Namaz,namaz,namaz Resul(a.s)’ın gözümün nuru dediği namaz,insanları her türlü hayâsızlıktan alıkoyan namaz,hayatımızı şekillendiren namaz,Rabbimizle buluşma anımız olan namaz… Namaz, müminlerin hayata yansıyan yüzüdür,toplumdaki duruşun ve Allah katındaki değerin mihenk taşlarından biridir.’’…Onları rükû edenler,secde edenler olarak görürsün; onlar Allah’tan bir fazl(lütuf ve ihsan) ve hoşnutluk arayıp isterler.Belirtileri,secde izinden yüzlerindedir. İşte onların Tevrat’taki vasıfları budur...’’(Fetih suresi 29)  Allah bu ümmeti Tevrat’ta namaz kılanlar olarak övmüştür çünkü namaz Allah’a verilen değerin bir ölçüsüdür,Allah’ı sevmenin ve O’na yakınlaşmanın bir vesilesidir.Ama öyle bir nesil yetiştirdik ki,öyle bir nesil olduk ki namazı bile terk ettik.Toplumdaki insanlarla ‘’namazlarımızda huşuyu yakalayalım,namazı ikame ederken manasına varalım’’ bu şekilde nasihatleşmemiz gerekirken ‘’sen de namaza başla güzel kardeşim’’ diye nasihatleşmek kadar bana acı veren bir husus yoktur.

Toplumumuzda hayâsızlık, haksızlık, arsızlık, cinayet gibi insanlık ayıbı ve insan onuruna saygısızlık addedilen bu gibi haram davranışlar neden yoğunluklu yaşanıyor, neden insanlar ahlaksal olarak bu kadar fazla devşirilmiş… Bu nedenleri düşünürken aklıma   ‘’  Gerçekten namaz, çirkin utanmazlıklardan(fuhşiyattan) ve kötülüklerden alıkoyar. Allah’ı anmak muhakkak ki çok büyük bir ibadettir.Allah yaptıklarınızı bilir’’(Ankebut suresi 45) ayeti kerimesi geldi.Ayeti tersten okuyup toplumumuza baktığımızda muradı İlahiyi daha iyi anlıyoruz.Hayatımızda yolunda gitmeyen işlerimiz varsa, toplumumuz yoldan çıkmış bir toplum olma yolundaysa namaz ayetlerini bir daha okuyalım,bir daha namaz üzerine konuşalım,düşünelim,yönelelim,anlatalım,anlayalım.Namaza karşı nisyanımızla birlikte Allah’ın bize karşı nisyanını göreceğiz.Bahanesi olmayan bir ibadeti konuşuyoruz.Zekât verebilecek kadar mal varlığın yoksa zekât düşer,hastaysan yolcuysan oruç düşer,hacca gidecek birikimin yoksa hac düşer…Ama namazla alakalı bir bahane yok kardeşler.Çocuktan,aklını yitirmiş olandan,ölüden ve kâfirden başka ben Müslümanım diyen bir insanın bahanesi kalmamıştır. Ebu’d-Derda (r.a) şöyle dedi: “Dostum Muhammed (s.a.v) bana şöyle tavsiyede bulundu. Parça parça kesilsende, yakılsanda Allah ‘a ortak koşma ve farz olan namazı bilerek terk etme. Kim ki farz olan namazı bilerek terk ederse Allah ‘ın koruması ondan uzaklaşmıştır.” (Müsned:5/238, El-Bani Sahihi ibn Mace:3529, Beyhaki)

Biz bu denli kayıtsız ve gafil bir toplum olamayız. Çünkü bizim mayamızda İSLAM var.Bizim medeniyetimizde doğan çocuklar ilk olarak, namazda atılan tekbir naralarını duyarlardı ve bununla açarlardı gözlerini dünyaya.Öyle bir neslin varisleri,torunları televizyon başında gaflet dolu görüntülerin karşısında izlediği ifsat programlarının sesini alabilmek için TVsesini yükseltip namaza çağrı olan ezan sesini bastırıyor.Ezana kıymet vermeyen bir kimseden namaza hassas davranmasını beklemek zaten abesle iştigal olur.TV programlarına,eğlencelere,kutlamalara ve nefsi tatmin etmek için malzeme olmuş diğer unsurlara kurbiyyet duyuluyor ama maalesef iş namaza,zekata,güzel ahlaka,infaka,Allah yolunda mücadeleye kısacası Allah’a ve O’nun dinine geldi mi uydurulacak bahaneler sıraya diziliyor.

Namazı kılalım ki namaz bizi insan kılsın,alsın bataklıklardan nura çıkarsın,bize ne olduğumuzu hatırlatsın…Allah Resulü (a.s) namazla düşünen,namazla doğrulan,namazla kalkan, şeytanın ayartmalarına karşı namazı kendine kalkan edinen bir topluluk yetiştirdi ve bu topluluk Kur’an’ı Kerim’de ‘’Allah onlardan razı olmuştur onlar da Allah’tan’’ (Tevbe suresi 100) diye zikrediliyor.O nesil namazla, saadeti bulundukları asra taşımışlardır ve bu namaz; Hz. Ebubekir’i sadakat önderi,   Hz. Ömer’i adalet göstergesi,Hz. Osman’ıhayâ timsali,Hz. Ali’yifedakâr bir er kılmıştır.Kısacası Sahabe(Allah hepsinden razı olsun) samimiyet yuvası haline gelmiştir namazla.Şimdi ise o güzel insanları anlamayan,bilmeyen,tanımayan bir topluluk peyda oldu.Biz mi koruyacağız bu dini,biz mi ayakta tutacağız İslam’ı. Bu halle mi İslam’ı sahiplenip ihya edeceğiz.Daha kendimiz kalplerimizde ihya edememişiz bu dini, iyiliği emret kötülükten sakındır düsturunu nasıl kuşanacağız ki kendi içimizde uçurumlara götüren tereddütlerimiz varken.Namazsızlık Allah’a karşı güvensizliktir kardeşlerim,sıkıntılarımızın çözümlerinin kayboluşudur,ruhsal bir kıyımdır,kırımdır,zulümdür. ‘’Sabır ve namazla Allah’tan yardım dileyin.Bu, gönüllerinde Allah’a karşı hürmet duygusu olanların dışındakilere çok ağır gelir.’’(Bakara suresi 45).                                                                                                  ’’Ey iman edenler!Sabır ve namazla Allah’tan yardım dileyin.Allah sabredenlerle beraberdir’’(Bakara suresi 153).Allah’tan hangi yüzle yardım ve imdat isteriz bu ayetlere rağmen,bu ayetlere rağmen nasıl namazsız dururuz.Huzurun,güvenin ve esenliğin adresi olan kıyam,rükû ve secdeden nasıl uzak kalırız. ‘’İman eden kullarıma söyle: Namazlarını dosdoğru kılsınlar,alış-veriş ve dostluğun olmadığı bir gün(Kıyamet) gelmeden önce,kendilerine verdiğimiz rızıklardan(Allah için) gizli açık harcasınlar’’ (İbrahim suresi 31)

‘’Sizi cehennem ateşine sokan şey neydi?(ateştekiler cevap verir) Biz namaz kılanlardan değildik’’(Müddessir suresi 42-43)

Ya RABBi! bizleri namaz kılan, namazlarına riayet eden,namazlarından huşu duyan,namazla düşünen,namazla kalkan,namazsız bir hayatı zulüm addeden bir topluluk eyle ve canlarımızı Müslümanlar olarak al.Allahumme Âmin.