Hayatımız boyunca seçimlerimiz ve tercihlerimiz olmuştur, olmaya da devam edecektir. Kendi irademizle yaptığımız tercihlerin yanında başkasının zoruyla yaptığımız seçimlerimiz de mutlaka olmuştur.

Aslında üzerinde durmak istediğim mevzu yaklaşan genel seçim değil hayat boyu önümüze çıkan seçimler ve hür irademizle yaptığımız tercihlerimizdir. Her seçim ve tercihin bir sonucu, olumlu ya da olumsuz bir karşılığı vardır. Siyasi seçimlerimiz ülke iktidarını değiştirecek sonuçlar doğururken, uhrevi seçimlerimiz de bize cennet sultanlığı ya da ateş çukuru getirecektir. Allah’ın bize vadettiği bu sondan kaçmak asla mümkün değildir. Bizler için en mühim seçim olmasına rağmen ahirete yönelik tercihlerimiz ve seçimlerimiz, hayatımıza maalesef dünyevi bir seçim kadar heyecan ve ciddiyet katmamaktadır.

Mesela içinde bulunduğumuz Ramazan ayı bizler için ciddi bir seçim ve tercih ortamı oluşturmaktadır. Orucu mu tercih edeceğiz yoksa seçimimiz oruçsuz bir ay geçirmekten mi yana olacak? Teravih namazlarını kılmak ve Kur’an’ı okuyup anlamak ve yaşamak isteği bizler için bir tercih olacak mı? Bunun gibi ilahi tavsiye ve emirler olan zekât, fitre, sahur, iyilikte yarışma, yetimi gözetme, akraba ziyareti, affetme bizler için eskiye göre daha fazla tercih edilecek mi, yoksa aynı minval üzere hayatımız gaflet ile devam edip hüsran ile mi neticelenecek? Bu güne kadar bilerek ve ısrarla sürdürdüğümüz hata ve günahlarımız artık bizler tarafından yanlış bulunarak tercihlerimiz arasından çıkacak mı? Hayatımızın her alanında hüküm süren ve vicdanımızı rahatsız eden söz ve eylemlerimizden vazgeçebilecek bir tercihe sahip miyiz? Bizler tercihlerimizi ve doğru ile yanlışlara ait seçimlerimizi hür irademizle belirleyerek hayata ortak olmaktayız. Ancak hayata ortaklığımızın semeresini göreceğimiz ilahi mahkemede boynu bükük olmamak için Allah’ın yasak kıldığı işleri yapmaktan artık vazgeçelim. Seçimlerimizi hür irademizle olumlu yönde değiştirerek bizi yaratanın bizden istediği amelleri tercih edelim. Allah’ın razı olmadığı hiçbir iş, eylem, söz ve düşünceyi hayatımızda barındırmayalım. Zerrenin dahi hesabının sorulacağı gün şüphesiz yakındır. Hep başkasına yakıştırdığımız son her an bizi de bulabilir.

Mübarek ay Ramazan hürmetine bir şeyleri hayatımızda değiştirmek için kendimize ve yüce yaratıcımıza söz verelim. Unutmayalım ki son nefes gelmeden hiçbir şey için geç değildir. Mübarek Ramazan ayının hürmetine akan Müslüman kanının durması için Allah’a niyazda bulunuyorum. Duamız yoksa kıymetimiz de yoktur. Dua Müslümanların ilk büyük savaşı olan Bedir’de zafer getirmişti. Biz de Bedir’deki iman olursa, Allah’ın izniyle meleklerin yardımı gelecektir. Yeter ki safları sık tutmaya, tek yürek olmaya ve ümmet bilincini uyandırmaya devam dedelim. 

Selam İle...