Hastalığımızın sırrı; acelecilik, vurdumduymazlık, doyumsuzluk ve ihmalkarlığın arasında sallanıp duruyor. 

Evet 21 yy’da insanlığın hayali dünyayı gezmek değil artık marketten eve sağlıklı varmak. 

Süper güçlerin sokağa çıkamama gibi bir fakirliği var şuan. Kainat bizim içindi ve verilen nimetler tüm insanlığa yeter ve artardı oysa. Hep bir şeyler eksik hissettik, daha fazla nasıl yok edebiliriz diye çoğu güzellikleri yok ettik. 
Teknoloji çağında insanlığın öğrenmesi gereken şey; el yıkamak, temiz kalmak..

Her şeyin normale dönmesini bekliyoruz; lakin önceki hayatımız normal olan mıydı.?
Neyin bedelini ödüyoruz acaba?
Birkaç yorum çıkabilir:
Herkesin farklı bakış açısı var tabi. 

Farklı coğrafyalarda zulme uğrayan mazlumların sessiz çığlığında boğulan süper güçlerin acizliği midir?  2014 yılında Suriyede savaş ortasında kalan çocuğun parmağıyla işaret ederek ‘ Sizi Allaha Şikayet Edeceğim ‘demesinin izahı mı? Doğadaki diğer canlılara yapılan insanlık dışı işkencelerin sonrasında  ifadelerinin belirtisi döktükleri gözyaşı mı? Tsunami, deprem, salgınların baş göstermesi sonrası hayatımıza ilave etmemiz gerekenleri göremememizin zayıflığı mi? Değerlerimize yapılan saldırılar, aynı din farklı düşünceler ve o din için yapılan pervasız savaşlar a yüklediğiniz anlamlar mı?  Doyumsuzluğun sınırlarını zorlayarak gelinen son noktada vücudumuzun dirence yenik düşmesi sonrası gözle dahi görülemeyen kendi küçük tahribatı büyük bir canlıya  karşı ne kadar zayıf olduğumuzun göstergesi mi?

Dünyanın yok oluşunu  izleyen ülkeleri onca büyük felaketler bir çatı altına toplayamadı, ortak karar aldıramadı, tek gündem  oluşturamadı. Virüs bunları dize getirdi. Maalesef bu kadar aciziz. 

 Kanadı kırık ayağı topal bir sineğin Nemrut ıle imtihanı gibi..
 
İnsanlığın kendine çekidüzen vermesini bekleyen evrenin, son iki ay kadar temiz kaldığı,  çığlıkların inzivaya çekildiği ve bir an olsun sorgulama fırsatı verildiği bir düzen var.

Yeni bir çağa giriyoruz..
Güçlü ordu, ekonomi, alt yapı, gelir dağılımı, kentleşme gelişmiş ülkelerin özelliklerinin yanına  birkaç özellik daha eklememiz gerekecek. Sağlık bu işin başını çekecek, temizliğin önemi baş gösterecek. 
Süper güç; ekonomi, siyasal ve askeri olmaktan çıkıp sağlık ve bilim olacaktır. Biyolojik savaş çağımızın güç unsuru olacak.
 
Bu zorlu süreç çok şey kaybettirdi bize. Kazandırdıkları da olmadı değil.
Savaşlarda kaybedilecek kadar insan kaybedildi. Asırlardır doludizgin olan kabe sessiz kaldı, Avrupa viran oldu, kıtalar darbe aldı, Ekonomiler alarm verdi, ticaret yok oldu, insanlar işsiz kaldı, özlemler çoğaldı, kıymet bilindi vs.
Kazandırdıklarını sıralamak istersek şuan, hayallerimizi ( beklentiler, planlar ) sorgularsak cevapları kendimiz belirlemiş olacağız.

Hepimiz ölecek yaştayız, Hiç kimse için geç değil ölüm. Tarihi bir döneme tanık oluyoruz. Küçüklerimize anlatacak çok anı biriktirdik iki ayda. Üstümüze düşeni yapmalıyız. Hepimize verilen bir ev ödevi var Geç kalmadan doğanın dengesine ayak uydurmalıyız. Doğa verdiklerini geri alıyor ve kahkaha atarcasına mutlu ve temiz.

Hayatımız boyunca pozitif olmak için çabaladık, şuan Negatif olduğunu öğrenen kadar mutlusu yok. Şampiyon olmak bir gün kaybedeceğini bile bile koşmaktır. Bir çoğumuzun ilham kaynağıdır belki de.
 Kısa vadede zararlı çıkmış olabiliriz fakat uzun vadede çok karlı çıkacağımızı düşünüyorum. Verilen ödevi yaptığımız sürece..
Senaryoyu yazan insanlık, finali kimse böyle beklemiyordu sanırım.

Bir süre, birini sevdiğimizi göstermenin en iyi yolu  ondan uzak kalmak olacak, Virüs yaşamımızın bir parçası artık. Onunla birlikte yaşamayı öğrenmeliyiz, Sınırları geçmeden.
Evet hiçbir şey eskisi gibi olmayacak sanırım, daha güzel olacak eminim.
Az da olsa zamanın , sağlığın ve temizliğin kıymetini öğrendik. İnsanın doğaya ne kadar ihtiyaç duyduğunu.. ellerimizi temiz tutarken ruhumuzu susuz bırakmamalıyız. 
Bugünler mutlaka geçecektir. Biraz sabır, biraz duyarlılık, biraz empati,  çok da insanlık. Dolayısıyla YÜREĞIMIZ'DE SAĞLIK.

Mahsun Bilmez