REİS-İ CUMHUR’UN İHTİŞAM İLE İMTİHANI

Ülkeye gelmiş en başarılı lider olarak inandığımız Recep Tayyip Erdoğan’ın etrafındaki koruma duvarının verdiği görüntü gerçekten de içimizi sızlatan cinsten…

Buna, Hilal ve Zelal adlı iki küçük kızımla gittiğim Malazgirt Zaferi Günü’nde yakından şahit olmam, bende bir dönüm noktası oluşturdu.

Dönüm noktası diyorum, çünkü Sayın Cumhurbaşkanımız adına üzüldüm…

O günden sonra daha teferruatlı bakmaya başladım, sosyal medyadaki videoları inceledim. Böyle MUAZZAM ve İHTİŞAM içindeki bir yaşantının, Mücahid olarak tanımladığımız, Afrika’daki minik mazlumların dualarında olduğunu bildiğimiz, Osmanlı’dan günümüze Müslümanların önünü açtığı reformlarla tanıdığımız, geceleri kalkıp teheccüd namazı kıldığını duyduğumuz Reis-i Cumhurumuzun bu şekil bir yaşantıya izin vermesinden rahatsız olduğumu belirtmek istiyorum.

Keçiören’deki mütevazi apartman binasındaki hayatını hatırladım. ‘Hanımefendi sabah kalkıp kahvaltısını hazırlıyordur, iki rekât Duha Namazını kılıp işine gidiyordur’ diye düşündüğümüz Erdoğan’ımızın, Külliye’ye taşınmasından sonraki hayatını düşündüğümde, o daha uyanmadan, onlarca, belki de yüzlerce insanın uyanıp hazırlıklara başladığını ister istemez hayal etmeye başlıyor insan. Zira o gördüğümüz lüks ve zırhlı makam araçları, o sayısı belli olmayan siyah renkli plakalar, çakar lambalı süper lüks konvoylar bizi böyle bir hayale sürüklüyor… ister istemez..!

Tüm seçimlerde Erdoğan’a oy veren, ilkokul mezunu, gariban birine ‘‘Erdoğan sence farkında mıdır bu ihtişamlı yaşantısından. Takva sahibi bir insan bile bile bunlara izin verebilir mi’ diye sordum. Cevabı beni gerçekten de üzdü; ‘Böyle yaşamak hoşuna gidiyordur’ diye verdiği cevap düşündürücü…

Evet… Gariban, ilkokul mezunu ve oyunu Erdoğan’a veren bir gariban bile bunu gayet kendinden emin söyleyebiliyorsa, muhalif kanadın saray, padişah, kral diye mevzuyu algı boyutu ile kullanması gayet normaldir.

Ben mevzuya İslami yaşantı ve ahiret penceresinden bakıyorum… Recep Tayyip Erdoğan’ın yerinde, onun gibi tarikat terbiyesinden geçen bir başka mücahid olsaydı, o koltuk ve daha büyük bir güce bile sahip olsaydı, asla böyle bir yaşantıyı kabullenmezdi diye düşündüğümü belirtmek istiyorum. Peki, Erdoğan’ımız nasıl bu kadarda şaşaalı bir yaşantıya izin verebiliyor, neden!?

O gariban vatandaş şunu da demişti biliyor musunuz; bunlar hep kul hakkıdır, millet böyle sefil iken onun böyle bir hayat yamaması gerekiyor..!

Acaba diyorum; etrafındaki kader arkadaşları onu bu konuda uyarmıyorlar mı? Mesela var mı dır “Reis, verdiğin görüntü, etrafındaki muazzam israf, sen geliyorsun diye yapılan şaşaalı hazırlıklar çok büyük külfettir, bunlar takvaya ve davaya uymuyor, bilgin olsun” diye kardeşlik görevini yapanlar…

Eğer olmamışsa bu güne kadar, ben buradan, tüm seçimlerde kendisine oy veren, birlikte aynı safta namaza duran, her platformda kendisini savunan ve Allah için onu seven bir kardeşi olarak görevimi yapmak istiyorum…

“Tayyip abi; inanılmaz, aşırı ve görülmemiş bir israf, ihtişam ve muazzam bir haddi aşma var etrafında… Tayyip abi, sadece Bingöl’ü örnek veriyim size… Malazgirt’e araç tahsisi için üç buçuk trilyon para alındığı iddiasının olduğunu biliyor musunuz? Muş’tan onlarca servisin boş şekilde, yani içinde kimse olmadan tutulup götürüldüğünü biliyor musunuz? Taaa ülkenin Tekirdağ, Edirne gibi illerinden resmi araçların siyah plakalar ile Malazgirt’e getirildiğini, tüm masrafların devlet kurumlarına yükletildiğini biliyor musunuz? Siz bir yere gitmeden oralarda muazzam harcamalar yapıldığını, sadece birkaç dakikalık konuşmanız için milyonlar harcandığını biliyor musunuz? Sizi Allah için uyarmak isterim; millet fakirlik içinde… sefil durumda olan milyonlarca din kardeşleriniz varken, etrafınızda gelişen israf ve aşırılıkların, sizin aleyhinizde mahşeri vebali olabilir Tayyip abim…”

Özetle…

‘Bal tutan parmağını yalar’ demişler ancak, bala zehir bulaşmışsa, o parmağın kesilip atılması zaruriyet kesbeder… Hele hele o zehir bizlerin abisi ve mücahidi ise, buna gönlümüz razı olmaz..!

Rabbim Erdoğan’ımızın ihtişam ile imtihanında yardımcısı olsun. Zira Allah’ın yardımı olmadan, bu zamanda, böyle bir güç ve cezbedâr yaşantıdan vazgeçecek yiğitler yok denecek kadar azdır…

Rabbim ülkemizi yöneten imanlı yöneticilerimiz, ümmet ve ülkemizi korusun…

Selam ve dua ile…