Bilindiği üzere Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan7 Haziran seçimleri öncesi Muhtarlar Buluşması toplantısında yaptığı konuşmada, Meclis'te görüşülmekte olan İç Güvenlik Paketi ile büyükşehirlerde köy iken mahalle haline dönüşen yerleşim yerlerindeki muhtarlarımıza evlendirme yetkisi de veriliyor" demişti. Peki, neden Muhtarlar? 

 

Memleketin bu kadar sorunu varken neden bu konuya değindin diyenleri şimdiden duyar gibiyim. Evlendirme yetkisi basit bir olay gibi görünse de toplumu derinden etkileyen bir konu. Yasalar çıkarılırken salt devletin kamusal sorunlarını çözmeye odaklanmamalı, toplumların gereksinimlerine, kültür ve inançlarını da çare olabilmeli. Hali hazırda evlendirme yetkisi verilen kurumların günümüzde Miras Hukuku ve Medeni Hukuku ilgilendiren sorunları tam anlamıyla çözemediği gayet açıktır. Örnek isterseniz Dini nikâhlı eşlerin miras davalarına bakabilirsiniz.

 

Resmi nikâh konusunda âlimlerce bir takım içtihatlar verilmiş olsa da Müslüman halkımız dini nikâh olmadan evlenmeyi makbul saymamakta.

 

Nikâh memuru nikâh kıyıp evlendiriyor. Konsolos evlendiriyor. Muhtar evlendiriyor. Peki, bu imamlar neden evlendiremiyor? Devletin memuru değiller mi? Neden onlar resmi nikâhı kıymıyorlar?

 

Şu anda resmi nikâh öncesinde, dini nikâh yasak. Türk Ceza Kanununda "Birden çok evlilik, hileli evlenme, dinsel tören" başlıklı 230. Maddesinin 6. fıkrasında; 

 

(6) "Evlenme akdinin kanuna göre yapılmış olduğunu gösteren belgeyi görmeden bir evlenme için dinsel tören yapan kimse hakkında iki aydan altı aya kadar hapis cezası verilir" hükmü bulunmakta, resmi nikâh öncesi dini nikâh kıyan kişiye 2 aydan 6 aya kadar hapis cezası verileceği bildirilmektedir.

 

Evlenecek kişiler cami imamı karşısında dualar eşliğinde resmi nikâh kıyarlarsa ne olur?  Bence çok güzel olur. İsteyen cami imamına nikâhını kıydırır, isteyen belediye memuruna. İkisi de devlet memuru. Böylece bir taşla iki kuş vurulmuş olur. Mahkemelerde imam nikâhlı miras davalarıyla uğraşmaz. Gelin bu konuyu düşünün!

 

Bu uygulama Hıristiyan dünyasında bile var ama bizde yok. Adamlar kilisede nikâh kıyıyor.

 

Demokrasilerde çareler tükenmez. Buraya kadar olan kısımlar kanunla referandumla çözülebilir ancak yeterli değil. Ben çoğunluğun demokrasisine değil, çoğunlukçu demokrasiye bakıyorum. Cami olmayan köyler var, ya da Müslüman olmayan vatandaşlar onları da düşünmeliyiz. Çok olmak demokrasi için yeterli değil. Az olanı da gözetmek gerekir, Adalet işte budur.

 

Bize sunulan demokrasi ile olması gereken demokrasiyi bir örnekle kıyaslamak istiyorum. Bir bina düşünün 5 katlı her katta 2 daire bulunuyor. Bina sakinleri sığınak kısmına Ücretli TV yayını satın almak istediklerini ve oylama yapılmasını istiyorlar. 8 kişi maç izliyoruz alalım diyor, 2 kişi ise biz maç sevmiyoruz almayalım diyor. Çoğunluk demokrasisine göre o alalım diyen 8 kişinin istediği olmalı ve 10 kişide para vermeli.

 

Oysa Çoğunlukçu Demokraside 8 kişi istediği gibi Ücretli TV yayınını alır ve öder. Kalan 2 kişi ödeme yapmaz ve izlemez. İşte gerçek demokrasi budur. Vesselam...