Bingöl Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Su ürünleri Bölüm Başkanlığınca düzenlenen “Geçmişten Günümüze Tıbbi Sülük Tedavizi ve Yetiştiricilik Teknikleri” Konferansına yoğun ilgi gösterildi.  Fırat Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Naim Sağlam tarafından verilen konferansa Üniversite öğretim üyeleri ve öğrencilerin yanı sıra çok sayıda vatandaş da katıldı.

Bingöl, su ürünleri için çok avantajlı

Ziraat Fakültesi Konferans Salonunda gerçekleşen konferansın açılış konuşmasını yapan Yrd. Doç. Dr. Mehmet Ulupınar, Bingöl’de birçok doğal gölün yanı sıra yapımı tamamlanmış ya da devam etmekte olan 13 adet göl ve gölet bulunduğunu söyledi. Akarsu kaynakları da dikkate alındığında su ürünleri açısından çok büyük bir yatırım imkânı olduğunu belirten Yrd. Doç. Dr. Ulupınar,  “Sadece alabalık yetiştiriciliği dikkate alındığında dahi Bingöl ili akarsuları ve göllerinde 200 milyon liralık yatırım imkânı doğabilir. Hatta diğer illerdeki baraj göllerine göre daha avantajlı ve karlı yatırımlar yapılabilir. Diğer taraftan, Sivas’n Kangal ilçesindeki kaplıcalarda tedavi amaçlı kullanılan ve “Dr. Balık” da denilen Garra rufa (yağlı balık) ve Cyprinion Macrostamus (beni balığı) türlerinin Bingöl akarsularında bolca bulunuyor. Bingöl kaplıcalarında dr. balıkların tedavi amaçlı kullanılabilir. Birçok ülkeye gayrı resmi yollarla kaçırılarak, özellikle buralardaki lüks otellerde egzama, cerahatli sivilceler ve “Sedef” hastalığı gibi cilt hastalıkları tedavisinde yaygın olarak kullanılıyor bu balıklar. Bingöl’ün doğal su kaynaklarında bolca bulunan bu balık türlerinin Bingöl ekonomisine kazandırılması gerekiyor” dedi.

Prof. Dr. Naim Sağlam ise dünyada sadece Güney Doğu Anadolu Bölgesinde yaşadığını ve tüm tıbbi sülüklerin atası durumunda olan Hirudo sulukii ismini verdikleri tıbbi sülüğün tanıtımından sonra Bingöl’de bu alanda ciddi yatırımın olacağına inandığını belirtti. 

Prof. Dr. Sağlam, sözlerini şöyle sürdürdü:  “Bingöl ilinde yeterince su ürünleri yatırımları yapılması durumunda bölgede 28 bin ton/yıl balık yetiştiriciliği yapılabilir. Bu yetiştiriciliğe ek olarak tıbbi sülük gibi diğer alternatif türlerin eklenmesiyle de istihdam ve katma değer oldukça arttırılabilir.  Tıbbi sülük kullanımı 2 bin 500 yıl öncesine dayanıyor.  Tıbbi sülük kullanımı, önemli temellerini İbn-i Sina’nın yaklaşık bin yıl önce Tıbbın Kanunu adlı eserinde ele almıştır. Zaman içerisinde 2004 yılında Amerika Gıda ve İlaç Dairesi tarafından tıbbi sülük tedavisi resmen tanındı.  2014 yılında Sağlık Bakanlığımız tarafından çıkarılmış olan Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Uygulamaları Yönetmeliği çerçevesinde de ülkemizde yasal statüye kavuşmuştur. Tıbbi sülükler bu gün birçok hastalığın tedavisinde kullanılıyor. Özellikle kan sirkülasyonunun sağlanması ve mikrocerrahi operasyonlar sonrası doku onarımları için de kullanılıyor. Ayrıca sülüklerin enzim ve hormonlarından yararlanılarak doğal ilaçlar da başarılı bir şekilde üretiliyor. Halk arasında kullanılacak sülüklerin mutlaka tescilli yetiştiricilik yerlerinden alınması gerekiyor. Doğadan toplayıp kaynağı belli olmayan tıbbi sülüklerin kullanılmasıyla halkımız kendi sağlığını tehlikeye atmaması konusunda da onları buradan uyarıyoruz” diye konuştu.

Tıbbi sülüklerin ekonomisine de değinen Prof. Dr. Sağlam, Osmanlı İmparatorluğu zamanından bu güne kadar devletin sülüklerden önemli bir gelir elde ettiğini ifade ederek; tıbbi sülüklerin yurt dışına satışıyla ilgili Türkiye’nin 2 bin kg/yıllık kotasının bulunduğunu ve doğal sülük ihraç eden tek ülkenin Türkiye olduğunu belirtti. Tıbbi sülüklerin gram veya kilogram olarak değil adet olarak tanesi 7 ila 10 TL gibi satılması gerektiğini, böylece daha fazla katma değer sağlayacağını vurgulayan Prof. Dr. Sağlam, ülkemizde tescili yapılmış tıbbi sülük yetiştiriciliği işletmelerinin bulunduğunu da dile getirdi. Yıllık 1 milyon adet (Yaklaşık 1 ton/yıl) tıbbi sülük üretiminin yapılabilmesi için uygun bir arazi bulunmak kaydıyla 6.250-8.500 m2’lik bir yüzey alanı oluşturulması gerektiğini belirten Prof. Dr. Sağlam, “Sülük yetiştiriciliği için toprak havuzların özel olarak hazırlanması, kapalı laboratuvar ortamlarının bulunması ve sülüklerin steril edilmesi gerekiyor. Sülük yetiştiriciliği tesisinde sülüklerin beslenmesi için kullanılacak olan kanın mutlaka sağlık kontrolünden geçmiş ve ruhsatlı kesimhanede kesimi yapılmış hayvanlardan temin edilerek kullanılması gerekir” ifadelerini kullandı.

Editör: TE Bilisim