde bir araya getirmezseniz, anlamlı ve olumlu bir bütünü meydana getiremezsiniz.

v)    Öğretirken öğrenmekten de asla vazgeçmeyin. Bir şeyi öğretirken birçok şeyi de unutabilirsiniz. Sizlerin bilgisinin sürekli ve taze kalması gerekir çünkü siz her şeyden önce rol modelsiniz.

         Saygıdeğer öğretmenlerimiz 24 Kasım Öğretmenler Gününüzü yılda bir güne sığdırılmış olsa da, aslında aldığımız her nefeste sizlerin bir payı vardır. Bizlerde adetlere uyarak sizlerin bu gününü tekrardan kutluyoruz. Yukarıda saydığımız bütün taleplerimizi sıralarken sakın sizler; “evet bizlerden herkes çok şey beklerken, bizlerin taleplerini hiç kimse önemsemiyor ve umursamıyor.” Demeyin. El-hak doğru söylüyorsunuz. Ben diyorum ki sizlerin emeklerini hiçbir maddi karşılık karşılayamaz. Sizin yaptığınız iş ancak gönül işidir. Sorumluluk işidir. Ancak sizlerin düzeneklerinden geçen ve bugün belki de ilimde, bilimde zirve yapmış, siyaseten ve devlet yönetiminde en üst seviyelere çıkmış olan insanlarımızda geri dönüp, sizleri hatırlamıyor olabilirler.

            Ve sizin haklarınızı ödeme noktasında belki de çok cimri davranıyor olabilirler. Ancak geri dönüp baktığımız da her birimizin özel hayatında bir veya birçok öğretmenin çok büyük emeği ve önemi vardır. O öğretmenlerimizle ilgili sürekli anlatacak, onları yadedecek, onların önünde saygıyla eğilecek bir anımız vardır. O öğretmenlerden biri neden siz olmayasınız? Mesela ben bu Öğretmenler Gününde de, hayatımda çok büyük yeri olan saygıdeğer öğretmenim, Melik Turan ve Yahya Yiğit hocalarımı buradan bir kez daha saygıyla ve hürmetle selamlıyor, ellerinden öpüyorum. Onların bu değerli gününü haseten kutluyorum. Ve onların nezdinde bütün öğretmenlerimizin bu değerli gününü kutluyorum. Yukarıda da bir maddede belirttiğimiz gibi öğretmenler emeklerinin karşılığını hemen alamayabilirler. Ancak yıllar sonra emekleri olan öğrencilerinin, bir yerlere gelmiş olması herkesten çok, onları mutlu edecektir. Biz ancak öğretmenlerimizin hakkını böyle verebiliriz.

Sonuç olarak; yukarıda anlattığımız hikayede biz öğretmenlerimizden, Hz. İsa gibi körlerin gözünü açmasını, ölüleri diriltmelerini ve cansıza can vermelerini beklemiyoruz. Toplumun büyük bir kesiminin eğitimden ve ilimden yoksun bir ahmaklar zümresine dönmemesi için, biz öğretmenlerimizden daha fedakarca kendi zamanlarından, kendi ailelerinden feragat ederek biraz daha çocuklarımızın sağlıklı ve doğru bir eğitim almaları için mücadele etmelerini istiyoruz. Emeklerinin karşılığı hiçbir şekilde ödenmeyen, her biri bizim için saygıdeğer olan bütün öğretmenlerimizin Öğretmenler Gününü yürekten kutluyor, saygı, sevgi ve hürmetlerimizi iletiyoruz.