12 Eylül askeri darbesinin baş mimarı Kenan Evren’in ölümü üzerine konuşan dönemin mağdurları, kendilerine yaşattıklarından dolayı Evren’e haklarını helal etmediklerini söyledi.
Kenan Evren Komutanlığı’nda gerçekleştirilen ve ülkeyi karanlık bir döneme sokan 12 Eylül 1980 darbesi, en çok ülkede ki dindarları ve onları yönlendirdikleri gerekçesiyle din adamlarını mağdur etti. Darbenin baş mimarı olan Kenan Evren’in anayasası olarak ta bilinen 1982 anayasasına en büyük ret oyu veren Bingöl’de, halkı yanlış yönlendirdikleri gerekçesiyle din adamları ve âlimler sürgün edilmiş ve türlü işkencelere tabii tutuldu. Birçok insanın mağduriyetine sebep olan dönemin Cunta yönetiminin başı Kenan Evrenin ölümü üzerine gazetemize konuşan mağdurlar, kendilerine yaşattığı sıkıntılar nedeniyle Evren’e haklarını helal etmeyeceklerini ve mahşerde ondan davacı olacaklarını söylediler.
“Çektiklerimizin Sebebi İslam’a Olan Bağlılığımızdandı”
Gazetemize konuşan dönemin mağdurlarından Bingöl’ün tanınmış kanaat önderi ve İTTİHAD Âlimlerinden Molla Sahap Korkutata, “1982 Anayasasında, biz İslami anayasaya bağlı kaldığımız için, onun zıttında bütün anayasaları reddettik. Özellikle 82 anayasasının eski anayasalara nazaran daha şiddetli ve daha sert bir anayasa olduğu için, biz yalnız değil bütün âlimler ve Bingöl’ün âlimleri, bunu idrak ettiler. Bunu kabul etmediler. Toplumu ve cemaatleri de onların peşinden yürüyüp ret verdiler. Bu Kenan Evren evet ve hayır şeklinde iki pusula çıkarmıştı. Vatandaş ret oyu verince zoruna gitti. Bayağı sıkıntı yarattı. O kadar şiddet yağdırdı ki, biz hamdolsun Allah’a dinimize daha iştiyaklıydık, sıkıntılar çektik. Kışın ortasında sürgün yedik” dedi.
“Kuran Dersi Veremedik”
Korkutata, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “O gün Bingöl’ün müftüsü bana konuşmuştu, Müftü bey Valiye insaf edin dedi. Kışın ortası imkân yok, kaçacak durumları yok dedi. Cezalarını ilkbaharda verelim dedi. Kışın ortasında insanları sürgün ettiler. Bizi sürgün ettikten sonra ağaların zorlarına gitti. Bunlar bu dersi Kur’an’dan almışlar. Kur’an’dan aldıkları için ret vermişler. Kur’an’ı Kerim’e bu defa kızdılar. Kur’an’ı Kerim’i yasakladılar. Onların yüzünden Bingöl’de hiçbir imam Kur’an’ı Kerim’in dersini veremedi. Karakol komutanları, kaymakamlarla beraber köyleri dolaştılar ve imamlardan, muhtarlardan, öğretmenlerden imza aldılar. Siz Kur’an’ı Kerim’in dersini veremezsiniz dediler. Kur’an’dan dolayı bizden de nefret ettiler, bize düşman oldular. Kendilerine göre Kur’an’a da ceza verdiler. Biz 6 imam ret oyu vermiştik. Ben daha sürgün olmadan, kışın ilkbahara kadar gece 1’de toplantıya başlardık, 3’te bitirirdik. Bazen bir metre iki metre kar yağıyordu, o sıkıntılar içerisinde ne olursa olsun oraya ulaşmamız lazımdı. Bizim yüzümüzden o insanlara o kadar işkence çektirdiler. Ama ne ettilerse kendilerine ettiler.”
“Helallik İsteseydi Belki Hakkımı Helal Ederim”
Evren’e hakkını helal etmeyeceğini belirten Korkutata,”Kenan Evren’in bizi sürgün etmesi hem tokattı, hem de rahmetti. Biz ondan da kazandık. Helallik istese, ben helal ederim. Bizde öyle bir mertlik vardır. Allah’û Teâlâ kalanları ıslah eylesin. Biz bazıları gibi beddua etmiyoruz. Onun helal etmeye niyeti yoktu zaten. Kızı da diyor, babam yanlış bir iş yapmamıştır diye. Yanlış yapmamış ise, helallik almaya gerek duymuyorlar. Helallik isteselerdi, inan Allah’a helal ederdik. Onu Allah’a bırakıyoruz. Allah ne yapacağını bilir. Allah bize cesaret versin, biz İslam için çalışalım da, biz geri durmayalım da, Müslümanları birliğe çekelim de, onların hakkından Allah gelir” diye konuştu.
“Tarihe İz Bırakan Zalimlerden Biri de Kenan Evren’di”
Zalimlerin kötü izler bıraktığını söyleyen İTTİHAD Genel Başkan Yardımcısı ve Bingöl’ün tanınmış âlimlerinden Molla Mehmet Şenlik ise; “Herkes, kendisinden sonra bir takım izler bırakır. İmamlar nasıl iyi izler bıraktıysa, zalimler de kötü izler bıraktı. Bu anıları, izleri bırakan bu zalimlerden bir tanesi, Kenan Evren’di. Kenan evren kendi devrinde, biz bizzat şahit olduk, ne tür zulümler işlediğini, ne tür cinayetler işlediğini, insanların iradeleri üzerinde ne tür baskıla uyguladığını, ne kadar zulüm işlediğini, bir sağdan bir soldan insanları infaz ederek adalet ettiğini sandı. Bu onun adalet anlayışı. Düşünmüyor yani bu insanlar infaz edilecek, suçları nedir? Neden infaz ediliyor? Sırf sağdan ve soldan olsun da, her iki taraftan olsun, adalet sağlayalım. Bunların adaleti böyleydi” dedi.
“Bu İnsanların Suçu Neydi?”
Şenlik Hoca, açıklamalarının devamında şunları söyledi: “Şimdi Allah’ın meleklerine hesap veriyor. Soruyorlar şimdi, bu insanların suçu neydi? Neden dolayı bunları idam ettin? Neden bu kadar ilim adamını sürgün ettin, zindanlara attın, işkence ettin, falaka ettin? Bu insanlar akıllarını yediler. Şuurlarını kaybettiler. Zindanlarda, işkence altında can verdiler. Neydi bunların suçu? Soracaklar bunları. Ben ona hakkım helal olsun diyemem. Kalbimden öyle bir şey gelmez. Kalbim karar verecek ki ben hakkımı helal edeyim. Kime helal edeceğim? Eğer tövbe etmişse, o yoldan vazgeçmişse, kendini düzeltmiş ıslah etmişse, özür dileyip “beni affedin, ben hata ettim, ben ondan geri döndüm, beni bağışlayın” demişse, gerçekten o yoldan geri döndüğünü görebilsek, o zaman kalbimiz karar verecek. Helallik, dille söylemekle bitmiyor. Kalp, ona karar verecek.”