16 Nisanda bir referanduma daha şahitlik edeceğiz. Gerek ülkemizde gerekse ilimizde hummalı çalışmalar devam ederken vatandaşların akıllarında bir seçenek belirmeye başladı bile…

Bingöl, siyaseti seven ve yaşayan bir ilimizdir. Bu referandumda da Bingöl’den katılımın yüksek olmasını bekliyorum. Tabi havaların ısınmasıyla şehir dışına çalışmaya giden vatandaşlarımızın dışında...

Gazeteci olmam münasebetiyle oturduğum her ortamda ister istemez konu siyasete, yani gündemdeki ‘Evet-Hayır’a geçiyordu. Vatandaşlarımızın çoğu maddelerden bihaber ve AK Partililer ‘Ben Erdoğan İçin Evet diyeceğim’ HDP’li ve diğer partililerde ‘sırf Erdoğan olduğu için Hayır Diyeceğim’ gibi söylemlere şahitlik ediyorum.

Aslında biz ne istiyoruz, ya da bu maddeler önümüzdeki süreçte nasıl bir yol haritası çizecek bunu bilmiyoruz. Konu öyle olunca Referandum ister istemez, ‘Erdoğan Sevdalıları ve Erdoğan Karşıtları’nın seçimine dönüşüyor.

Kahvehane köşelerinde sıcak sobanın etrafında avuçlarını sobaya doğru tutan ve diğer taraftan Evet- Hayır muhabbetine giren amcalarla karşılaşıyorum. Bu amcaların yaşları itibariyle geçmiş ile bugün arasında daha iyi bir kıyaslama yapabilmeleri onların referandumdaki tavırlarını daha rahat bir şekilde sergilemelerine yol açıyor. Bunu geçtiğimiz günlerde yaptığımız ankette de görebiliyoruz.

Anket demişken ona da değinmek istiyorum.

Malumunuz Bingöl’de yapmış olduğumuz anket çok konuşuldu çok tartışıldı.

Evet cephesi anketin sonuçlarını beğenmezken, Hayır cephesi de kendi oranlarını az buldu.

Yapmış olduğumuz anketti hatırlayacak olursak; Yüzde 65,8 Evet Çıkarken, Yüzde 28,6 ‘da hayır çıkmıştı. Kararsızların oranı ise Yüzde 5,6’da seyretti.

Kararsızları da dağıttığımızda ve ilçelerdeki Özellikle Solhan ve Genç’teki güçlü evet oranlarını da kattığımızda bu oran en fazla yüzde 69 Evet şeklinde sonuçlanır.

Her zaman AK Parti kalesi olarak lanse edilen Bingöl, son iki seçimde büyük bir kayba uğradı.

Bu değişimin adını ne koyarsanız koyun, 16 Nisan referandumu bu değişimi tescilleyecek gibi duruyor.

Anketimizdeki önemli bir detayı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Anketimizde katılan 4 Bin 951 kişi içinde yüzde 35’i 18-29 yaş arasındaki gençlerdi.

Bu gençler arasında yüzde 80’i hayır cevabı verirken yüzde 19’u evet cevabı verdi.

Anketimize katılanların yüzde 39’u da 45 yaş ve üzerindeki kişilerdi. Bu kişilerinde yüzde 80’i Evet yüzde 18’i Hayır cevabı verdiler.

Burada AK Parti’nin gençler üzerinde etkisiz kaldığını ve Gençlik çalışmalarının yetersiz olduğu görülmektedir. 45 yaş ve üzerindeki kişilerde de durum tam tersi. Onlar geçmiş ve bugünü mukayese ederek tercihlerini yaptıkları görülmektedir.

‘Gençlik geleceğimizdir’ şeklinde birçok sözler kullanılmış atalarımız tarafından. 10 – 15 yıl sonra sadece ilimizde değil, bu ülkede solcu kesimin ağırlık kazanacağını görebiliyoruz. Solcular gerçekten gençlik üzerinde iyi çalışıp bugünü olmasa da geleceğin inşasını kurma gücüne erişme çabasındalar.

AK Partililerin gençlik üzerinde çalışmaya koyulması gerekiyor. Sadece AK Partililer değil, gençliği İslam üzerinde birleştirmek için diğer sağcı ve İslamcı tüm partililerin hatta Kanaat önderlerinin bu işe el koymaları gerekiyor.

Gelelim Referandumun ülkemiz için önemine…

Bu referandum ile bir devrin değişimine şahitlik ediyoruz. Sadece kendi ülkemizde sistem değişliğine gitmiyoruz. Tüm mazlumlar için tüm ümmet için daha güçlü bir sistem oylamasına katılacağız.

Daha güçlü Türkiye için, Dünyada daha iyi söz sahibi olmak için bu referandum çok önemli…

Öyle görünüyor ki bu referandum Yüzde 55-57 bantlarında evet denilerek kabul edilecek…

Referandumun kabul edilmesi durumunda kararların daha hızlı alınması, kalkınmanın ve ekonominin daha hızlı büyümesine yol açacaktır. Ülkemizde bu şekilde özetlediğimiz durum, yurt dışında ise çok daha farklı bir boyut karşımıza çıkıyor.

Malum Türkiye artık kendi kabuğunu kırmış durumda.

Yani artık ülkemizdeki gelişmelere endeksli yaşamıyoruz. Bulunduğumuz coğrafi konum itibariyle güçlü bir ülke olmamız gerekiyor. Çünkü son yüzyılda savaş bizim bölgemize kaydı. Son 10 yılda bölgede parlayan bir ülke konumuna geldik. Sıcak ve soğuk savaşların gölgesinde büyüyen ve gelişen Türkiye artık dünya ülkelerinin danıştığı ve yuvarlak masanın ortasına koyulan bir ülke olduk.

Tabi bunda Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan’ın payı çok büyük. Belki de ondan olmasaydı bugün sınır ötemizdeki savaş ülkemize de sıçramış olurdu. Bunu ben değil taraflı tarafsız herkesin söylediği bir şeydir.

Niye bunları anlattım derseniz, bu referandum tam da bunun için önemli. Dedim ya Türkiye artık kabuğunu kırmış bir ülke… Tüm dünya ülkeleri Türkiye’ye karşı Hayır kampanyası başlatmasının sebebi de bölgede güçlü bir Türkiye istememelerinden dolayıdır.

*

Son olarak "Herkes Kendine Yakışanı Söyler" sözü üzerine bir not paylaşmak istiyorum!

Referandum süreci elbette işliyor! Özellikle son seçimlerde ilimizde başarısızlığı yaşamış, tek yapabildikleri "Sayın Erdoğan'ın ve Cevdet Yılmaz'ın semeresini yemek" olan Ak Parti İl Teşkilatının, şahsıma yönelik karalamaları...

Vasıfsızlıklarını ve basitliklerini parti görevleriyle örtmeye çalışanlar bilmelidir ki, hakkımda sarf ettikleri sözler ve "terörist" yakıştırmaları, basiretsizliklerini gösteriyor.

Kendilerine yakışan sözleri kullanan kişiler, düne kadar başkalarının eteği altında kendine yer ve makam biçmeye çalışanların bu gün "Vatan Millet, Sakarya" demeleri oldukça gülünçtür.

Şahsımı veya başkalarını karalayarak yer bulamayacaksınız, Sayın Erdoğan ve Sayın Cevdet Yılmaz’ın başarıları olmasaydı bugün sizler bir hiçtiniz. Elbet maskenizin düşeceği gün gelecektir. Belki yarın, belki yarından da yakın! 16 Nisan'dan sonra görüşmek üzere...