Koronavirüs salgınından sonra gündeme gelen “vaziyet alın ortalık karışacak” mealine gelen Yeni Dünya Düzenine hazır olun söylemi bugünlerde insanların dilinden düşmemektedir. Peki nedir bu yeni dünya düzeni ki insanlar tarafından  bu kadar sık dillendirilmektedir?

Yeni Dünya Düzeni denilen kavram dünya üzerinde güç merkezlerinin ve  hakim düşüncelerin  belli olaylardan sonra değişmesini ifade eden kavramdır.Kavimler Göçü, Haçlı Seferleri, Coğrafi Keşifler ,Reform Ve Rönesans Hareketleri ,Sanayi İnkılabı Ve Bolşevik Devrimi gibi olaylar bunlara birkaç örnektir.Aslında bu kavramın  günümüzdeki anlamıyla kullanılması Sovyetler’in 1991 yılında  dağılmasından sonra dünya üzerinde Amerika önderliğinde oluşan kapitalist batı hegemonyasını ifade etmek için kullanılmaya başlanmıştır.Sovyet tehdidinin bertaraf edilmesinden sonra dünyanın büyük bir kısmında serbest piyasa ekonomisine geçilmiş ve üretim patlaması yaşanmıştır.Amerika dünyada söz sahibi tek ülke konumuna geçerken  dünya ülkelerini dizayn etme önderliğini de ele geçirmiştir.bu süreçte ortaya şöyle bir sıkıntı çıkmıştı; kapitalist sistemi besleyen bir düşman yoktu.Oysa İkinci Dünya Savaşından sonra dünya Sovyetler ve Amerika  arasında iki kutuplu bir hal almış, yapılan işgaller bu düşünceyle meşrulaştırılmıştır.Kore’de ve Vietnam’da yapılan savaşlar Sovyetler’in Afganistan’ı işgali bunlara örnektir.Sovyetler’in dağılmasından sonraki süreçte başlayan tek kutuplu dünyada oluşan düşman boşluğu giderilmeye çalışılırken aranan taze kan bulunmuştu.1979 İran İslam Devrimi ve akabinde başlayan Afgan Cihadıyla  dünya genelinde yükselen İslami hareketler batı emperyalizminin baş düşmanı haline getirilecekti ve dünya üzerinde yapılacak işgaller bu şekilde meşrulaştırılacaktı.1992 yılında Boşnaklara soykırım uygulayan  Sırpların batıya “Sizi Müslümanlara karşı koruyoruz” demeleri  ve batının,  Sırpların Bosna’da üç buçuk yıl boyunca uyguladıkları zulme sessiz kalmaları bu projenin batı tarafından benimsendiğinin apaçık göstergesidir.  11 Eylül saldırılarından sonra Amerika başkanı Bush’un saldırılara karşı verecekleri mücadeleyi Haçlı Seferlerine benzetmesi ve sonrasında gerçekleşen Afganistan ve Irak işgalleri bu düşüncenin vücut bulmuş halleridir.

Yeni Dünya Düzeninin en önemli motivasyonlarından biri de Ortadoğu Ülkelerinin istikrarsızlaştırılarak İsrail’in Filistin’i işgalinin pekiştirilmesini sağlamaktır. Suriye’de yaşanan iç savaş, Mısır’da Mursi önderliğindeki  Müslüman Kardeşlerin devrilmesi,  bölgede başlayan Şii Sünni çatışmasıyla İran tehlikesinin bertaraf edilmesi ve son olarak Amerika’nın Kudüs’ü  İsrail’in başkenti olarak tanıması sürecin İsrail açısından başarılı bir şekilde işlediğini göstermektedir.

Sonuç olarak yeni dünya düzeni dediğimiz şey ezilenlerin değişmediği sadece ezenlerin  ve ezilmenin niteliğinin değiştiği LANET OLASI bir  anlayıştır. Özelde İslam dünyasının genelde ise Afrika ve Latin Amerika ülkelerinin yeniden dizayn edilmesi ve israil’in Ortadoğu’daki işgalini pekiştirme anlayışı Amerika öncülüğünde yürütülmektedir. Ancak son süreçte Amerika’nın dünyayı tek başına yönetme anlayışına  oluşturduğu devasa ekonomik, siyasi ve askeri gücüyle Çin ortak olmaya çalışmaktadır ve yeni dünya düzeni Çin Amerika çatışması etrafında şekillenecektir. Nasip olursa yazımızın ikinci bölümünde bu konuyu ele alacağız.