Maziye bir bakalım neler ekmişiz, ahirde neler var biçimlik. 
'Kader ecele mahkumdur' derler. İnsanoğlu olumsuzluklarda kendine pay biçmese de, yüce yaratıcının onun iradesini bıraktığı cüz-i iradede kendini ele veriyor.
     İnsanoğlu her ne kadar kutsal bir varlık, yaratılmışların en üstünü olsada malesef nefsani konularda bazen kendini sefil bir konumuna düşürebiliyor. Oysa adil bir yaratıcının düzenine ayak uydurmayı kendimize vazife addedersek kuşkusuz ilk bahsettiğimiz kutsal varlık sıfatına ermiş oluruz.
     Ama malesef  nefsimize yenik düşerek dünyamızıda ahiretimizide çıkmaza sokup, sonra dönüp çaresizce beyhude feryad figan ederiz.
Kısacık  ömürümüzü Hakk'a ve hakikata adayıp,  Allah'a kul, dosta vefalı yoldaş olma o kadar da külfetli bir vazife olmasa gerek. Aksine her iki cihanın kazananı oluruz.
     Günümüz çağında yaşadığımız sıkıntıları şöyle bir avucumuzun içine alıp bir hekim gibi muayene edersek göreceğiz ki yüce yaratıcının başımıza getirdiği  hiç bir müsibet sebepsiz değildir. Bizler her şeyin Allah'tan geldiğine inanan, hayır ve şerrin, kaza ve kaderin Allah'tan geldiğine iman eden kullariz. Sebepler ve vesile kısmı sorgulanmaz. Nasıl ki müsibet Allah'tan dır diyoruz sebep kısmı da onun hikmetidir. 
      Buna karşılık yapmamız gererken nedir? Tevekkül ve teslimiyet... Aksi halini düşünüp yapabileceğimiz hiç bir şey yok.
    Yakın zamanda hatta hala için de bulunduğumuz süreçte yaşadığımız COVİD19 diye bildiğimiz salgında nasıl çaresiz kaldığımızı görüp, Allah'a ait olana sabırla şükredip, bize düşeni ise hakkıyla yerine getirmektir ve ibret almaktır. Bir kere daha şahit olduk ki Dünyanın  o şaşalı  teknolojisi, süper güçler, bilim, koca koca bilim insanları, sonsuz imkanlar, uğraşlar, zerre miskal görünmeyen  küçücük bir virüse karşı çaresiz kaldı. Hepimizin bilime sonsuz güveni vardı,hala da var fakat gördükki Üstadın dediği gibi 'bilim var olanı keşfetmekten başka nedirki?'
    Bilim elbet çok önemlidir. Fakat küçücük bir virüse çare bulunamadı. Burada almamız gereken en önemli ibret nedir? Dünyayı beyaz kefene (tuluma) sokup, babanın evladından kaçtığı, ağzımızı (solunum yallarimizi) kapatıp ta ciğerimize dokunan, malın, mülkün, akrabaya farz olan sıla-i  Rahim'in, yasaklandığı ve en önemlisi İslam inancıyla şereflenmiş insanların cenaze namazları ve defin işlerinin bile usulünce yerine getirilemediği, buna benzer daha nice hikmetli bir sınavdan geçtik, geçiyoruz. Ve buna tekrar iman edelim ki bilimin ve ilmin en eksiksizi ve mükemmeli yanlızca Allah'a aittir. O dilemezse kuşkusuz hiç bir mikrop vücudumuza  bir zarar vermez. Yine o dilemezse vücudumuza bulaşan hiç bir virüse  hiç bir bilim  ve hiç bir insan, teknoliji, imkan çare bulamaz. 
    Onun için diyoruz ki Allah'ı bulan neyi kaybetmiş, Allah'ı kaybeden neyi bulmuş Rabbim'e ve onun sonsuz merhametine sığınarak yasayalım.
     ALLAH hayatımızın her alanında olumsuzluklara dayanabilmeyi ve ibret alabilenlerden olabilmeyi nasib eylesin. Bizlere bahşettiği  güzelliklerine şükredenlerden ve secde edebilenlerden eylesin. 
     Sevgiyle kalın.