Bu haftaki yazımızda doğduğumuz yer ile alakalı değil doyduğumuz şehir ve şehrimizin gönül Sinan’ı Büyük şehir belediye reisimizi yazalım. Evet, müsaade var. Bursa tarihi yapısı ve manevi iklimiyle evliyalar diyarı olması münasebetiyle gerçekten yaşamaya değer, evliyaların huzurunda ecdadın tarihe iz bırakmalarına şahit olmak, aynı zamanda o kutlu insanlarla aynı havayı teneffüs etmek gerçekten şahsım adına bir ayrıcalık ve mutluluk verici, bundan dolayı kendimi şanslı hissediyorum.

Düşünsenize cihan devletini kurup yedi düvele Allah’ın kanunlarıyla İslam medeniyetini yayan Osman Gazi’nin, Orhan Gazi’nin şehrinde onların gezdiği yerleri geziyor, oturdukları yerlerde oturuyor,  onların su içtiği çeşmeden su içiyorsunuz. Ecdat bilinci tarihe saygılı insanların bu kıymeti iyi bildiklerine ve beni anladıklarına inanıyorum.

Tabi bu kıymetli Devleti Aliye’nin dünyalık idarecilerin bu kadar serdar olmalarının en büyük meşaleleri manevi gönül fenerlerimizin duası ve kuvvetleri olmalı değil mi? Evet en gönül alıcı noktaya dokunalım elbette Allah’ın dostları sayı ile belirtilmez ama kendimi çok şanslı addedip mübarek makberleri ile tanıştığım birkaç zatı muhteremi sizlere arz edeyim, yüksek müsaadeleri vardır inşallah.

Osmanlının ilk Şeyhülislam’ı Molla Fenari Hz. Bursa’nın evliyalar piri. Osmanlının kuruluş devrinde yaşayan, tefsir, hadis, kelam alimi mutasavvıf Emir Sultan Hz., Bursalı ünlü sufi, yazar ve halk şairi Üftade Hz., Yıldırım Beyazıt zamanında Kayseri, Bursa ve Aksaray’da yaşmış İslam tarikatı lideri Somuncu Baba Hz.inin fırını, daha nice Allah dostuyla bu güzel şehirde yan yanayız. Elbette çok şanslıyız, elbette çok gururluyuz. Bundan daha güzel bir şehir ancak Efendimizin şehri ve onun methettiği şehirlerdir. Hak, adalet, bu şehri kendine yakışan ister. Bu kadar mübarek bir şehre nasıl bir emanetçi lazım? Elbette mülakatsız şartsız Emin’ül İslam… İnsanın göğüs kafesini dolduran bir cümle. Bunu belli bir kesime mal edip başkalarını mahrum etme gibi bir yetkimiz yok. Fakat İslam, itham, suizan kanununda birinci şart ithamı şahitle ispat mükellefiyeti var. Evet, biz şahitlerle şahidiz. Evliyalar şehrimiz emin elde. Osmanlının kurucusu Osman Gazi hazretlerine yakışan eller. Yukarıda ilk satırlarda gönüllerin Sinan’ı diye belirttim.

Edirne’de Selimiye Camisi var. Tarihi eserlerimizin şahı, cennet mekân Mimar Sinan hazretlerinin bir olayı beni çok etkilemişti. Oradaki görevli kardeşimiz anlatıyordu. Mimar Sinan hiç abdestsiz iş başına gelmezmiş. Mükemmel bir gönül ve hatır insanıymış. Selimiye Camisi son minare aşamasındayken orada yaşlı beli bükülmüş eli öpülesi bir nine geçerken Mimar Sinan’a seslenmiş,- Evladım, evladım minaren yamuk olmuş, demiş. Tabi Mimar Sinan bu, nineyi memnun etmeden bırakır mı? Gönlünü kazanmak, hayır duasını almak için zaten düz olan minareye orada çalışan ustalarına, -Minareye halat atın, öküzleri bağlayın, nenemizin demesiyle minare yamuk, o baka dursun biz çekip düzeltelim, demiş. Evet, Mimar Sinan’ın dediğini yapıyorlar, kenarda oturttuğu yaşlı nineye,- Hanım ninem bak şimdi düzelince tamam de duralım, der. Nine,- peki evladım, der. Öküzler bir müddet boş halatı çekerler nine, -biraz daha, biraz daha evet evladım tamam dur şimdi tamam düzeldi, der ve kalkar. Mimar Sinan bize dua et, der. Bu kadar uğraşa bir dua yetmez mi? Elbette fazla bile. Yaşlı nine, -evladım yaptığın her cami asırlarca ayakta dursun onda ibadet edildikçe o dualara ortak olasın, der gider.  

Evet konumuz Sn. ALİNUR AKTAŞ BURSA BÜYÜK ŞEHİR BELEDİYE BAŞKANIMIZ, ben onu Mimar Sinan’a benzetiyorum. Şahsında Şahit olduklarımla mesulüm. Gerçek bir gönül insanı, merhametli, inançlı ve abdestli gezer. Yardım sever, her vatandaşıyla bizzat ilgilenip derdine çare olmak ister. Güler yüzlü, vefalıdır, adaletlidir. Görevi icabı, siyasi bir parti temsilcisi olmasına rağmen insanlar arasında asla siyasi ayrım yapmadan sorumlu olduğu Bursa insanına adaletli bir yönetim anlayışına sahip. Vatanına memleketine sadakatle bağlıdır. Bayrağına âşıktır. Ehli kitaptır, yeri geldiğinde imamdır, yeri geldiğinde dünya hesabını bir mali müşavir gibi iyi hesaplar iyi tartar.

Bizler siyasetçi değiliz, fakat bu kadar güzel ahlaka sahip, güzel gönüllü insana yoldaş olunmaz mı? Elbette olunur, iyi ki de olmuşuz.

Seçim sürecinde anlarız, rakipler kapışır, tatlı rekabet olur. Evet, oldu da seçim sonuçları Elhamdülillah arzu ettiğimiz şekilde sonuçlandı. Gayret ettik, edildi, fakat takdir elbette yüce Mevla’ya ait. Seçimlerden sonra ilk birkaç gün kaybetme üzüntüsü diye rakip sempatizanlarını hoş gördük ve görmeye hala devam ediyoruz. Çünkü aynı şehirdeyiz, komşuyuz, paydaşız. Fakat bazen çok üzülüyoruz, o kadar çok basiretsizleşiyorlar ki hayretler içinde izliyoruz. Ağır hakaretler, iftiralar yalanlar. Ama o yine kendine yakışanı yapıyor susuyor, Allah’a havale ediyor ve bizlere de aynısını kendisi gibi susmayı ve Allah’a havale etmemizi istiyor. 

Evet, reisimiz hacımız Hacda gelince bize zemzem getirir inşallah. 30 Ağustos meselesinde hiç bir şey den bihaber gariplerin haline çok üzüldük. Sosyal medya kullanıcıları Allah size hidayet versin. Aslında memleketimiz genelinde olan bir şey bir insanın bir otelde vefat etmesine benzer, adam secdede vefat etse kırk yıl arkasından envayi çeşit vefat yakıştırmasını yaparlar, dedikodu, gıybet, kebir günahları anlamanız. Ecdat Altı yüzyıl mücadele etti siz anlamadınız, hadi doksan yılda nereye vardığınızı hesaplayın bakalım. Bu duygu ve düşüncelerle başkanımız Sayın Alinur Aktaş’ı seviyoruz ve her vakit duacısıyız. İyi ki sizi tanımışım. Hacı kirvem. Selam ve dua ile…