Bir makalenin sınırlarını aşacak derecede geniş olan bu konuya, sadece bazı düşünceler ihtiva eden birkaç cümle ile değinerek Bingöl’deki gençlerimizin, bende bir genç olarak sorunlarına eğilmeye dilim döndüğünce anlatmaya çalışacağım.

Maalesef günümüzdeki gençlik bir kuşatılmışlık halini yaşamaktadır. Öyle ki, sosyal medya, internet, sanal dünya... gibi  unsurlar, gençleri yaşadıkları hayatın içinden alıp dışına itmekte; gerçek arkadaşlıklar yerine sanal arkadaşlığa razı etmekte ve genci yakın çevresinden koparıp uzak dünyaların sanal mutluluğuna atmaktadır.

İnternet üzeri oynanan oyunları henüz kendi çevresiyle sosyalleşmemiş, sosyalleşememiş gerek memur, gerek esnaf, gerek öğrenci vs. Gençlerimizin işyerinde, Caferlerde, kahvelerde toplu olarak bedenlerin bir arada olduğu ama zihnen ve ruhen başka alemlerde mutluluk arayan, bu sebepten kimsenin birbirinin derdiyle, mutluluğuyla ilgilenmediği bir zaman dilimindeyiz maalesef.

Bugün cafe genci veya kahve genci olarak adlandırdığımız, ama aslında kendini bu tür ortamlarda bitiren gençlerimizin en büyük sorunu işsizlik ve akabinde yuva kuramamaktır. Takıldığı Caferlerde baba parası yiyen gençler artık baba parasının da masraflarını karşılamadığını fark edince gayrimeşru işlere yönelmektedirler. Hiçbir şekilde gayrimeşru yolla muvaffak olamayan bu gençlerimiz yaptıkları işleri eline, yüzüne bulaştırarak gerek aile, gerek toplum nezdinde hakir duruma düşerek dışlanmaktadırlar.

Bir çıkış yolu arayan gençler kısa yoldan nasıl zengin olurum ? Rehavetiyle veya kendi arkadaşlarım içinde ne yaparsam benliğimi kabul ettirebilirim? Diye düşünerek uyuşturucu maddeden medet umar hale gelmiş, uyuşturucu kullanıp sokaklarda uyuşuk halde gezerek ve cezaevlerinde ömür tüketmektedirler.

Peki bütün suç gençlerin mi?

Elbette hayır. Dolaylı yollarla bu suç hepimizin. Bugün işyerinde asgari ücret altı çalıştıran işveren, Büyüklerimizin devlet kadrolarını vefat edene kadar terk etmemesi, kendi efradına imkan sağlayıp yabancıyı saf dışı bırakan düşünce, evliliği kâr alanı gören esnaf, evliliklerde gençleri zor durumda bırakacak takılar, yüksek kiralar isteyen ev sahipleri vs.

Peki ne yapılırsa gençler tekrar topluma kazandırılır?

Çalışan gençlere hakkettikleri ücretler ödenir, devlet kadrolarına gençler yerleştirilir, gençler akraba bağıyla değil liyakate göre işe yerleştirilir, evlilikler ve yuva kurmak kolaylaştırılır, hiçbir ev sahibi, esnaf, gençleri, yeni yuva kuranları kar aracı olarak görmezse, sorumluluk sahibi gençler olursa gençlerimiz bu tür günah ve kötü işlerden ırak kalır.

Unutulmamalıdır ki bir topluluğun gençleri, o topluluğun geleceğidir. Eğer toplum kendi geleceğine sahip çıkmaz temelini sağlamlaştırmazsa o gelecek ileride bir felaketi doğurur.

Satırlarıma son verirken bu yazımdan herkesin kendine bir pay çıkaracağını ümit ediyor, kendi geleceğinin farkında olan bir Bingöl görmeyi Cenab-ı Haktan niyaz ediyorum.