Sana bir gül almıştım suya düştü
Sana bir gül olmuştum suya düştüm
İlk defa sensizim anneler gününde.
Aramıza kara sular girdi gelemedim anne!
Göremedim, duyamadım 
Çığlık bile atamadım anne.
Adını bağıramadım "tut beni annem" diyemedim.
Diyecek çok sözüm vardı
Sular düğümlendi boğazıma
Susabildim sadece.
Son duyduğum şey bir çığlıktı anne!
Oysa hayallerim vardı sel sularına kaptırdığım.
Son sınıftaydım, sonum oldu anne!
Diplomadan hemen önceydi
Kendimizce eğleniyorduk canlarımla
Sevgiyi paylaşıyorduk
Islatıyorduk hayatı çamur rengi sularla
Hayatımızan götürecek çocuksu şakalar yapıyorduk
Oysa altında durduğum köprü sırat köprüsüymüş bilemedim anne!
Bitiyordu okulum, biterken ömrüm.
Sana gelecektim.
Sarılacaktım herzamanki gibi boynuna,
"Rozerinim" diyecektin bana.
Acıkmıştım, oruçtum.
Son iftarı bayram sevinciyle açacaktım.
Ellerimle hazırladığım sofrada misafirlerim olacaktı.
Oysa iftara öte aleme davetliymişim anne.
Sana sırlarımı açacaktım
Kırık kelimelerle büyüdüğümü sezdirecektim sana.
Hayallerimden sözedecektim
Sen içten içe "kızım ne çabuk büyümüş" diyecektin
Yunus'uma üniversiteyi kazandığımı söyleyip kıskandıracaktım sevgi dolu sözlerle.
Aramızda kardeşçe muhabbetler edecektik
Babam gelivereceti
Sen saklayacaktın gencecik sırlarımı
Kız kardeşime nasihat edecektim
Bilmediğin yerlere gitme diye
Hele delirmiş kar sularına yaklaşma diyecektim, yutmasalardı gencecik bedenimi.
Sonra ben düştüm koynuna soğuk kirli suların.
Bir gün sonrasının yok yazılan iki öğrencisinden biri olacaktım.
Sıramın üzerine portremi koyacak arkadaşlarım.
Hüzün saracak her yeri
Ağlayacak arkadaşlarım
Yok yazacaklar beni
Ağlayacak öğretmenim
Gözyaşları ıslatacak sıramı
Ağlayacak duvarlar
Ağlayacak şehir
Hatun diye diye içli içli ağlayacak yaşıtım kızlar
Ve anne
Hiçbir şey beni sana getirmeyecek
Seni ahretlik arkadaşımla hasretle bekleyeceğim 
Suyun kıyıya vurduğu cennet sahillerinde annem