Toplumları derinden sarsan sayısız sorunun yaşandığı günümüzde, insanlık onuruna yakışır aydınlık geleceğin inşası için sadece “Gençliğe” görev yükleyen bireyler acaba kendi üzerine düşen görevleri ne kadar yerine getiriyor? Geçmişinde işledikleri günahların ve hataların kefaretini ödediklerinin farkında olmayan toplumlar, şimdi çocuklarını bir çatının altında toplayamazken , artık bir noktadan sonra sigara içiyor ama en azından içki içmiyor veya kız arkadaşı var ama en azından sapıklık yapmıyor diyerek kendi vicdanını rahatlatıyorlar.

Erkek ve kız çocukları gece yarılarına kadar kafede oturuyor, dışarılarda geziyor, her türlü melanet ve günaha açık şekilde hayat idame ediyor. Bu olanlardan ve yaşananlardan hiçbir aile bireyi en ufak bir rahatsızlık duymuyor. Bu şekilde alışan gençler evliliklerinde, evliliğin sorumluluklarını yerine getiremiyor ve ayrılıklar, yıkılan yuvalar ve ortada bırakılan küçük ve günahsız çocuklar oluyor. Bu şekilde anne, baba sevgisi, aile sıcaklığı bulamayan günahsız çocuklar birer suç makinası olarak büyüyor.

Kendi evlatlarına hiçbir şekilde dini değer ve önemleri anlatmayan, yaşantısıyla çocuklarına örnek olamayan bireyler, kendi geleceklerinden nasıl bir aydınlık bekleyebilir ? Bu yaşadıklarımız Peygamber efendimiz (s.a.v) “ Kınamayınız, kınadığınız şey başınıza gelmeden ölmezsiniz.”( Tirmizî, kıyamet, 53, no: 2507) hadisinin ta kendisi değilde nedir? Geçmiş zamanda yaşanmış günahlar, kınamalar, hor görmeler, iftiralar, zulümler bugün kendi evlat ve nesillerinden çıkan bir toplumla baş başayız ne yazık ki. Genç yaşlarında her türlü günaha, vebale bulaşmış bu bireyler, Yaptıklarının yanına kalacağı zannına kapılarak kendi nesillerinden şikayet eder duruma gelmişler. Yasak ilişkilerden doğan çocuklar mı dersiniz, haksız yere kazanılan mal mülk mü dersiniz, haram yollarla çocuklarının kursağından geçirilen lokma mı? Daha neler neler. Yaşanan günahlardan bir an önce kurtulup, tövbe edilmeli ve gelecek nesile daha bilinçli ve onurlu bir gelecek sunulmalıdır. Çünkü ufak günahlar büyük günahlara gebedir. Tek kurtuluş yolu da budur. Kendi geleceğinin farkında olan ve geçmiş ve şu anki günahlarının farkına varıp tövbe eden bir toplumda yaşamak dileğiyle...