Musa Apuhan- Hepimizi Öldürün

Ya Rabbi… Bu ne vahşet, bu ne alçaklık. Bu ne Allahtan korkmazlık…

Bir sokak düğününde, insanlar düğünlerini eğlenerek kutlarken, alçakça bir saldırı…

51 ölü, 94 yaralı.

Sevinçler, mutluluklar hüzne dönüştü, Gaziantep yasta, ülke yasta.

Bir gecede, bir anda darmadağın oldu yüzlerce hayat.  Ateş düştü yüzlerce ocağa.

Ya Rabbi… Biz nasıl bir dünyada, nasıl bir ülkede, nasıl bir memlekette yaşıyoruz ki?

Kendisine Müslüman diyen, paralelci devletin tankıyla, uçağıyla mazlum halkı şehit ediyor.

Demokrasi, insan hakları naralarını dilinden düşürmeyen PKK,  kendisi gibi düşünmeyen herkesi tonlarca bombalarla, çocuk, kadın demeden acımasızca öldürüyor.

Yine kendisine Müslüman diyen IŞİD, canlı bomba olup halkın düğün-dernek sevinçlerini yasa,  mateme dönüştürmek için gözünü kırpmadan kendini patlatabiliyor.

Ya Rabbi... Biz biliyoruz ki, bunlar yeryüzünde fesat çıkarmak isteyen, kendi yumurtasını pişirmek için dünyayı ateşe vermekten çekinmeyen alçaklardan yardım alarak, silahsız ve mazlum halkı katlediyorlar.

Ya Rabbi... Van’da, Gaziantep’te sadece ve sadece sevdiklerinin nikah törenlerine şahit olmak, onların düğün merasimlerinde bulunmak ve sevinmek dışında hiçbir niyetleri olmayan mazlum insanların canına kastetmek, neden birbiriyle alakası olmayan iki terör örgütünün ortak derdi olsun ki?

Ya Rabbi… Gecenin karanlığını mazlum halkın feryadıyla paramparça eden, onların acı ve iniltileriyle yürekleri dağlayan, bütün mutlulukları acıya dönüştüren bu sapkınlar, neyin halet-i ruhiyesini yaşıyorlar?

Ya Rabbi... Bizim son 40 gün içerisinde ülkemizde yaşadığımız vahşeti, katliamları, barbarlığı, alçaklığı tarih daha yazmadı. Çoluk çocuk demeden Elazığ’da, Van’da, Gaziantep’te ülkenin ve dünyanın bir çok yerinde bu alçak yapılar katliamlar yaptılar.

Ya Rabbi… Bu barbarların yapmış oldukları katliamlarda, kolları, bacakları kopmuş, kan revan içinde yaralılar gördük. Kafaları kopmuş, bedenleri paramparça olmuş ölüler gördük. Her bir parçası bir yerde, kime ait olduğunu bilmediğimiz cesetler gördük. Karnı deşilmiş gebeler, vücudu ikiye ayrılmış dedeler, yüzü paramparça olmuş, gözleri yanmış nineler gördük, nice Ümran’lar gördük bu alçakça katliamlarda.

Ya Rabbi… bütün dünya, dağ, taş, alem şahit oldu ki… Bu alçakça katliamlarda sokaklarımızı parçalanmış mazlum halkın cesetleri kapladı. Gökyüzünü, yavrularının cesetlerini bağrına basan annelerin feryatları kapladı.

Ya Rabbi… Öyle bir manzara ki… Sakallarından kanlar akan, yerde yatmış bir yaşlı ve dizlerinin dibinde küçücük bir çocuk… Biraz ötede az önce sevdiğinin bakmaya kıyamadığı gül tanesi, şimdi kopmuş bacağıyla gencecik bir kadın can çekişiyor. Hangi merhamet değmiş yürek dayanır bu manzaraya?

Ya Rabbi… Sen şahitsin ki, ülkemde ve mazlum coğrafyada bunlar her gün yaşadıklarımız.

Ya Rabbi… Bunlar bütün şer şebekelerinin ortak girişimi… Sen hepsini kahreyle!

Ve ey yeryüzünün uyuyan halkları… Bu  alçak işbirlikçileri, bu barbarlığı, katliamları ve vahşetleri yaparken, insan hakları çığırtkanlığı yapan Avrupalılar nerede?

Özgürlük, demokrasi, soykırım diyen ABD nerede?

Ve ey coğrafyamın saf, temiz ve namuslu insanları, sizin katledilmenizin asıl nedeni sizin inancınızdır, sizin dininizdir, sizin medeniyetinizdir.

Sizler tarihte onlardan daha şerefli ve onlardan daha insancılsınız.

Ey mazlumlar ve Müslümanlar;   şunu asla unutmayın, sizler onların dinine ve hizmetlerine girmediğiniz sürece,  onlar sizi sizlerden olan, ancak imanlarını ve kalplerini onlara satmış işbirlikçi alçaklar tarafından öldürüleceksiniz.

Bu zulümlere, katliamlara, barbarlıklara dur demek için, beddualarınızla değil, bedenlerinizle engel olabilirsiniz. Bu günden itibaren akılı, vicdanlı, imanlı, insaflı herkes bu alçaklığa dur demek için sokağa çıkacak.

Ya defolup gidin yada gücünüz yetiyorsa hepimizi öldürün diyecek.