Karanlık, despot, ceberut bir dönemin zirve noktasıydı 2002.
Milletin dinine, diline, türbanına, eğitim hakkına, kültürüne yasaklar konup, türlü zulümlerin yapıldığı bir dönemde, kendisi de bu zulümleri bizzat ve iliklerine kadar yaşayan Sayın Recep Tayyip Erdoğan ortaya çıkarak bu dönemi bitirmeye talip olduğunu söyledi. O dönemin en büyük siyasi sorunları olan "türban", "dil" ve "İmam Hatip" meselelerini çözeceğini taahhüt ettiği için halkta ona tek başına iktidar yetkisi verdi. Zaman içerisinde söz verdiği gibi kangrenleşen bu ve bunun gibi nice sorunları çözerek 18 yıl boyunca halkın teveccühüne mazhar oldu.
       Parti olarak tekrar 2002 ruhuna, azmine, kuruluş felsefesine ve kodlarına elbette dönmek lazım. Lakin yeni hedefler, yeni söylemler geliştirerek yeni ufuklarada açılmak lazım. Zamanın ihtiyaçlarından başlayarak ülkemizin mevcut ve gelecek yüz yıldaki sorunlarını, yeniden devrimci ve ilerici bir ruhla çözmeye çalışmak lazım.
      Eğitim sistemi, adalet sistemi, zamanın ruhuna uygun anayasa, Müslümanlara ve Müslümanlığa zulüm eden laiklik sistemi, kemalizim, halk iradesinin daha iyi yansıması için daha çok geliştirilmiş bir başkanlık sistemi, gelir dağılımında adalet gibi konulara bir an önce neşter vurup tek tek halkın gündeminden çıkarmak lazım.
      -Eğitim; bir an önce geniş katılımlı bir eğitim şurası kurularak alınan kararlar tek tek yasalaştırılıp hayata geçirilmeli. Eğitim uzmanları tarafından birçok sakıncası olduğu tespit edilen ve gelişmiş bir çok ülkede son verilen karma eğitime anında son verilmeli. Atalarımızın yüzyıllarca kullandığı, tarih yazdığı ve aynı zamanda Kuran’ın yazıldığı dil olan Arapça dili ve alfabesi  her öğrenciye öğretilerek, tarihimizi, kutsal kitabımızı öğrenmemize,  anlamamıza ve hayatımızda uygulamamıza imkan sağlanmalı. Ezberci, tek tip, tek model eğitimden vaz geçip tüm öğrenciler yetenek ve beceri alanlarına göre okullara yerleştirilmeli. Çocuklarımıza değerler eğitimi ve günlük yaşantıda ihtiyaç duyulan diğer tüm eğitimler verilmeli.
      -Adalet sistemi; Vicdanı ve aklı hür, siyaset ve ideolojiden uzak, Allah'ın adaletini ve hakkı bilen hukukçular yetiştirilmeli. Hukuk sistemini güçlendiren, hızlandıran, kamu vicdanına ve yararına uygun kararlar alabilen adalet sistemi inşa edilmeli.
      -Sivil ve yeni anayasa; Askeri vesayetin çıkardığı ve yamalı bohçaya dönen anayasa, zamanın ruhuna, ihtiyaçlarına ve gelişmiş dünya normlarına göre yeniden yazılmalıdır.
      -Laiklik; 80 yıldır Müslümanları ve Müslümanlığı dövme aracı olarak kullanılan laiklik sisteminden vazgeçilerek Müslüman değerleri ve Müslüman yurdu tekrar Müslümanlara teslim edilmelidir. Laik sistemin kurduğu Diyanet İşleri Başkanlığı yerine, İslam normlarına uygun, halkın dini ve manevi ihtiyaçlarını karşılayabilen, bağımsız ve siyaset üstü bir kurum oluşturulmalı.
      -Kemalizm; binlerce yıllık bir tarihe sahip olan ülkemizin geçmişinde nice destanlar nice başarılar varken, çağ açıp çağ kapatan, kıtalara adaletle hükmeden nice ecdadımız varken sadece Atatürk’ü yad edip diğerlerini bir tarafa atmak tüm ecdada haksızlık olur.

Atatürk’ün bizzat maneviyatını sömürüp, rant kapısına dönüştürüp, putlaştırmakta Atatürk’e haksızlık olur. Yetmiş yıldır Atatürk’ün maneviyatını sömüren, rant kapısına döndürenlerin önüne geçilmezse de milletimize, maneviyatımıza haksızlık olur. Tüm bu haksızlıkları ortadan kaldırmak için;  kemalizm derhal bitirilip, heykellere, resimlere, gereksiz ve hristiyan geleneği olan törenlere son verilip buralara harcanan trilyonlarca kaynak eğitime harcanmalıdır.
      -Başkanlık sistemi; Merkezi yönetim sistemi kurulurken ülke nüfusumuz 18 milyondu, şimdiyse 80 milyonu geçti. Dolayısıyla ülkenin tamamını tek merkezden yönetmek güç hale geldiği için bir an önce eyalet sistemine geçilmeli. Belediye başkanları, milletvekilleri, il ve ilçe başkanları ve diğer tüm adaylar, halkın oy kullanacağı bir ön seçimle belirlenmeli. Böylece hem halk iradesi sandığa yansımış olur, hem düzgün insanların hizmet yolu açılmış olur hem de halk daha kaliteli hizmet almış olur.

             -Gelir dağılımında adalet; Az kazanandan az, çok kazanandan çok vergi alınmalıdır. Vergilerde sadeleşmeye gidilerek vergi yükü azaltılmalıdır. Kamu çalışanlarının arasındaki gelir farkı ortadan kaldırılmalıdır. Ülkenin kaynakları ve kazançları tüm halkımıza eşit ve adil bir şekilde dağıtabilmek için yeni bir sistem kurulmalıdır.

        

      Şöyle ülkemizin son yirmi yılına, mevcut siyasilere ve siyasi partilere bakıyorum da tüm bunları yapabilecek iradeye, siyasi güce ve ileri görüşe sahip olan tek kişinin Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN olduğunu görüyorum. İşte bu yüzden, gemiyi tekrar ve yeniden bu fırtınalı okyanustan çıkarabilecek olan tek kaptanın gemisine binen herkesin bu bilinçte, bu gayrette ve bu hedef üzere olması gerekir.