MD PRESTİJ DERGİSİ ÖZEL RÖPORTAJ

Gençlerin örnek aldığı, Bingöl’ün son yıllarda kazandığı başarılı isimlerinden olan sayın Kokutata, bugünlerde başarılı olacağı sinyallerini henüz ilk okulda vermişti. Daha okula gitmeden öğrendiği okuma yazması ile Öğretmen eksikliğinden dolayı öğrencilere öğretmenin yokluğunda ders anlatıyordu. O çocuk yüreğinin heyecanıyla, kısa boyu ile eline aldığı tebeşir tozuyla kara tahtaya yazılar yazıp, ders anlatıyordu. yaz aylarında köy işlerinde çalışıp ailesine yardımcı oluyordu. Çocukluk yıllarını anlatırken derinlere dalıp ah çekse de, o yıllardan biriktirdiği anıları anlatırken bile heyecanı gözlerinde okunuyordu. Köy hayatının zorlukları olmasına rağmen o yılları “Henüz paranın satın alma gücünün olmadığı, elektriğin ve dolayısıyla televizyonun da olmadığı şanslı bir neslin zamanlarıydı o yıllar” şeklinde özetliyordu işte… Evet, işte Bingöl’ün başarılı bürokratı Zeki Korkutata ile yaptığımız o röportaj…

1 (6)

ÇOCUKLUK YILLARINIZDAN VE BİNGÖL’DE UNUTAMADIĞINIZ ANILAR VARSA ONLARI DA KAPSAYACAK ŞEKİLDE KENDİNİZDEN BAHSEDER MİSİNİZ?

1977 yılında Bingöl’de dünyaya geldim. Çocukluk ve ilk gençlik yıllarım köyde geçti. Bu nedenle, tüm imkânsızlıklarına rağmen köyde yaşamamın beni hayata karşı hep birkaç adım önde tutan bir süreç olduğunu gördüm. Evet, belki yaşadığımız hayat bizim için oldukça zordu, maddi yetersizlikler, bilgiye ulaşım imkânlarının kısıtlı olması vesaire. Ama tecrübe ettiğimiz yaşanmışlıklar ve güzel aktiviteleri en tatlı hatıralar olarak zihnimizi süslemeye devam etmektedir; ot biçme dönemlerinde tırpan çeken büyüklerimizin arkasından, bizler de biçilen otu toparlamak. Yine tüm zorluklarına rağmen kışa hazırlık için seher vaktinde eşek sırtında odun için yollara düşmek, baharın ilk aylarında çoban gelmeden nöbetleşe ineklere bakmak gibi. Tabi futbol oynamak o dönemde bizler için de çok önemli bir yere sahipti; belki şimdiki gibi halı sahalarda oynamıyorduk ama toprak sahalar ve geniş yaylalarda oynamak bir başkaydı.

İlkokula erken başladım (altı yaşında). Aslında bu bir dezavantaj olarak görülebilir ancak, okuma-yazmayı evde öğrenmiş biri olarak aksine avantajlıydım. Hatta, dönemin şartları malum okulumuzda o dönem bir öğretmen birden fazla sınıfa baktığı için birinci sınıflara öğretmenin gösterdiği biçimde okuma-yazma öğretme işlemine yardım ederdim. İlkokulu köyümde okudum. Ortaokulu ise Bingöl Lisesi’nde tamamlayıp, sonrasında Bingöl 60. Yıl Sağlık Meslek Lisesi’ni bitirdim. 1994 yılında Bingöl’de sağlık memuru olarak görevine başlayıncaya kadar ailemin köyde olmasından ötürü yatılı okulda kaldım. Yatılı okul döneminin de bana çok şey kattığı kanaatindeyim. Son olarak o yılları her zaman söylediğim

bir söz ile özetlemek istiyorum; “Henüz paranın satın alma gücünün olmadığı, elektriğin ve dolayısıyla televizyonun da olmadığı şanslı bir neslin zamanlarıydı o yıllar”.

1 (4)

KAMU HAYATINIZ NASIL BAŞLADI VE GÜNÜMÜZE KADAR NASIL DEVAM ETTİ, KAMU HAYATINIZDA BAŞARI BASAMAKLARINI HIZLA ÇIKMANIZIN PÜF NOKTASI NEDİR ?

Liseyi bitirdikten sonra 1994 yılında Bingöl’de, sağlık memuru olarak göreve başladım. Sonrasında, 1996 yılında Üniversiteyi kazandığım için naklimi de yaptırarak Bursa sağlık müdürlüğünde görevime devam ettim. Tabi bu dönem benim için oldukça yorucu olmuştu çünkü, gündüz okula devam edebilmek için geceleri nöbet tutarak çalıştım. Akabinde yüksek lisans eğitimim nedeniyle Ankara’ ya geçiş yaparak görevime burada devam ettim. 2003 yılında ise benim adıma meslek hayatım için dönüm noktası sayılabilecek bir gelişme oldu, Sağlık Bakanlığa geçiş yaptım. Bu geçiş ile beraber mesleki kariyer planlamalarım da tamamen değişmiş oldu. O dönem devam eden yüksek lisans eğitimim vardı ve akademik kariyer yapma düşüncesi içindeyken yoğun tempo gerektiren kamunun en kritik paydaşlarından sağlık bakanlığı serüvenim beni bambaşka bir hikayeye yönlendirdi.

Sağlık Bakanlığı kariyerim boyunca ağırlıklı olarak yöneticilik kademesindeki görevlerde bulundum. Bu dönemi (2013-2019) kısa bir şekilde özetlersem, Sağlık Bakanlığı’nda Şube Müdürü, Daire Başkanı, Halk Sağılığı Kurumu Başkan Yardımcısı ve Müsteşar Yardımcılığı görevlerini yürüttüm. Şu anda ise malumunuz Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile müsteşarlık kadroları kaldırılınca Cumhurbaşkanlığı’nda Müşavir olarak kamu hayatıma devam etmekteyim. Bürokratik hayatım boyunca halka hizmeti hakka hizmet olarak gördüm. İnsanlara faydalı olmanın, gönüllerinde bir nebze yer edinmenin bahtiyarlığını her şeyden önde tuttum. Geldiğim hiçbir göreve, ben geldim gözüyle bakmadım. Bulunduğum makamlarda görevimi en güzel şekilde yapmanın gayretinde oldum. Daha fazla nasıl faydalı olabilirim üzerine yoğunlaştım. Beraber çalıştığım mesai arkadaşlarım ile birlikte her zaman sağlam temeller üzerine kurulu, insanlığa faydalı ve arkadan geleceklere yol açıcı çalışma ekipleri kurmaya çalıştım.

1 (2)

ÖZELLİKLE SAĞLIK BAKANLIĞINDAKİ GÖREVLERİNİZDE BİNGÖLLÜLERE CİDDİ ANLAMDA YARDIMLARDA BULUNDUNUZ. BU GÖREVİNİZ BOYUNCA SİZİ EN ÇOK ETKİLEYEN BİR OLAYI ANLATIR MISINIZ?

Sağlık sistemi 7/24 çalışan ve direkt olarak insanlara dokunan bir sistem. Burada yapılan çalışmaların insanların hayatında çok önemli yeri ve değeri vardır kuşkusuz. Türkiye’de kurduğumuz sağlam sağlık sistemi ile milletimize hak ettiği güzel bir sağlık hizmeti sunmaya gayret ettik. Tabi doğduğum, büyüdüğüm, gönül bağımın ilk günkü gibi büyük bir samimiyetle devam ettiği memleketime hizmet etmenin her zaman bahtiyarlığı içerisinde oldum. Onlarca hikaye; bazen mutluluklarını bazen de maalesef acı ve hüzünlerini onlarla birlikte paylaştım ve paylaşmaya devam ediyorum. Bunlar çok özel anlar, ve özel kalmalı bence. Allah’ın sizin elinizi vesile kılarak bir insanın ihtiyacını gidermesinden daha büyük bir bahtiyarlık yoktur.

SİYASİ HAYATINIZ NASIL BAŞLADI? SEÇİMLERDE MUHTEMEL ADAYLARIN ARASINDA İLK SIRALARDA İSMİNİZİN GEÇMESİNİ NEYE BAĞLIYORSUNUZ?

Başlangıç olarak bir tarih veya bir anıdan ziyade şunu belirtmek istiyorum. Halka hizmeti hakka hizmet olarak gören, ilke ve prensiplerini bu doğrultuda milletin hizmetine sunmaya çalışan biri olarak, öğrencilik yıllarım, bürokratik hayatım, STK ve siyaset çalışmalarım

boyunca bunu bir bütün halinde hayat felsefeme entegre etmeye çalıştım. Önemli olan gelinen makamlar, alınan unvanlar değil, bayrağı teslim ettikten sonra arkada bırakılan hizmetler ve vicdan rahatlığıdır. Siyaset ise bizlere hizmet etme noktasında daha geniş yetki ve kalıcı çözümler üretme anlamında haliyle daha fazla imkân sağlamaktadır. Ben de memleketi ve ülkesi için derdi millete hizmet olan, dürüst ve birikimli insanların da siyasete talip olmaları gerektiğine inandığım için bu yolculuğa başlamış oldum. Eleştirmek ve karamsarlığa kapılıp her şeyden umutsuz olmak ile bu iş olmaz. Bu memlekete ve bu insanlara vefa borcu olan herkes yeri ve zamanı gelince bu sahneye cesaretle çıkmalıdır. İsmimiz geçiyorsa bu da insanımızın kadirşinaslığı ve hüsn-ü teveccühüdür. Bundan dolayı minnettarız.

1 (5)

YAKIN ZAMANDA GERÇEKLEŞECEK OLAN SEÇİMDE SİZİ ADAY ADAYI OLARAK GÖRECEK MİYİZ?

Ülkemiz ve insanlarımız için hizmetin tek bir adresi yoktur. Bütün makamları bu hizmete angaje etmek mümkündür. Siyaset de kuşkusuz bu hizmetin önemli bir vesilesidir. Geldiğimiz makam ve mevkilerin kalıcı olmadığını asıl önemli olanın hizmetin kalıcı olduğu düşüncesini şiar edinmemiz gerektiğini düşünüyorum. Her türlü hizmet için bilgim, tecrübem ve dinamizmim olduğu kanaatindeyim. Nerede faydalı olacağımı düşünürsem o mücadelenin içinde sonuna kadar elbette olurum. Ancak benim beklentim illa bir koltuğa oturmak bir makama gelmek değil, içinde bulunduğum tüm aksiyonlarda enerjimi sonuna kadar harcayarak bu makamların, bu koltukların asıl sahibi olan millete hizmet etme gayretini göstermektir. Memleketim ve ülkem beni hangi sahnede görmek isterse ben her daim elimi taşın altına koymaya hazırım. Bu yüzden hep birlikte büyük bir gayretle daha müreffeh bir Türkiye ve güzel bir Bingöl için çalışmaya devam etmeliyiz.

1 (3)

GENÇ YAŞINIZA RAĞMEN BAŞARILI BİR HAYATINIZ VAR. GENÇLERE BAŞARILI OLMALARI İÇİN NELER TAVSİYE EDERSİNİZ?

Çocukluk ve gençlik yıllarımı, bizim için oldukça zorlu ve öğreticiydi şeklinde özetlemiştim. Bunu da maddi yetersizlikler, bilgiye ulaşım imkânlarının kısıtlı olması ile örneklendirmiştim. Dolayısıyla bu zorlukları aşma gayretinin kendimi geliştirme ve yeri geldiğinde kendi kendime yetme noktasında bana çok şey kattığını düşünüyorum. Bu nedenle gençliğe; yaşanılan zorluklar ne olursa olsun hep bir çıkış yolunun olduğunu bilmelerini, bu yolu da en önemli şey olan çaba ile bulabileceklerini öneriyorum.

Evet, çok çalışmamız gerektiğinin hepimiz farkındayız ama bunu ancak öncelikle bir amaç belirleme, sonra doğru bir plan yapma ve nihayet aldığımız kararları hayata geçirerek başarabiliriz. Ayrıca sosyal ilişkilerde samimiyeti ön plana çıkarmak oldukça önemli kuşkusuz. Gençlerin de bu hassasiyetlere dikkat etmesini istiyorum. Ben başarıyı şöyle özetliyorum, ‘’Başarı tesadüf olmamalıdır, tesadüf ile gelen başarı kalıcı değildir.’’ Bizden öncekiler belki de çok yol açmadılar gençler için; ben ise hayatım boyunca hep köprü olmaya çalıştım gençlerle hayat arasında. Gençlerle bir araya gelmeyi fikir ve projelerini dinleyip destek olmaya büyük bir özenle gayret ediyorum. Kendi geldiğimiz çizginin aşılmaz olduğunu varsayıp geriden gelenlerin üstüne basmamak gerektiği düşüncesindeyim. Bunu hem gençliğe yaklaşımım noktasında hem de kariyerim boyunca şiar edindiğimi belirtebilirim. Onlara destek olmak, yoldaş olmak ve daha ileri gidebilmelerine olanaklar sağlamak gerekir diye düşünüyorum. Onun için de elimdeki tüm imkânlarla birlikte gençlere daha yakın durmaya çalışıyorum.

1 (7)

Editör: MD MEDYA GROUP_