Musa Apuhan

Aslında alışık olduğumuz durumlardır.

Ülkede ne zaman işler biraz yoluna girse, fesat odakları uyuyan hücrelerini uyandırır ve onlar üzerinden düzelme yoluna giren şeyleri bozarlar.

Belki de ülkede birçoğumuzun yaşayıp yaşamadığından haberdar olmadığımız 

Rahşan Ecevit, bu uyuyan fesat hücrelerden bir tanesidir.

Meğer yaşıyor ve oda kendi fesatlık gününü bekliyormuş.

Malumunuz son günlerde şer odaklarının talimatı ile şu meşhur kaset ürünü bay kemal “ben yürümek istiyorum.” dedi.

Nitekim yürüdü de.

Ana kanalizasyon gibi o uzadıkça, yolda ona bağlanan irili ufaklı kanallar oldu.

Bu yürüyüş oyunundan ne elde etmek istedi, işin açıkçası kendisi bilmediği gibi ona tabi olanların çoğu da anlamadı.

Onları bu süreğe sürenlerin ne amaçladıklarını aklı selim olan anlamıştır.

Tam da İstanbul da yürüyüş bitmişken, uyuyan fesat yuvasının ana kraliçesi Rahşan Hanım, semeri soğumamışa “devam etmelisin.” mesajını verdi.

Tam bu noktada yıllar önce bir dostumun gördüğü ve bana anlattığı rüyası geldi aklıma.

Çoğunuz hatırlarsınız; bir seçim sonrası mecliste yemin töreni esnasında Merve Kavakçı Hanım Efendi yemin için meclise geldiğinde, dönemin maşası Bülent Ecevit salyalarını akıtarak “bu kadına haddini bildirin, burası devlete meydan okunacak yer değildir!” deyip, milletin meclisinde, milletin iradesine meydan okumuş ve beyninin arkasındaki islama olan kin birikmişliğini, maşalığından aldığı güçle kusmuştu.

Ben o günden sonra Bülent Ecevit’in ne ölüsüne ne de dirisine saygı duymadım.

İşte o dostumun rüyası ise bana çok garip geldi. Arkadaşım rüyasında Ecevit’in ölüm döşeğinde olduğunu ve çevresinde toplanan insanlara vasiyetini açıkladığını görür, bu esnanda gayri ihtiyari inancının da gereği son nefeste de olsa, Ecevit’ten Kelime-i Şehadet getirmesini ister. 

Ecevit’in önce kendisine, sonra da yanında duran Rahşan hanıma baktığını, baktıktan sonra bir süre durup, sonra; “Ben iman etmeyi, Kur’an’ı kutsal kitap kabul etmeyi çok defa istedim ama her defasında Rahşan hanım engel oldu. Bak şimdi bile müsaade etmiyor.” dedi.

“O hal üzere ölmesine öyle bir üzüldüm ki, son bir hamle Kelime-i Şehadet dedim ve uyandım” dedi.

O günden sonra çıbanın başı Rahşan Ecevit’tir dedim.” diyor değerli dostum.

Şimdi bu halde bile ülkeyi karıştırmak için çırpınması, aklıma yıllar önce arkadaşımdan dinlediğim o rüyayı getirdi…

Bende buradan ola ki Kemal KILIÇDAROĞLU’nu bu maşalıktan kurtarmak ve ülkesine milletine hayırlı bir insan olması için tefekküre ve aklı-selime davet ediyorum.

Aman ha, Rahşan hanımın oltasından kendini kurtar, yoksa birken iki olursunuz 

diyorum…

Uyuyan fesat yuvalarının, uyanmaması dileğiyle…