Bingöl’de halk hep şunu derdi; Üniversite açıldı fuhuş çoğaldı. Normalde günaha, paraya, gösterişe düşkün olan Bingöl'ün gerek parasıyla, gerek kişiliğiyle, gerek ailesiyle tanınan, içindeki o canavarı üniversiteyi günahlarına çatı yaparak kullanan kişi veya kişiler, Bingöl’ün tam kalbine hançeri en acımasız şekilde saplamıştır.
Her konuda gerek korkudan, gerek akraba ilişkisinden, gerek menfaatinden susan halk bu konuda da susarak bu günaha seyirci kalıyor maalesef. Öyle dışarıdan bakınca ufak gibi görünen bu “FUHUŞ" çeteleri aslında hiçte düşündüğümüz gibi ufak değil. İşin içerisi tamamen araştırılınca bu çetecilik tüm cenahtan  kişi veya kişileri içinde barındırıyor. En alttan, en üste kadar aklınıza gelmeyecek bağlantılar mevcut. Daha vahimi var;
-    Bingöl’de küçük yaşlarda çocukların, eski dönemlerde büyük yaştaki ağalara, küçük yaştaki çocukların satılması gibi satılıyorlar.
 
-    Bingöl’de eşleri başka kadınlara saldıran ( tecavüze kalkışıp, tecavüz eden ) fakat kocasını mahkeme kapılarında hakim ve savcılara savunup, o haliyle kabul eden aileler var. 

-    Bu memlekette yerli, yabancı kişilere zorla sahip olmak isteyen caniler var. 

-    Bu memlekette uyuşturucu karşılığı çocuk yaştaki kız, erkek çocukların ırzına geçen babaları yaşlarında sözde adamlar var.

-    Önü alınmayan, üstü örtülen ve halkında sessiz kaldığı bu illet o kadar büyüyor ki şimdi Bingöl merkezli başka illere de sıçramış durumda.

-    Temizlik şirketleri adı altında, kaçak genel evleri oluşmuş durumda.
İnanın ben bunları araştırıp, size aktarırken öyle utanıp, sıkılıyorum ki, bu size aktardıklarımın bazıları. Bunlar üstü bazı kişi veya kişilerce kapatılan olaylar. Elbet her günah bir gün, gün yüzüne çıkacaktır. Fakat bugünlerde kavgalar sürüyor. Bu aralar çıkan “ Corona" hastalığı olayları kapatıp gündemi meşgul etsede elbet bu olaylar ortaya çıkacaktır.
Bu kişiler kim veya kimler ? aslında çok basit;
1)      Bu olayın kime nasıl faydası veyahut kime ne zararı oluyorsa,
2)    Olayı kim niye gizli tutuyor, açıklansa kim ne kadar zarar görüyorsa,
3)    Her şey ortadayken kimse konuşmuyor, bu korkulan kişilerin gücü ne kadarsa,
4)    Bingöl’deki suç ortamlarını kim koruyorsa,
5)    Başı sıkışanlar, ağa babalarını kimlerin yanına yolluyorsa,
6)    Vs.
Aslında daha da çoğaltılabilir. Fakat az irade ve basiret sahibi insanlar devamını getirebilir.
Son olarak şunları aktarmak istiyorum, 
Kızıp küfür, hakaret, beddua ederek bu olaylar kapatılacak belki belleklerimizde, belki iki paylaşımla geçiştireceğiz ama şunu unutmayın; 
Eğer bir ve tek olan Allah’a iman etmişsek, bu olayların üzerine gidip, araştırıp, gerekli çaba ve çalışmalarla bu zulme dur demek ve o günahsız fakat bu hain, karakteriz, mesnetsiz insanların ellerine düşmüş, hayatı karartılmış yarınlarımızı kurtarıp, sahip çıkmamız gerekiyor.
 Bugün hastalıklar, depremler, ölümler bizi kasıp kavuruyorsa, Çinin yediği Yarasa veya Yılandan veyahut hijyen olmayışlarından bahsederek vicdan rahatlatmak öyle zannediyorum ki “Ahmaklıktan" öte değildir. 
Hz. Ömer’in şu sözleri çok manidardır ; Cahiliye döneminde kızımı kendi ellerimle toprağa verdiğim zaman, kızımın parmağımı tutup oyun oynuyoruz zannetmesini hala unutamıyorum” demesi bize ders niteliğindedir.