FAŞİSTLİK, TERÖR, IRKÇILIK VE FUTBOL..!

Terörün en kalleşçe vurduğu yıllar olan 90'larda Ankara/Keçiören'e taşındık...
Tam da bu yıllarda, faili meçhullerin, köy yakmalarının, kontrgerilla adı altında Kürt ve Zazaların yaşadığı topraklarda zulümlerin arttığı yıllardı...
İki zulüm altında sıkışmış bir çocuk ve aileydik... Aldık başımızı güzel ülkemizin güzelim başkentine revan olduk... belki geleceğimizi kurtarırız diye...
Öyle bir yere düştük ki, aman Allah'ım; meğer biz teröristmişiz, meğer doğudaki 9 vilayet atom bombası ile bombalanmalıymış, meğer Kürtler bilmem neymiş..!
Oysa biz, o zamanlar tek kanal olan TRT 1'de çıkan şehit  haberlerinde, babamın ''oooy, Allah rehme xu bıd cı" sözleri ile büyümüştük... Ve babam "Allah rahmet eylesin" acı cümlelerini sayıklarken, bazen de gözyaşı dökerdi, biz de üzülürdük hali ile ve ardından beddua ederdik terör ve teröristlere...
Terör ve teröristlere düşman kesilip güzelim başkentimize gittiğimizde, birden kendimizi terörist bulduk, camide saf saf durduğumuz kardeşlerimiz tarafından... Tek suçumuz Bingöllü olmaktı biliyor musunuz dostlar...
Zamanla çok haksızlıklara uğradık, hem polisler tarafından, hem mahalleli tarafından, hem okulda ve hatta imam hatip sıralarındaki arkadaş ve kimi öğretmenlerimiz tarafından... 
Evet, yanlış duymadınız, kimi öğretmenlerimiz tarafından..!
Bu öğretmenlerimizin meslek dersleri öğretmenleri olması hep içimi acıtmıştır. Zira meslek dersleri öğretmeni demek, Kuran-ı Kerim, Hadis, Siyer, Akaid, Tefsir dersleri olan İslam-i İlimler tedrisatından mezun olunan muallimlikti. Allah'tan korkanların kullanmaması gereken cümleleri kuruyorlardı; 'Kürdüm demeeee, Kürdüm demekle bölücülük yapıyorsun' bağırtıları eşliğinde..!
"Hocam, bir Türk Almanya'da doğup orada büyümüşse, ben Türküm ama Alman vatandaşıyım demesi yanlış mı, ben Almanım dese, türklüğünü inkar etmiş olmaz mı' diye sorduğumda, "elbette ki ben Türküm diyecek, o Türk'tür" diye cevap verirlerdi de, "işte ben de Türk vatandaşıyım ama Kürdüm, bayrağımı da devletimi de seviyorum, bana terörist muamelesi neden yapıyorsunuz" dediğimde, sessiz kalırdı öğretmen ancak bu defa da bizim haşarı sınıf arkadaşlarımız başlarlardı yuhalamaya, "hocam görüyor musunuz bölücülk yapıyor" diye homurdanırlardı... Yani biraz korkmasaydılar gözü pekliğimizden, saldırıp ağız/burun kanatacaklardı belki de... Yürek yoktu o kadar, çok şükür..!
Tabi mahalle Keçiören ve Ülkücülerin kalesi olunca, burada etrafımızın çevrilmesi, küfürler, toplu saldırılar da olacaktı. Vurduğumuz da oldu, vurulduğumuz da... 
Oysa ki vurup/vurulduklarımızın görüşündeydim ben de; "PKK'ya karşıydık, onları terörist görürdük, askerimiz için ağlardık, mehmetçiğimiz gibi biz de şehit olmak isterdik, al bayrağa aşıktık, İstiklal Marşımızın hayranıydık, kominal hayatın düşmanıydık..." Hatta sağcıydık ve beş vakit namazlı/niyazlıydık ki, mahalledeki Türk kardeşlerimize Kuran öğretirdik, alkolden uzak tutardık, namaza götürürdük...
Peki bize hakaret eden, aşağılayan hatta vuran Ülkücü kardeşlerimize düşman olup, güya bizleri savunan, güya bizim için savaşan örgütle neden dost olmuyordum... Çünkü bizi vuranların evlerinin kapısında Bismillahirrahmanirrahim yazılıydı, yengelerimizin ve annelerinin başlarında beyaz yemenileri vardı, duvarlarında Kuran asılıydı, işyerlerinde Osmanlı padişahlarının resimleri vardı, Ülkü Ocaklarındaki duvarlarda ayetler, sarıklı islam büyüklerinin sözleri, Osmanlı Tuğrası ve Fatih Sultan Mehmed'in o ihtişamlı resimleri parlardı... PKK ve ideolojisinde ise tam bunların tersini duyardık... Kominal yaşam, ateizim, komünizm, menfezlere bomba yerleştirmeler, dolmuşları taramalar, işçileri öldürmeler, emir erleri olan mehmetçikleri şehit etmeler, gelinleri dul, bebeleri yetim bırakmalar, ABD ve Ermeni çeteleri ile kader birliği yapmalar, falan..!
Yani güzel dostlar; bizi vursalar da, hakaret te etseler, zulüm de etseler, biz/ben İslam'a olan yakınlıklarından dolayı Ülkücülüğe yakın durduk ve doğuda olan biten sıkıntıları anlatmaktan, kardeş olduğumuzu haykırmaktan, PKK ile Kürtleri bir tutmalarının yanlış olduğunu vurgulamaktan bıkmadan usanmadan bahsettik ve duruşumuz/delikanlılığımz ile bunu Keçiören ve Ankara'da ıspatladık...
Evet... zor oldu, bedel ödedik ve karşılığın aldık şükür. Zira benim gibi bir Zaza kardeşleri sayesinde, her doğulunun terörist olmadıklarını, devletlerine, bayraklarına bağlı milonlarca Kürt ve Zaza olduğunu, terörizmin onların da düşmanı olup en çok ta onlara zarar verdiklerini, bölgede vahşi faili meçhullerin olduğunu, Kürt ve Zazaların vatan ve ümmet için canlarını Çanakkale dahil her cephede feda ettiklerini, ülkeyi İngiliz gavurlarından birlikte kurtardıklarını, sonrasında malum zihniyetinin hem Türk, hem Kürt ve hem de Zaza şeyh ve hocalarını birlikte astıklarını, aslında BİRİMİZİN BİN, FARKLILIKLARIMIZIN BİR olduğunu, IRKÇILIK YAPMANIN ÇOK BÜYÜK KÖTÜLÜK VE ZULÜM OLDUĞUNU bir çoğuna ÖĞRETMİŞ olduk..!
Yani şimdi; Türk kardeşlerim benimle, ben onlarla gurur duyarım ki ölümüne gideceğim ve ölümüne yanımda olduğunu bildiğim aslan gibi kadeşlerim var batıda...
Bu yazıyı şimdi neden klevyeme dahil ettim peki..!
Üzdüler bizi yine dostlar hem de çok... Zira futbol fanatikleri ve zalimleri, doğu takımları ile yeşil sahalarda mücadele edemediklerinde, tribünlerden 'PKK dışarı, Teröristler dışarı' diye sloganlar atıyorlar ki, maalesef bu zulüm ve haksızlıklar Bingölspor'umuza da yapılıyor. Oysa ki daha on gün önce Genç ilçemizde, Yeni Genç Muratspor'umuzun maçında, Kayseri'den gelen Develi Spor oyuncular ıöyle güzel karşılanmışti ki, maçtan önce şehitler anıldı, şehitlerimiz için pankart açıldı, hatta Selahattin kaptan Türk ayrağını öpüp anlına götürdü vce tribünlerden duygulu anlar eşliğinde alkışlar koptu... Kaymakam ve Vali yardımcımız da bu görüntüler karşısında duygulanp/gururlanmışlardı... Bunlar ıyapan bir millet ve spor camiası için nasıl PKK dışarı, Teröristler dışarı diye bağırılır ve bunlar anasıl göz yumulur, had ibuyurun biri cevap versin..! 
Uğruna canlarımız feda ettiğimi Türk kardeşlerimiz, emniyet, içişleri, yargı camiası, bu can yakıcı zulüm ve haksızlıklar karşısında maalesef ki etikili pek birşey yapmıyor, olan biteni adeta izliyorlar...
Bal liginde muazzam fedakarlıklar yapıp üçüncü lige çıkmak isteyen 12 Bingölsporumuz'un deplasmanlarda uğradığı gözle görülür haksızlıklar, hakemlerin abartılı ve açık tarafgirlikleri, rakip yöneticilerin takımın yönetici oyuncu ve taraftarlarına karşı sergiledikleri saldırganlıklar yenilir yutulur cinsten değil...
İşte benim 90'lardan bu güne Batı'da verdiğim kardeşlik mücadelem, bu nedenle akim kalıyor... 
Neden biliyor musunuz; "Sen yıllarca hem Ankara'da hem Bingöl'de bu faşistleri savundun, kendi insanına düşman, seni vuranlara dost oldun, hadi şimdi konuş, yapılan faşistliğe, ırkçılığa ne diyeceksin, hani bizi kadeş görüyorlardı, hani eski zulümler bitmişti, hani Türk/Kürt/Zaza artık fark etmiyordu, hani hepimiz kardeştik, ne oldu, ne değişti..." diye beni köşeye sıkıştırmaya çalışanlara karşı başım öne eğiliyor...
Bu noktada bir sitemim de Reisi-i Cumhur'un yardımcısı olan Sayın Cevdet Yılmaz'a olacak... "12 Bingöl ve bölge takımlarının uğradığı zulüm hiç mi kulağınıza gelmiyor, neden bir şey yapmıyorsunuz. Hakem atamalarından sorumlu isim Yozgatlı biriymiş ve 12 Bingöl'ün rakibi de Yazgat Bozokspor... Ve geçen hafta Bingölümüz Yozgat'ta hem saha içinde hakem hatası ile kıyıma uğruyor, hem de maçtan önce ve sonra takım bir sürü haksızlık ve hakaretlere uğruyor. Daha önce Malatya ve Bingöl şehir stadında üstüste yapılan bariz haksızlıklar TRT Spor'da bile gündem olmuşken, bunlar tesadüf mü/değil mi diye hiç mi merak etmezsiniz. Hadi ülkenin sorunlarından başınızı kaşımaya vaktiniz yok, etrafınızdaki şekilli danışmanlarınız ne işe yarar..!"
Bir sözümüz de Sayın Ömer Hülakü'ye... Sayın vekilim Allah senden razı olsun ki, Bingölsporumuza yapılan haksızlık ve zulümleri meclise taşıdınız. Memleket sıkıntılarını taşıyorsunuz her fırsatta meclise, bunun da farkındayız..!🙏
Sözün özü...
Seksen yıldır edilen zulümler, son 20 yılda atılan bazı adımlar, bizim gibi fedakarların gösterdiği sabırlar ve kardeşlik duyguları taşıyan vatan evlatları sayesinde son bulmaya doğru evrilmişken, yeşil sahalarda atılan faşistçe sloganlar ve ırkçı saldırılara karşı gösterilen müsamaha, teröre ve şiddete gerekçe oluyor/olma eğiliminde...
Ey diyar diyar gezip tozan ve kaymağın en ballısını yiyen Muktedirler..!!! 
Barış ve kardeşlik için içi yanan biz gibi vatansever Kürt ve Zazaların sesini duyun, ne demek istediğimizi anlayın. Zira sizlerin gelecek nesillere olan yükümlüğünüz, mahşere de taşınacaktır...
Bizden kardeş nasihati; takdir, siz güzel dostlarımızındır... Selam ve dua ile..!