Bingöl Haber Merkezi - Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Bingöl İl Başkanlıkları, Güneydoğu’daki illerde uygulanan sokağa çıkma yasaklarını protesto etti.

Parti il binası önünde toplanan kitle, ‘Öz yönetimleri ve halkın direnişini selamlıyoruz’ yazılı pankart açarak Dörtyol Saat Kulesi önüne kadar yürüdü.

Burada basın metnini okuyan HDP Genç İlçe Eşbaşkanı Ali Yaşar, 16 Ağustos’tan bu yana 7 kentte,17 ilçede, 50 defadan fazla sokağa çıkma yasağı ilan edildiğini ve yasakların 150 günü aşkındır sürdüğünü söyledi.

Başta Silopi, Cizre, Nusaybin, Derik, Yüksekova ve Amed-Surdan sürekli ölüm haberleri geldiğini kaydeden Yaşar, “Yasakları ve saldırıları protesto eden halkımıza panzerlerle, zırhlı araçlarla, gerçek mermilerle operasyonlar yapılıyor, gençlerimiz polis asker kurşunlarıyla katlediliyor” dedi.

‘RESMEN SAVAŞ İLAN EDİLDİ’

Sokağa çıkma yasaklarından dolayı yüzlerce sivilin hayatını kaybettiğini ve yaklaşık 500 bin kişinin yasaklardan etkilendiğini ifade eden Yaşar, şunları söyledi: “AKP, 10 Ağustos tarihinden itibaren Kürdistan’da resmen savaş ilan etmiştir. Bu süreçten sonra Kürt siyasi hareketinin yöneticileri, parti kadroları, seçilmiş yerel yöneticilerinin de aralarında bulunduğu 3 Bin kişi gözaltına alınmış, 700’e yakını tutuklanmış, 20’den fazla belediye başkanı ya tutuklanmış ya da görevden alınmıştır. Memleketin bir bölümünde resmen savaş yaşanırken AKP devletinin yaptığı kamu düzenini sağlamak değil, Kürt halkını sindirme ve teslim alma operasyonudur. Hayatı karartılmış olan bizler oturmuş ölüm haberlerini bekliyor iken itilen kalkılan öldürülen evi başına yıkılan cesetleri zırhlı araçların ardından sürüklenen Kürt halkı Erdoğan’ın yerli ve milli Esedullah çetesinin eliyle ağızlarından salyalar akıtarak,‘öldürüleceksiniz, imha edileceksiniz’ denilerek Kürt varlığına hınçla kinle saldırmaktadır” diye konuştu.

‘AKP SAVAŞ İSTİYOR’

AK Parti’nin 7 Haziran’dan sonra toplumu millitarize edip, milliyetçilik dalgasına kurban ettiğini savunan Yaşar, şunları söyledi: “ve niyetinin asla barış olmadığı çok iyi anlaşılmaktadır. Barışa niyeti olsa hendekler çoktan kapatılmış Kürt halkının iradesi olan öz yönetimler tanınmış olurdu. Oysa AKP savaş istiyor. Suriye’de Irak’da Kürdistan’da savaş halindeyken ülkeyi daha keyfi yönetecek topluma sınırsız hükmedebilecek.1 Kasım’dan sonra umudun yerini korku ve endişe, siyasetin yerini çatışma, normalleşmenin yerini belirsizlik almış durumdadır. Bizler bu süreçte Türkiye ve Kürdistan halkları olarak yaşananlara tepki gösterip barış çağrılarıyla yeniden umut yaratmalıyız. Barışın demokrasinin birlikte yaşamanın hak ve adaletin yeniden sağlanabilmesi için tüm halkımızı ölümlere katliamlara ve AKP’nin savaş politikalarına karşı halkımızı haklı mücadelemizi yükseltmeye davet ediyoruz.”

Editör: TE Bilisim