Bir kuzu daha kesildi, etleri parçalandı, eşit bir şekilde dağıtıldı. Hiç kuşkun olmasın Sayın Savcım, baya çok işe yaradın. Çakallar sofrasında kemiklerin uçuşuyor. Sen bize adaleti öğretemedin ama biz senin hakkını verdik. Güle güle.

Ağzına edilesi devlet erkân-ı hala yaşamakta direniyor musunuz?  Bir devlet erkânını düşünün ki, mahremlerine kadar girilip böcek takılıyor. Ülkenin en rövanşta olan adliye sarayına girilip bir savcı katlediliyor. Öte yandan teselli bulmak için ‘oh olsun iki eylemciyi de etkisiz hale getirdik’ deniliyor. Vah benim kıçı böcekli devlet erkân-ım utanmıyor musun? Ben senden çok utanıyorum.

Uzun Alparslan çakması, senin Yasin -i Şerif’i malzeme etmen, istismar etmen, bu halkın vebalinden seni kurtarmayacak. Bu ülkede yetmiş beş milyon kelime-i şehadet getirebiliyor. Yeter artık Allah’ın hakkını kullara satmayın.

Bu hadisenin Berkin Elvan’la hiç bir alakasının olduğuna inanmıyorum. Çünkü perde arkasındaki paylaşımcıların hepsi kangal cinsinden, asla birbirlerini ısırmazlar. Olayın vahim tarafı şudur: Tabiî ki rahmetli Savcının vefatına üzülmeyenin imanından şüphe ederim. Fakat mesele bir ülkenin en önemli mercii olan adalet ve bu adaletsizlik tam adalet sarayının ortasında meydana geliyor. Bu ne demek Allah aşkına, yarın bana bir devlet büyüğü çıkıp dese güvendesiniz, endişeye mahal yok, inanın vereceğim cevap koca bir tükürük olacaktır.

Çünkü bizler artık bir hiç olmaya doğru gidiyoruz. Ne mahremimiz kaldı, ne canımız. Gözleri kan bürümüş siyasi gangsterlik artık kanla besleniyor. Her akşam evlerinize bir masumun kanıyla giriyorsunuz, inanın musluklarınızdan akan su, elinizi yüzünüzü yıkadığınız su, ter temiz gözükse de o suyun içinde masumların kanı var ve bu kan elbet bir gün sizi boğacaktır.  Allah’ın azabı çetin olacak.

Saygılar…