Bir önceki yazımızı ’’ESKİYE RAĞBET OLSAYDI’’ okuyan değerli okuyucularımız mutlaka şu soruyu sormak istemişlerdir. Peki, nasıl bir milletvekili? Değerli Bingöllüler, bizim yaşadığımız şehir küçük bir şehir. Bu şehirde yaşayan herkes aşağı yukarı birbirini tanır; dolayısıyla herkes kimin dürüst, kimin sahtekâr, kimin yalancı, kimin de delikanlı olduğunu çok iyi bilir. Hatta kimin insanlara tepeden baktığını, kimin mütevazı, kimin temiz ve namuslu, kimin şaibeli olduğunu çok iyi bilir. Bu şehir küçük bir şehir. İnsanlar halen birbirlerini babadan ve dededen tanır, inanın biz birbirimizi iyi tanırız.

O zaman biz tekrar soruya dönelim, nasıl bir milletvekili?

1.Nüfuzu, maddi imkânı, kariyeri ne olursa olsun önce kişilikli olsun

2.Adil olsun

3.Ehliyet ve liyakat sahibi olsun

Neden önce kişilik? Çünkü kişilik sahibi bir insan kendini bilir, kendisini bilen hakkı ve halkı bilir, Kişiliksiz insan ise ne kendini ne de başkasını bilir. Kişiliksiz insanı, kim kulağından ve yularından tutarsa o ona iş yaptırır; kişilikli insanı ise kim yüreğinden ve aklından tutarsa o ona iş yaptırır.

Adil olsun, en önemli ve en hassas konu bu. Çünkü yetimin, mazlumun, engellinin; çocuğun, yaşlının kimsesizin, yolda kalmışın; esnafın, işçinin, memurun; köylünün, hamalın, çobanın… Aklına gelebilecek herkesin sorumluluğunu üstlendiğini bilmeli. Buradaki sorumluluk yasa yapma boyutundaki sorumluluk, bir de halka eşit mesafede durma pozisyonu, halkın değer yargılarına, inançlarına, mezheplerine, rengine, cinsiyetine, aşiretine oy verip vermeme durumuna göre değil; tamamen tarafsız ve eşit bir yaklaşım içinde olmak durumunda. Geçmişte belediye başkanı ve milletvekili seçtiğimiz insanların belli bir çıkar grubunun, gayrı meşru güçlerin, iş adamları gruplarının, belirli aşiret ve çevrelerin adamı olmayacak; bütün bu güç ve çevrelere karşı koyabilecek kadar adil ve yürekli olacak.

Ehliyet ve liyakat sahibi olsun; çünkü son zamanlarda en fazla duyduğumuz söz BÖLGECİLİK, AŞİRETÇİLİK, HEMŞEHRİLİK. Bunun olması zaman zaman birleştirici, toparlayıcı, kaynaştırıcı bir unsur olabilir; ancak bunun çokça istismar edilmesi gerçekte ehliyet ve liyakat sahibi insanların ortaya çıkışını engellemektedir. Doğduğu, büyüdüğü şehre gönülden bağlı olmak gayet güzel bir haslettir; o şehrin insanını tanımak, acılarını ve sevinçlerini paylaşmak, beraber ağlayıp beraber gülmek hemşerilik bunu gerektirir;  yoksa hemşerilik seçim arifesinde taziyelerde bulunmak ve bayramdan bayrama mesaj göndermek değildir.

Kimliğinizde Bingöl yazıyor olmasından ziyade, memleketin kalkınması ve gelişmesi için çaba harcayacaksın,  maddi ve manevi bu şehirde olacaksın; ruhun, bedenin, aklın bu şehirde olacak. 

Sevgili milletvekili aday adayları, yürekten Bingöllü iseniz ve yürekli bir Bingöllü iseniz bu aziz milletin vekâletini alıp meclise gittiğinizde kişisel değil, toplumsal hizmet verme azmi ve inancı içinde olacaksınız. Çünkü bu halk artık onlara yemek yedirmeniz, hastanelerde onlara randevu ayarlamanız, onların tayin işleriyle uğraşmanızı istemiyor; sizden memleketi için hizmet istiyor. Buna var mısınız?

Başkentin, meclisin, ihalelerin, adam kayırmacılığın  havasına kendini kaptıranların biletini bu aziz Bingöllüler hemen kesiyor. Sizler de bileti erkenden kesilenlerden olmak istemiyorsanız, geçmişin tecrübelerinden mutlaka kendinize ders çıkarın.

İşte bizler halkımızın sıkıntılarını yüreğinde hisseden ve bu sıkıntıları çözme noktasında onurlu ve erdemli bir duruş sergileyebilen milletvekillerine ihtiyaç duyduğumuzu özellikle ifade etmek istiyoruz.

Bütün mesele işi ehline vermektir. Çünkü bu memleket ehliyetsiz ve liyakatsiz seçilmişlerden çok çekmiştir, bu memleket iyiyi ve güzeli hak ediyor ve Bingöl halkı iyi olan her şeye herkesten daha layıktır. 

Öyle sadece beydir, ağadır, aşireti vardır diye her önüne gelen milletvekili olmamalıdır. Seçilme işinin çok ciddi ve seçme işinin seçilme işinden daha önemli ve ciddi olduğunu artık bu halk bilmelidir; dolayısıyla seçilme işinin bazı kriterleri olmalıdır.

Memleketimin efdal evlatları olan milletvekilleri aday adayları ve adayları sizlerde aradığımız kriterler şunlardır:

1.Yaşadığınız şehri çok iyi tanımanız, insanların huyunu suyunu bilmeniz ve şehrin en önemli eksikliklerini herkesten daha iyi bilmeniz gerekir.

2.Kendisine emanet edilen şeylerin önemini kavrayacak kadar bilgili ve akıllı olmalısınız.

3.Doğruya doğru, yanlışa yanlış diyebilecek kadar erdemli olmalısınız,  hiçbir siyasi kaygı gütmeden.

4.Menfaat ilişkilerine girmeyecek, basit çıkarlar karşısında halkınızı satmayacaksınız.

5.Makam ve mevkiyi kendisine bir rant kapısına dönüştürmeyecek, rüşvet almayacak ,rüşvet vermeyeceksiniz;  para ile ilişkileriniz hakkınız ile sınırlı olmalıdır.

6.Halkın özelikle elinden ve dilinden emin olduğu kişi olmalısınız.

7.Özünüz ve sözünüz bir olmalıdır, ikiyüzlü ve yalancı olmamalısınız

8.Ekonomik bağımsızlığınız olmalıdır.

Sevgili Bingöllüler, aslında bu kriterleri daha da uzatabiliriz.

Tam da burada bir soruyu da sevgili Bingöllülere sormak istiyorum. Tanınmak için sizlerin ayaklarına kadar gelen, sokak sokak, dükkân dükkân dolaşan, zaman zaman davul zurna eşliğinde kapılarınızın önünde halay çeken, yerel gazetelere boy boy reklam veren, el ilanı ve kartvizit dağıtan bu memleket sevdalılarını ne kadar tanıdınız.

Tanınmanın sokakta her gördüğüne DEZA XALZA deyip, yalandan sarılmak olmadığını bilmeniz gerekir, ey sözde memleket sevdalıları!

Sevgili Bingöllüler emaneti ve yetkiyi kimlerin eline vereceğinizi yarın tekrar pişman olmadan bu günden iyi hesaplamanız gerekir. Çocuklarınızın geleceğini ipotek ettirirken bu defa yüreğinizle ve vicdanınızla ve hür iradenizle karar verin.

Son olarak ve sonuç olarak:

Sizlerin de malumu milletvekili adaylığı için kulisler ısınmaya, ev ve esnaf ziyaretleri artmaya, sokaklar hareketlenmeye kahvehanelerde kapışmalar başladı.

Gün ve dönem ağaların, beylerin, kodamanların, nüfuz sahiplerinin, zenginlerin ve birilerinin adamı diye birinin piyonu ve kuklası diye değil;  memleket sevdası, bilgi birikimi, yüreği, cesareti olan erdemli, onurlu,  itibarlı ve sözünün eri insanların seçilme ve milletin vekili olma günü ve dönemidir.

Layık olanın seçileceği bir seçim olması ümidiyle…