12 Eylül 1980 askeri darbesi ve darbenin baş müsebbibi Kenan Evren hakkında değerlendirmelerde bulunan vatandaşlar, Evren’in bir insan düşmanı olduğunu ve gerçekleştirdiği darbenin ülkeyi 100 yıl geriye götürdüğünü söyledi.

Türkiye tarihine sürülen kara bir leke olan 12 Eylül 1980 Askeri darbesi halkın ekonomik sıkıntılar, işkenceler ve mağduriyetler yaşamasına sebep olmuştu. Gerçekleştirilen bu darbeyle ilerlemekte olan Türkiye fetret devrine girmişti. Darbenin gerekçeleri olarak ta siyasi iktidarsızlık, güvenlik sorunları gibi nedenler gösterilmiş, asker darbe yapmak için ortamı hazırlamış ve daha sonra ise çeşitli gerekçelerle darbeyi gerçekleştirmişlerdi.

Bingöl Sürmanşet Gazetesi olarak gazetemizin bu haftaki halk köşesine ülkenin karanlık bir döneme girmesine sebep olan 12 Eylül 1980 askeri darbesini taşıdık. Konuyla ilgili görüşlerine başvurduğumuz vatandaşlar, o dönemde yaşadıkları sıkıntıların sözle anlatılabilecek cinsten olmadığını ve Allah’tan ülkeyi bir daha o hale getirmek isteyenlere fırsat vermemesini istediklerini dile getirdi.

“Evren İnsan Düşmanıydı”

Darbenin gerçekleştiği sırada köyde yaşadığını dile getiren Feyzullah Dumlu, “12 Eylül Askeri darbesinin olduğu sıralarda Karlıova’nın Hasanova Köyü’nde yaşıyordum. Darbenin olduğu gün köyün her tarafının askerle dolduğunu gördüm. Köye gelen askerler, dışarı çıkmamıza izin vermiyorlardı. Sonra darbe olduğunu ve şehirde birçok insanın tutuklanarak işkencelere uğratıldığını duyduk. Sadece şehirlerde değil köylerde de aynı zulümler sergileniyordu. Halka çok sıkıntılar yaşatıldı. Yaşatılan sıkıntıların baş müsebbibi de darbenin ana komutanı olan Kenan Evren’di. Evren, çok canlara mal oldu o dönemde. Evreni nasıl bilirsiniz diyecek olursanız da şunu diyebilirim; iyi biri değildi, insan düşmanıydı” dedi.

 

“Hükümet Sivil Anayasa Konusunda Samimi Değil”

Evren’in getirdiği 1982 darbe anayasasına da değinen Dumlu, Şunları kaydetti: “1982 Anayasası referanduma götürülürken, köylülerin yerine evet işaretlenip zarfa koyuluyordu. Sonradan babam ve birkaç köylünün uyarısıyla uyanan köylüler, hayır cevaplarını zarfa koymaya başladı. O seçimde Bingöl’de olduğu gibi bizim köyde de büyük oranda askeri anayasaya hayır sonucu çıkmıştı. Ortaya çıkan bu seçim sonuçlarından dolayı da çok insan mağdur edilip zulme uğratıldı. Maalesef insanlara zorla dayatılan bu askeri anayasa günümüzde halen yürürlükte. Demokrasiye öncelik veren hükümetin sivil anayasa konusunda herhangi bir adım atmaması da bu konuda ki samimiyetsizliğini ortaya koyuyor. Hükümet kendisine uyan yasaları sabah namazlarına kadar çalışarak çıkarıp veya değiştirebiliyorsa darbe ürünü olan ve halkın ahlarıyla çıkarılmış bu anayasayı da değiştirebilir diye düşünüyorum.”

 

“İhtilal Gerekliydi Ama…”

 

Yaşanan ihtilalin haklı gerekçelerle yapıldığını belirten Abdullah Kaya, “12 Eylül 1980’de ben Kenan Evren taraftarıydım. Çünkü ülkenin ihtilale ihtiyacı vardı. Sağ-sol davalarıyla insanlar birbirlerini öldürüyor, kardeş kanı akıtılıyordu. O dönemde yaşanan olaylar öyle bir hal almıştı ki insanlar dışarı çıkamaz, dışarıda konuşamaz olmuştu. Tam bir kaos ortamı vardı her yerde. İşte bu sebeplerden ötürü ülkenin böyle bir ihtilale ihtiyacı olduğunu düşünüyordum ki insanların çoğu böyle düşünüyordu. Ama hiç kimse ihtilalden sonra yaşanan ve yaşatılan olayları ön görmemişti” şeklinde konuştu.

 

“Darbe Anayasasıyla Vicdanlar Darbe Aldı”

 

Kaya, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “İhtilal sonrasında yapılan anayasa ile ülke demokrasisine darbe vuruldu. Ülkede ekonomi, vicdan, din kavramları büyük darbeler aldı. Ben kendi çektiğim zulümlerden vazgeçtim ama ülkede yaşayan küçük, büyük tüm insanlar zulüm gördü bu anayasa ile. Ülke ekonomisi çöktü. Köylüler ineğini satarak devlete verdi ancak masum köylülerin verdiği paralar ülke ekonomisi için değil başkalarının zevkleri için kullanıldı. İşte tüm bunlardan ötürü yaşanan o karanlık günlerin bir daha geri gelmemesini temenni ediyorum.”

 

“Evren Kadar Zulümkar Çıkmadı”

 

Yaşadıkları o günleri anlatmakta zorluk çeken Ferit Taşkesen, Cumhuriyet döneminden bu yana ülkede Kenan Evren kadar Zulümkar bir insan çıkmadığını söyledi. Taşkesen, “Darbe sabahı askerler mahallemizi bastı. Dışarı çıkma yasağı vardı ve dışarıda gördüklerini toplayıp götürüyorlardı. Giden ya gelmiyor ya da yarım insan olarak geri geliyordu. Rabbim bir daha böyle bir zalimi bu ülkenin başına getirmesin. İnsanlara etmediği zulüm ve işkence kalmadı” diyerek yaşadığı acı günlerin tekrar yaşanmaması için duada bulundu.

 

“Darbe Anayasasının Değişmesi Zaruridir”

 

1982 darbe anayasasının değiştirilmesi gerektiğini de belirten Taşkesen, “Evren’in zorbaca getirdiği darbe anayasasının değişmesi zaruri bir ihtiyaçtır. Çıkarılacak anayasanın ülkeyi daha ileri seviyelere götüreceğine inanıyorum. Ülke üzerine sürülen bir kara leke olan bu anayasa, ülkenin birçok açıdan gelişmesinin önündeki en büyük engellerden biridir. Bu anayasa insanların mağduriyetine sebep oldu ve olmaya da devam ediyor. Bugün çoğu insan bu anayasada yer alan haksız maddeler nedeniyle ceza evlerinde yatıyor. 28 Şubat darbesinin temelinde de bu darbe anayasası vardır. Mesela ben bir gün karakol önünden geçerken nöbet tutan bir polis başımdaki külahtan ötürü bana sert uyarıda bulundu. Camilere gitmek, dini yaşamak çok zorlaştı. Hatta şöyle bir anımı anlatayım. Ben iş yerimin yakınında bulunan bir camiye gittim. Namaz vakti girmiş ama imam ezan okumuyordu. Sorduğumda da bana dönemin diyanet işleri başkanı tarafından kendilerine sadece bir camide ezan okunacağı yönünde yazı gönderildiğini söyledi. Elbette ki diyanet bu kararı kendi almadı. Ona yine bu darbe anayasasını çıkaranlar baskı yapıyor ve yön veriyordu. O dönem birçok âlimi de sürgün ettiler. Allah bir daha o acıları bu ülkeye yaşatmasın inşaallah” ifadelerini kullandı.