İlk ezanı okutan dinin peygamberi, fahri kainat Muhammed Mustafa, ezanın güzel ve etkili bir sesle okunmasını tavsiye ediyor.

İnancımızda en önemli ibadet namazdır. Bu önemli ibadetin daveti ezan ile yapılır.

Davet önemli olunca davetiye bayağı olamaz. Davetiyenin şekli önemlidir, dolayısıyla önemsenmelidir.

Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi ülkemizde ve ilimizde de üzülerek söylemek istiyorum ki ezanı halen hakkıyla okuyamayan müezzinlerimiz var ve yine üzülerek söylüyorum ki yetkililer toplum tarafından defalarca ikaz edilip uyarıldıkları halde bu durum haliyle devam ediyor.

Haddim olmayarak ilgili kuruma bir hatırlatmada bulunmak istiyorum. Doğru okunmayan ezandan rahatsız olanlar İslami hassasiyetleri olan Müslümanlar ve cami cemaati ise bilmeniz gereken şudur; ‘’uyarı ve nasihat ihanetin düşmanıdır.’’ prensibini hatırlatmak istiyorum.

Ruhumuzu okşamasını, duygu dünyamızı sarmasını istediğimiz ezanın canına okuyorlar.

30 yıl boyunca ezan okuyan bir müezzinin yaklaşık 50 bin kere hasretle bekleyen ruhlara birer balyoz gibi indiğini hesaplarsanız oluşturacağı tahribatı hesaplamalısınız.

Hadi tahribata göz yumalım, birde aksini düşünün 50 bin kere ruhu huzurla okşanan bir insanın duygu dünyasındaki maneviyat esintilerini hesaplayım.

Bilinmelidir ki ezan dinin en önemli ibadeti olan namaza çağrı olmakla beraber insanı Allah’ın huzuruna çeken veya üzülerek söylüyorum ki iten önemli bir aracıdır.

Geçmiş tarihimizde güzel ve doğru ezan okuma hassasiyeti vardı, her vakit ezanı insanların ruh haline uygun tarzlarda okunurmuş.

Minarelerden yükselen güzel ezan seslerinin maneviyatımızdaki yeri her zaman etkin ve önemli olmuştur.

Tekrar ve üzülerek söylüyorum ki bugün çevremizde ezan okumasını dinlediğimiz bazı müezzinlerimiz adeta bir bağırış çağırış içerinde gibidirler. Allah aşkına bu konuda herkes hakkını helal etsin o kişilerin şahsına hiçbir diyeceğim yoktur ancak söz konusu değer yargılarımız ise bu konulardaki sıkıntıları da ifade edebilelim. Ses Allah vergisi bir şeydir, bundan dolayı kimseyi yargılayamaz ve yadırgayamayız.

Bizler ezan sesine kulaklarımızı tıkamak değil, can kulağı ile dinlemek istiyoruz. Yetkililerden beklentimiz bu hususa biraz daha önem vermeleridir.

Allah bu millete ezansız günler yaşatmasın, halkımıza da kötü okunan ezandan dolayı kulaklarını tıkamak zorunda bırakmasın.

Güzel ezan okumadığı için ilgili yerlere bildirilen kıymetli müezzinlerimiz hakkında,

 

“O arkadaş bu işi biliyor ve ezanı da güzel okuyor”

veya

“Evet haklısınız, şikâyetler var ama, bu yaştan sonra bu arkadaşı nasıl eğiteceğiz ki!” mazeretleri hiç hoş ve yerinde olmayacaktır.

Söz konusu değer yargılarımız ise, korunması gereken müezzin değil icra ettiği görevdir.

Yakinen tanıdığımız duruşu ve yaşayışı hayranlık uyandıran ancak sesi güzel olmayan din görevlilerimiz var. Bunları ilgili kurum çok farklı alanlarda da değerlendirebilir.

Eline mikrofonu alan şarkı söyleyebilir ama ezan okuyamaz.

Topluma ezanın hazzı yaşatılmalı, dayatmacılığı değil…

Buradan tekrar ifade etmek isterim ki din görevlilerimiz de ilgili kurumda bizler için kıymetlidir. Ancak beklentiler Allah’ın gönüllere girmesi olunca bu meramımızı buradan ifade etme gereği duyduk.

Hakkı geçecek olanlardan helallik diliyorum.

İlgililerin bu konuya hassasiyetle eğilmelerini ve muzdarip olunan konuları da çözüme kavuşturmalarını bekliyoruz.

Şimdiden konuyu ehemmiyetli görüp çözüme kavuşturmak isteyenlere teşekkür ediyorum.

Saygılarımla…