İlim ve irfan dergisinin Genç’te düzenlediği “Ey Sevgili” adlı kutlu doğum programı yoğun ilgi gördü.

İlim ve İrfan Dergisi Beşkardeşler düğün salonunda “Ey Sevgili” adlı kutlu doğum programı düzenledi. Program, Kur’an-ı kerim tilavetiyle başlayıp ilahi ve konuşmalarla devam etti.

 

İlk konuşmayı derginin Genel yayın yönetmeni Saadettin Açar yaptı. Açar konuşmasında,” Cenabı Allahın nimetleri o kadar çok ki saymakla bitmez. Elhamdülillah Cenabı Allah'ın nimetleri üzerimizdedir. En büyük nimetleri de peygamber efendimiz Hz. Muhammed’dir (s.a.v) Düşünebiliyor musunuz? Allah’u Teâlâ onun şahsında bizi, insan cinsini muhatap aldı. O'nun (s.a.v) yüzünden insan Allah’u Teâlâ’nın muhatabı oldu ilahi bir gereği. Allah insanla konuştu. İnsana emir verdi. İnsan cinsine birine, bizden birine ama bizden biri derken her hangi biri değil. Der ya Arapça da şair, "Taş taşır ama taşın içinde elmas vardır, yakut vardır, mercan vardır. Bunlara taş deyip geçemiyoruz değil mi?" Efendimiz (s.a.v) de insan cinsinden ama her hangi bir insan değil. O insanlardan seçtiği müstesna bir şahsiyetti. O'nun feyiz ve bereketi hepimizin üzerine olsun. Değerli kardeşlerim kıymetli misafirler, İlim ve İrfan Dergisi, efendimiz (s.a.v) izinde ve yolundadır. O'nun vaaz etkilerini hayata geçirme derdinde olan bir dergidir. O'nun sünnet-i seniyelerini yerine getirmek için mücadele eden bir dergidir. Bizim temel yayın ilkelerimiz Kur'an-ı kerim ve sünettir. Bizim için Kur'an ve Sünnet dışında başka bir yol yok. En büyük derdimiz efendimiz (s.a.v) in sünneti seniyesine sarılmaktı. Onun dışında insanlığın içinde yaşadığımız bütün sıkıntıları, yaşayan insanlık dışı bütün sıkıntıları kurtarmak başka bir yol yok. Martin Luther King, bir hayalden bahsederken "Bir gün insanların bir birlerini suçlamadığı, rahat etiği, herkesin bir arada yaşadığı, çocuklarım renkleriyle değil yaptıkları suçlarla yargılanacağı bir dünyada yaşayacaklarına dair bir hayalim var" diyor ya, keşke birileri onu uyandırsaydı. Aslında böyle bir dünya oldu. Böyle bir hayal gerçekleşti. Asr-ı saadet dediğimiz efendimiz (s.a.v) teşrifiyle güzelleştirdiği mükemmelleştirdiği o dönem, yakın tarihi, geçmiş ve gelecek tarihin en muazzez en şerefli en müstesna anlarıydı. O yaşandı o hayal değildi. Kardeş yaptı. Siyahı beyazla işte. Arabı acemle, Kürdü Türk’le bütün insanları o kardeş yaptı. Habeş-i Bilal’le Rum-i Süheyl’i o kardeş yaptı. Zengin olan Hz. Ebubekir ile fakir olan Zeyd'i o kardeş yaptı. Selman-ı Farisi bizden biridir diye o yücelti. Kendi ırkından kendi soyundan olanlar varken ona inanmadıklarında, kendi soyundan olmayan Selman’ı o kardeşini yaptı. Dolayısıyla efendimiz (s.a.v) hayalini kurduğumuz o dünyayı tesis etti. O Dünyayı yaşattı. Efendimiz (s.a.v) o sadece söylemedi hayata geçirdi. Ve emir ederken şunu yapın demedi. Yaptığını yaparak insanlara gösterdi. Evet biz hep insanlara yapın edin deriz. Ama en güzel örneklik yaşayarak göstermektir. Efendimiz (s.a.v) o muazzez o şeref hayatıyla bize bir insanın en güzel şekilde nasıl yaşayabileceğini en mükemmel en müstesna örnekti. O'na salât ve selam olsun" diye konuştu.

 

“Din Nasihattir, Samimiyettir”

 

Açar’ın konuşmasının ardından söz alan Şeyh Muhammed Mut’a El Haznevi talebesi Müdderris Şefik Bakır peygamberimizin davranışlarından ‘samimiyet’ üzerine konuştu. Bakır, “Peygamberimiz (s.a.v) bir ifadesinde ‘Din nasihattir, samimiyettir’ der. Bunun üzerinde sahabeler soruyorlar ya Resulüllah samimiyeti kime göstermeliyiz. Biz kime karşı samimi olmalıyız diye sorduklarında peygamber efendimiz (s.a.v) ; Allaha karşı samimi olmalısınız, Kur’an-ı Kerime karşı samimi olmalısınız, peygambere karşı samimi olmalısınız, Müslümanların imamlarına önderlerine karşı samimi olmalısınız ve bütün Müslümanlara karşı samimi olmalısınız der. Onun için değerli kardeşlerim gelin ömrümüz geçmeden gafletten uyanalım. Bu dünya kimseye ebedi kalmaz. Yunus Emre’nin dediği gibi “Ömrüm geçti yazık geç uyandım, bu dünya bana ebedi sandım” dedi.

 

Bakır’ın konuşmalarından sonra sahne alan İhsan ilahi gurubu, ilahi ve kasidelerle müzik dinletisi yaptı.

 

“Hz. Muhammed (S.A.V) Bütün Yaralara Neşter Vurdu”

 

Programda son olarak söz alan, Haran Üniversitesi ilahiyat Fakültesi Öğretim görevlisi Doç. Dr. Cüneyt Gökçe ise,  “O efendimiz (s.a.v) geldiği çağda insanların ne halde olduğunu anlarsak onun getirdiği iyiliklerin güzelliklerin anlamı daha çok zihinlerimizde teberrür eder netleşir. O(s.a.v) geldiği çağda güçlüler, kuvvetliler ve zenginler; zayıfları eziyor. Mazlumlar hayatlarında inim inim inliyor. Toplum adeta güce teslim olmuş vaziyette. Haklı olanın güçlü olması gerektiği prensip bir tarafa gitmiş, güçlü olan haklı sayılıyor. İnsanlar mallarıyla mülkleriyle, kuvvetleriyle ve güçleriyle boğulup duruma gelmişlerdi. Peygamberimiz (s.a.v) islamiyetle, Kur’an-ı kerimle birlikte gelir gelmez toplumdaki bütün yaralara adeta neşter vurdu. Hadiselerin tamamına el koydu. Hastalıkların tamamını çaresini ve tedavisine el koydu. Biz bu gün burada onu anıyorsak Elhamdulillah şükür etmemiz gerekiyor, tespih etmemiz gerekiyor. Konuşmalarıma son vermeye çalışırken bir hatırlatmada bulunayım bu gün 20 Nisan yani efendimizin miladi takvimine göre doğumu ve birde üç ayların başlangıcı yani programımıza ayrı bir güzellik katmış. Onun için inşallah bu gün hepimize hayırlı ve bereketli olur” diyerek konuşmalarını sonlandırdı.

Editör: TE Bilisim