Bir çığlığı daha duymadık…

Otuz üç yaşındaki Ahmet Karaaslan kardeşimizin çığlığını…

Diğerleri gibi, oda ölmek için intihar etmedi. Çünkü çözümsüzlük girdabında, intiharın çözüm yolu olduğu bilincİ hâkim olmuştur.

Evet, bazen bir intihar haberini aldığımızda, “bu insan hiçbir şey yokken neden intihar etti?” deriz.

Yaşadığımız dünyada, maalesef her kırk saniyede bir insan intihar yüzünden ölüyor.

Kimse durup dururken intihar etmiyor dedik ya, biz bir yardım çığlığını daha duymamışız, bir can daha yitip giderken…

Bakın intihar edenlerin, intihar etmeden önce konuştuklarına ve yazdıklarına; ‘’kendime zarar vermekten korkuyorum’’ ‘’yaşamak anlamsız geliyor’’ ‘’başka çarem kalmadı’’

Ey anne, baba, eş, kardeş, çocuk, arkadaş, komşu ve diğerleri; biz bu çığlıkların hepsini duymadık mı?

Duymadık veya duymazlıktan geldiysek, intihar eden kişi, kendini bizlere duyurmak için intihar etmiş olabilir mi?

Yani intiharın çözüm yolu olduğu bilincine hâkim olmuş olabilir mi?

“Allahtan korkmasaydım, çocuklarım, sevdiklerim olmasaydı intihar ederdim” diyen birinin, Allaha olan inancı zayıflamışsa, çocukları ve sevdikleri de onu anlamamışsa, kırmışlarsa, burada da intiharın çözüm yolu olduğu bilinci hâkim olmuş olamaz mı?

Dedik ya, aslında kimse ölmek için intihar etmiyor…

Kırdıklarına kendini affettirmek, karşılıksız sevdiğinden karşılık görmek, kendisine zarar verenden ve kendisini anlamayandan öç almak, içine düştüğü ekonomik çıkmazdan kurtulmanın bir yolunu bulmak ve borçlarını erteletmek…

Dikkat ettiniz mi şu köprülere ve çatılara çıkanlara? Hiç biri ölmek için oralara çıkmıyor. Sıkıntılarından kurtulmak, sevdiklerine kavuşmak, yani huzur içinde yaşamak için oralara çıkıyorlar. Ama zaman zaman bu karşılığı göremeyince, intihar düşüncesi bilinçlerine hakim oluyor ve intihar etmeyi seçiyorlar…

Eğer intihar, yaşamdan kurtulmak için olsaydı, intihar edenlerin duyguları eylemlerine yansır mıydı?

Mesela kadınlar genelde hâkim oldukları alanlarda(yatak odasın, mutfak, banyo) genç kızlar ise sevdikleri ile buluşma, yazışma alanlarını tercih ederler. Erkeklerin ise daha çok kendi gücünü ve etkinliğini hissettirdiği alanlarda(evin salonu, koridor, arabasın)intihar ederler.

Kullanılan intihar aletleri de cinsiyete göre değişmektedir.

Her intihar olayının hemen sonrasında, ailedeki diğer bireylerin birbirlerini suçlaması, birbirlerine saldırması, olayın bir başka acı tarafı. Geri dönüşü olmayan bir yola girenin, ardında kusuru olan herkesin, birbirine vicdan azabı çektirmek için kusurlu olanların alenen suçlanması, bir başka sıkıntı.

Birde intihar edenin ardında bıraktığı notlar bazen hiç bilinmeyenleri de ortaya çıkarmaktadır. Karşılıksız sevgiler, ufak tefek borçlar, iş bulamamalar, “aldatıldım” hisleri ve daha neler neler…

İntihar edenlerin birçoğunun intiharını önceden haber verip, “sorunlarımı çözün, çözülmesinde bana yardımcı olun, bu günüm de yanımda olun ve beni anlayın” mesajını verdikleri için, bu sorunların çözülmemesi durumunda, intiharda başarılı olamamışlarsa, bunu tekrarlamaları daha güçlü bir ihtimaldir.

İntihar olaylarının önlenmesi noktasında, sevgili anne, baba, kardeş, eş çocuk, çevre, komşu ve yetkililere çağrım şudur;

1-Kişinin depresyonunu ve içine düştüğü sıkıntıları hafife almayın, bu belirtiler intihar riskini her zaman daha da artırır, kişinin tedavi olması teşvik edilmelidir.

2-Yalnızlık duygusu ve anlaşılamama hissi intiharı tetikler, kişi yalnız bırakılmamalıdır.

3-Meşguliyet, gereksiz düşünceleri dağıtır, kişinin bir iş ile meşgul olması sağlanmalıdır.

4-Aile içinde, paylaşımlara dâhil edilmelidir, söyleyecekleri dinlenmeli ve basite alınmamalıdır.

5-Çevresiyle ilişkilendirmeli, ortak payda sağlanmalıdır.

6-Bu tür sıkıntı yaşayanlara verdiğimiz sözleri mutlaka yerine getirmeliyiz, yoksa bu yoldan alıkoyma yerine, intihara girişimlerini hızlandırmış oluruz.

7-Kişiyi, çevremizdeki aktivitelere mümkün olduğunca dâhil etmeliyiz.

8-Yaşadıklarının çözümsüz olmadığını, onlara sadece anlatarak değil, bu sıkıntıları yaşayıp atlatanların hayatlarını, kendi durumlarını, kıyaslamaları için onlara bir ortam sağlamalıyız.

9-Her şeye rağmen onların ne kadar güçlü ve mantıklı olduklarını, onlara anlatarak onları motive etmeliyiz.

10-Onları onurlandıracak şeyler yapmalı ve onlara hediyeler almalıyız.

TÜİK verilerine göre, intihar olayları sıralamasında Bingöl olarak, Türkiye genelinde ilk üçün içinde olmamız, ayrıca üzerinde düşünmemiz gereken bir sorundur. Bu tür toplumsal sorunların, ancak toplum olarak, topyekün bir mücadele ile üstesinden gelinebilir. Geleneklerine bağlı, inançlı bir toplum olan Bingöl halkı, bu durumu mutlaka masaya yatırmalı ve “bizler nerede hata yapıyoruz” diye bir öz eleştiri yapmalıdırlar.

Sonuç olarak; iş işten geçtikten sonra bütün bunları yapmadığımız için ah vah edip, vicdan azabı çekmemek için, bütün bunları bilip, önceden yapmalıyız. Stepnesi olmayan tek şeyin can olduğu bilinciyle…

Ahmet Karaaslan ve onun gibi intihar ederek hayatlarına son verenlerin taksiratlarının affolmasını, yüce Allahtan diliyorum. Ailelerine ve sevenlerine sabır diliyorum.

Ahmet Karaaslan kardeşimizin son mesajı;

“Bingölspor`u çok seviyordu diyebileceğiniz HATIRALAR, Birde hiçbir zaman yanında olamadık, diyebileceğiniz PİŞMANLIKLAR bıraktım size..”