Miladi takvimin yılbaşı kutlamasıyla özdeşleştirilen “noel”, Latince’de “Tanrının doğum günü” anlamına gelen ve Hz. İsa’nın (a.s) doğum günü kutlamasını ifade eden “dies natalis” teriminin Fransızca karşılığıdır. Bu terim birçok değişime uğradıktan sonra günümüz İngilizcesine “christmas” şeklinde girmiştir.

       Christmas ne demek? Batı Hristiyanlığı tarafından 25 Aralık’ta kutlanan Christmas’ın tarih ve kutlama olarak kökeni de eski Roma tarafından benimsenen “Güneş tanrısı” Mithra’nın doğum günü kutlamasına dayandırılır. Hristiyan ilahiyatçılarına göre bile Hıristiyanlıkta yer almayan ve içerdiği pagan eğlence unsurlarından dolayı sonraki din adamlarınca eleştirilen putperest festivallerin Hıristiyan kutlamalarına dönüştürülmesinin sebebi, o dönemde Roma’daki Hint-İran kökenli Mitra inancına karşı Hıristiyanlığı korumaktır. Fakat birçok doğu kilisesi Hz. İsa’nın doğum günü olarak 6 Ocak tarihini benimserken Batı kiliselerinde bu gün Hz. İsa’nın vaftiz günü olarak devam ettirilmiş. Dolayısıyla günümüzde Christmas, batı Hıristiyanları tarafından 25 Aralık tarihinde kutlanmakta ve Julian takvimine dayanan 1 Ocak’taki yılbaşı eğlenceleriyle birleştirilmektedir.

       Noel kutlamasının temel unsurlarından biri olan çam ağacının Yunan ve Roma pagan kültürlerindeki Attis tanrısına yönelik ayinden kaynaklandığı kabul edilmektedir. Aslında putperest inanç ve felsefelerine dayanmakta olup Hıristiyanlığa sonradan giren Noel, günümüzde bir Hıristiyan bayramı şeklinde kutlanmakla birlikte bu bayrama has unsurlar Batı kültürünün yayılması ile birlikte Hıristiyan olmayan ülkelerde de birer tüketim ve eğlence fırsatı olarak görülen yılbaşı kutlamaları bünyesinde benimsenmiştir.

Noel, aşırı tüketime yönelten bir eğlenceye dönüştüğü için günümüzde bile pek çok Hıristiyan tarafından eleştirilmekte olmasına rağmen günümüz Müslümanlarının tüketim eğlencesi ve kültürü haline gelmiştir maalesef.

      Yılbaşı (Noel) kutlamalarıyla imanımız, ahlaki ve milli değerlerimiz, iktisadi ve cemiyet hayatımız yaralanmaktadır. Bir yılbaşı gecesinde tüketilen içkiler, oynanan kumarlar, çılgınca düzenlenen eğlenceler, yemek israfı, çam süslemeleri ve kesilen hindilere ödenen paralarla birçok faydalı hizmetler yapılabilir. Susuzluktan kavrulan milyonlarca insana, açlıktan kıvrılan milyarlarca insana hayat sunulabilir.

      Müslümanlar yılbaşında ne yapmalı? Yılbaşı sebebiyle ömür sermayemizden koskoca bir senenin (365 gün, 52 hafta, 12 ay) geride kaldığını ve bir daha dönmeyeceğini düşünelim.

Geride kalan koskoca bir yılın dökümüne baktığımızda iyi, kötü, acı, tatlı veya kolay, zor değil de koca bir yıla neler sığdığına bakmalıyız.

Yeni yıla girerken evvela geçmiş yıllara bakıp, “şimdiye kadar ben ne yaptım?” sorusunu kendimize sormalıyız. Yılbaşının gelmesi önemli değil, asıl önemli olan önümüzdeki sene nasıl olmalı? Ben ne yapmalıyım? Acaba Allah’ın verdiği organları O’nun istediği gibi çalıştıracak mıyım? Aklımı nerede kullanacağım? İnsanlık için, din-diyanet için neler yapacağım? Düşüncesiyle hayatımızda yeni bir sayfanın açıldığının, Allah ömür verirse, önümüzde kocaman bir yıl olduğunun bilincinde olmalıyız.

“Zamanın kıymetini bilmeyen, zamanla kıymetsiz olur” sözünün doğruluğunu bilmeliyiz. Zamanın ve zamanın bağrındaki insanın kadrini bilmeliyiz. Zamanı gösteren saatlerin, hayatımızın birer yol göstericileri olduğu gerçeğini unutmamalıyız.

Şu anımızı iyi değerlendirmek durumundayız. Geçmiş mazide kalmıştır. Geleceğe dair elimizde bir senet, bir teminat yoktur. Öyleyse gün bu gün, an bu an, saat bu saattir. Dolayısıyla kıymetine binaen parçalara ayırdığımız zamanın her kilometre taşında durup düşünmemiz gerekiyor.

Beden kefenlenip toprak ile buluşmadan, ruh kanatlanıp berzah alemine uçmadan, elimizde henüz fırsat varken, tövbe kapıları kapanmadan, kendimizi ciddi bir “nefis muhasebesine” tabi tutmalıyız. Hayatımızın bu güne kadarki kısmının odağında ne olduğuna bir bakalım. Neyin peşinde koşuyor? Hangi gaye için çaba sarf ediyor? Neler için mücadele ediyoruz? Kısaca İslam’ın çilesini kalbimizde hissedebiliyor muyuz? Gece uykularımızın kaçtığı oluyor mu? Bir yetim gördüğümüzde başını okşayıp ta, gözlerimizin dolduğu oluyor mu? İlahi kudretin bizlere sunduğu altın hükmünde olan 24 saati nasıl harcıyoruz? Hesaba çekilmeden önce kendimizi hesaba çekiyor muyuz?

       Geliniz hep birlikte hayatımızı şöyle bir gözden geçirelim. Kendimizi ciddi bir nefis muhasebesine tabi tutalım. Hayatımıza yeni bir yön verelim. Geçmişte yaptığımız hataları yeni yılda, bundan sonra yapmayalım.

        Yeni yılımızın gelecek yıllarımızdan daha hayırlı, sağlıklı ve huzurlu geçmesi duasıyla sizleri Allah’a emanet ediyorum.