Kanun Teklifinin yeniden Gözen Geçirilmesinde Fayda Var

Kutuplaşmadan, birbirimizin sinir uçlarına dokunmadan bir meseleyi doğru dürüş tartışmayı galiba beceremiyoruz.

Baksanıza nur topu gibi bir tartışmamız daha oluverdi.

Mağduriyetleri gidermeye yönelik hazırlanan kanun teklifinin üzerinden birbirimizi köşeye sıktırmaya çalışıyoruz.

Hâlbuki ki toplumun kanayan yarasıdır ve devlete düşen de mağduriyetleri makul ölçüde çözüp toplumu rahatlatmaktır.

İşte size binlerce mağduriyetten sadece biri…

Kız 16 yaşında.

18 yaşındaki bir gençle kaçıyor ve evleniyor.

Kızı kaçtığında, biraz öfkelenip nazlansa da araya hatır sahibi insanlar giriyor ve kızın babası ikna oluyor, kızına dillere destan bir düğün yapıyor.

Devlet; 18 yaşından küçük kızla evlendi, diye genç hakkında dava açıyor ve yıllar sonra dava neticeleniyor.

Genç hapse atılıyor…

 Başınızı ağrıtmayayım,

Gencin, aldığı dört yıllık ceza dokuz yıl sonra kesinleşiyor ve içeri giriyor, arkasından biri ilkokul birinci sınıf öğrencisi olmak üzere iki çocuk ve bir de ortada kalmış bir anne bırakarak şu an cezaevinde günleri sayıyor.

Genç şimdi yirmi yedi yaşında, hanımı yirmi beş yaşında ve aile darmadağınık…

Torunların dedesi, emeklilik maaşıyla hem geride kalan torunlarına bakıyor hem de damadının ve kızının hesapta olmayan kredi taksitlerini ödemekle meşgul…

Bunun gibi yüzlerce hikâye…

Belki de binlerce hikaye…

Bu anlattığım vaka, Balıkesir’de öğretmenlik yaparken tanıştığım ve hala görüştüğüm bir arkadaşımın ailesinin dramı.

Bir saldırı yok, bir taciz yok, bir zorlama yok…

Üstelik kız severek kaçmış…

Kızı kaçıran gencin ailesi başta gönüllü olmasa da zamanla onlar da gelinini benimseyip bağrına basmışlar.

Bu ve buna benzer mağduriyetleri gidermek için hükümet, bir çözüm arayışına gidince kıyametler kopuyor.

Tabi bir kesim, sanki “tecavüz” meşrulaştırılıyormuş gibi çarpıtarak güya muhalefet yapıyor.

Yazık…

Oysa yasanın üstünkörü bir dille yazıldığını, metnin çelişkiler içerdiğini, bunun da uygulayıcılarda farklı yorumlara ve içtihatlara yol açabileceğini ileri sürseler anlar ve işte muhalefet bunun için vardır, diye alkışlardım.

Kanun teklifini okudunuz mu bilmem, ben merak edip sosyal medyaya düşen şeklini okudum.

Bir edebiyatçı olarak anlam muğlaklığını az da olsa içerdiğini ve açıklık ilkesinden biraz uzak olduğunu düşünüyorum.

Mesela: kanun teklifinin hemen başında “ cebir, tehdit, hile veya iradeyi etkileyen başak bir neden olmaksızın 16 Kasım 2016 tarihine kadar işlenen cinsel istismar suçunda mağdurla failin evlenmesi durumunda,  Ceza Muhakemesi kanunun 231. Maddesindeki koşullara bakmaksızın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına , hüküm verilmişse cezanın infazının ertelenmesine karar verilir….” Diye kanun teklifi devam eder.

Bunun neresinde çelişki var diyenlere şu hususu hatırlatmakta yarar vardır: maddenin başında “cebir tehdit olmaksızın…” derken metnin sonunda ise bu suçu işleyenler denilmektedir…. İyi de suç varsa ya cebir var ya tehdit var ya da daha kötüsü var demektir…

Bundan dolayı, metinin düzletilerek daha anlaşılır bir dille yeniden yazılarak yukarıda sadece bir tanesine değindiğim mağduriyet hikâyesine benzer Anadolu’da binlerce yaşanmış vaka çözüm beklemektedir.

Ve bu konu da asla siyasi polemik konusu haline getirilmemelidir.

Üzücü olan şey, daha dün İstanbul’da “LGBT ile kol kola, erke erkeğe evliliği savunanlar… Benim bedenim benim kararım,  …bekarım,  hamile kalırım ve çocuk da doğramam…” gibi dövizleri lise çağındaki kızların  göbeğine kazıp sokağa çıkanlarla aynı mitinginde boy gösteren milletvekillerin kaç gündür her biri birer ahlak abidesi kesilip namustan ahlaktan dem vurur olmuşlar.

Sn. Şafak Pavey, söyler misiniz HDPlilerle birlikte boy gösterdiğniz, LGBT mitinginde çıplak karnına yukarıda dile getirdiğim sloganları yazan kızcağız sizce kaç yaşındaydı?

Arşivlerdeki görüntüleri bir daha izlemenizi tavsiye ediyorum.

O zaman belki içine düştüğünüz çelişkiyi net görme şansınız olur.

 Daha ne diyeyim...

Hayır, bir şey demiyorum, sizlerin saçmalama özgürlüğüne sonuna kadar sagı duyuyorum. Ama düşün artık milletin yakasından!

Garibime giden şey, Ak partinin süreci yönetmedeki dağınıklığı daha doğrusu süreci yönetememesi, kendini anlatmakta yaşadığı güçlüktür.

Yoksa Cumhurbaşkanın, çıkıp milyonların “hah şöyle “ diyeceği bir okkalı cevap vermesini mi bekliyorlar?

 İyi de sayıları üçyüzü aşkın milletvekili bunun birkaç katı teşkilat mensubu ne güne duruyor.

Sonuç olarak, Başbakanın kanun teklifini meclise geri iade etmesi, doğru bir hamleydi ve kanun teklifinin daha net ifadelerle gerçek mağdurlar ile tecavüzcüleri birbirinden ayıracak bir dille yeniden yazılıp yürürlüğe girmesi için bir şans doğmuştur.

Umarım Başbakanın bu hamlesi,  günlerdir sosyal medya üzerinden bu kanun teklifini bahane ederek başta Ak Partililer olmak üzere tüm muhafazakârlara küfür eden bu terbiyesizlerin elindeki malzeme de böylece alınmış olur.