Geçmiş dönemden gelen bir kimliksiz yapı var karşımızda. Şöyle bir az tepesinden Bingöl’ü izlediğinizde hangi medeniyet yaşıyor burada deyip düşündüğünüzde aklınızda somutlaşan bir şeylerin olmadığını görürsünüz.

Arabesk bir yapı var Bingöl’ün çehresinde. Her insandan her kuşaktan her yapıdan…

Değişir mi bu şehir diyenlerimiz var… Var olanı değiştirmek yüz yıllar alabilir ama yeni yerlerde yeni bir Bingöl yaratmak maharet ister…

PTT kavşağına doğru yol aldığınızda sağlı sollu işyerlerinin ardından çarşı merkezine dikilen konuklarda son bulur adımlarımız… İşte burada bir ah çekeriz… Yukarıda belirttiğim gibi, var olanı değiştiremeyiz ama yeni yerlerde yeni bir Bingöl yaratmak maharet ister diye… Çarşı merkezinde dikilen konutlarda son bulan adımlarımızı 45 derece sağa doğru kaydırıp ‘yeni bir ticari alan ile bütünleşen yeşil alan olsun’ deriz hep burada…

Deprem şehri olan Bingölümüzde bu izleri silmek adına, Kentsel Dönüşüm ile daha estetik daha güvenilir, Bilmem kaç binadan, kaç açık ve kapalı otoparktan, kaç işyeri ve bilmem kaç bin tane ağacın dikileceği yeni bir yaşam merkezi olmalı bu şehirde…

Kültür evlerinin, çiftliklerin, hobi bahçelerinin, kafelerin, restorantların, meydanların ve en önemlisi doğasıyla bir vadisi olmalı bu kentin. Adına Çapakçur vadisi diyebileceğimiz bir sosyal yaşam kompleksi olmalı…

‘Çarşı merkezinde bir Kent Meydanı olmalı’ der insan, ağaçların altında oturup kafa dinelebilecek, belki Alişan’ın Bingöl konserinin yapılacağı bir alan. Ya da Yakup Koçak binlerce kişiye Yazma Sur şarkısını dinletebileceği bir alan olmalı…

Beşyol’a düşer yolunuz, gecekonduları andıran dükkanlar ve sıkışan trafikle karşılaşırsınız… hep deriz keşke burada büyük bir oto park yapılsa…

Düzağaç bölgesinde park alanları olmalı… Ailelerimizin çocuklarıyla vakit geçirebileceği sosyal bir yaşam merkezi olmalı…

Spor salonları olmalı… Bu salonlar sayesinde çocuklarımıza sporu sevdirmeli, spor kültürüyle iç içe olmalarını sağlamalı insan…

Bir pazar günü çocuklarıyla ve eşiyle, sabah saatinde bir sinema filmini izleyebildiği, filmden sonra bir üst katta sergi salonunda çocuklarıyla yeni şeyler görebileceği, bir üst katında da kongre&konferans salonunun da ‘mutlu aile konferansı’na eşi ve çocuklarıyla katılabileceği, akşam saatlerinde ise çocuklarıyla tiyatro izleyebileceği ve yemek yiyebileceği bir mekan olmalı… bu saydıklarımı ve daha fazlasını kapsayan Osmanlı Mimarisine uygun bir Kültürhan merkezi olmalı şehrimizde…

Yeşil alanı sevenler için; büyük bir Kent parkında, çocuk oyun alanları, engelsiz çocuk oyun alanları, fitness alanları, kaykay pisti, bahçe satrancı, trambolin, bazalt yürüyüş yolları, akrilik ve kauçuk kaplamalı bisiklet yolları, oturma grupları, barbekülü piknik alanları, bitkilendirme ve ağaçlandırma alanları, müştemilatlar, kadın bakım evi vs vs… olmalı bu şehirde…

En az 500 metrekarelik alan üzerinde 2 katlı bir kütüphane, ders çalışma salonu, bilgisayar odası, dinlenme alanı ve kafeterya bölümlerinden oluşan bir Semt Kütüphanesi olmalı bu şehirde… Çocuklarımızın araştırma ve eğitim anlamında kendilerini geliştirebileceği bir mekan olmalı…

Kadınlarımızı unutmamak gerek… Üretici kadınlarımız için bir çarşı olmalı… Kadına ve el emeğine dair her şey olmalı bu çarşıda…

Hayvancılıkla geçinen abilerimiz için, sizi de unutmadık dercesine… Hayvan pazar alanı, idari bina, araç yıkama yeri, gübre çukuru, kapalı ahır, kaba yem deposu, bakıcı evi, karantina ahırı gibi bölümleri içeren bir Canlı Hayvan Pazarı olmalı, çobanı ile tanınan bu şehrin…

Neredeyse her mahallede bir spor alanı olmalı, yaz aylarında spor okulları açılmalı…

Kış aylarında otobüs bekleyenlerin üşümemeleri için bazı noktalarda klimalı durakları olmalı bu şehrin…

Yabancıların ilimize geldiklerine ayak bastıkları ilk yer olan terminalin modern bir bina şeklinde olmalı… temiz güzel estetik bir yapıdan oluşmalı…

Kültür günleri, şiir günleri, tiyatro, mesleki kurslar, tanıtım günleri olmalı bu şehirde…

Vs. vs. şeklinde halk olarak isteklerimiz ve taleplerimiz var, olmalı da…

Yukarıda belittim hususlar Bingöl’de olsaydı diyenleriniz çoktur. Bunu biliyorum. Çünkü bulunduğum bazı ortamlarda bu hizmetlerden bahsettiğimde, hangi biri yapılmış ya da yapılıyor şeklinde cevaplar aldım.

Vs. vs. olmalı bu şehirde diye belirttiğim ve dahası olan 36 proje ile bilmem onlarca küçük proje yapımı şuan Bingöl’de devam ediyor ya da tamamlanmış durumda…

Yani Bingöl Belediyesi tarafından yapılan/yapılmakta olan bu hizmetleri bilinçli bir şekilde görmeyip ‘Bu Şehirden Bir Cacık Olmaz’ diyenlerimiz var.

Var olanı değiştirmek yüz yıllar alabilir ama yeni yerlerde yeni bir Bingöl yaratmak maharet ister… Şeklinde bir cümle kurmuştum yazımın başlangıcında. Kimliksiz ve arabeske dönen şehrimizde değişiklik yapmaktan ziyade yıkılıp yeniden yapılan yerleri ve imara yeni açılan yerleri modern ve ileriyi düşünerek yapmak için çırpınan Yücel Barakazi, Bingöl’ün geleceğini kurtarmak adına maharetlerini sergiliyor.

Bingöl sevdalısı birinin başkanı eleştirmeye elbette hakkı vardır. Ama bu işi bilinçli bir şekilde yapanların zinhar hakkı yoktur. Bizim için bu memlekette taş üstüne taş koyan herkes başımızın üstündedir. 

‘Bu Şehirden Bir Cacık Olmaz’ demeden yapılan hizmetleri görmek daha anlamlıdır.