SİYASETTEKİ SUSKUNLUK

Abone Ol

İstesek de istemesek de tekrar bir seçimin tekrarı geldi, kapımıza dayandı. Ancak bu seçim bir çay partisi kadar heyecan yaratmadı ve insanlarda bir telaş yok. Aday, adaylık süreci sessiz sedasız geride kaldı, adaylar belirlendi, o heyecan ve telaş yine yok… Birde kahve köşelerinde, kraldan çok kralcı olan, kendisini siyasetin bilirkişisi gibi gören, işini gücünü bırakıp sadece siyaseti konuşanlarında sessiz kalışı, şehrin ve seçimin havasından hava alıyor. Geçmiş seçimlerde sokaktaki hareketliliğe ister seçim havası deyin, ister seçim curcunası deyin, ister irade beyanı deyin, ne derseniz deyin ama onlardan hiçbir tanesi bu seçimde, yani 1 Kasım 2015 tarihinde yapılacak olan genel seçimlerde yok.

Siyaset kitleleri yönetebilecek kabiliyet ve zekâya sahip olmak demektir. Kendisini bu konumda görenlerin, seçim süreçlerinde çok ciddi bir yarışa girmeleri gerekir çünkü bu yarış neticesinde daha iyi olanlar mecliste daha fazla sandalyeye sahip olup, yapmak istediklerini iktidarın gücünü kullanarak yapabilirler. Her siyasetçinin arzuladığı tablo budur, ancak seçimin yapılacağı 1 Kasım’a 3 hafta kaldığı halde, ortada bir yarış, bir arzu ve iştiyak göremiyoruz. Kapı-kapı, dükkân-dükkân, ev-ev dolaşıp, sokakta, kahvede gördüğü herkese sarılan “XALZA”, “DEZA” diyen, lafta ve vaatlerde sınır tanımayan, bir fazla oy için kırk dereden su toplayan, heyecanlı, sempatik, cana yakın siyasetçilerimiz nerede? Hani her halükarda yüzlerinde gülücük eksik olmayan adaylarımız nerede?

Seçim arefesinde maalesef Bingöl’de, hatta ülkede bu saydıklarımızdan bahsetmek mümkün değil. Eğer seçim savaşı medyada kirli ilişkiler ağı üzerinden yapılacak veya sokak savaşı ve faili meçhul cinayetler üzerinden yapılacaksa, yapmayın!

Seçiminiz de, meclisiniz de, uğruna savaştığınız iğrençlikleriniz sizlerin olsun. Bu halk artık rezillik, iftira, baskı, bütün bunların olduğu bir süreci ve seçimi yaşamak istemiyor. Eğer bütün bu sessizliğin altında yatan nedenler bunlarsa, inanın bu halk artık sizlerin koltukları için birbirini boğazlamayacaktır.

Güzel memleketimin değerli siyasetçileri, bizlerin sizlerden istedikleri yalan, baskı, karalama, kirli siyaset değil, sizin fikirleriniz, projeleriniz ve “memleket için ben bunları da yapabilirim” söylemlerinizdir. İdeolojik saplantılardan, aşiretçilikten, adamcılıktan, çıkar ilişkisi ağından uzak durun. En büyük davanız ve derdiniz memleketiniz olsun, olsun ki buda sizlerin farkı, sizlerin adamlığı, sizlerin siyasetçiliği ve sizlerin insanlığı olsun.

Sonuç olarak;  genelde Türkiye için, özelde Bingöl için siyasetçilerimizden isteğimiz; öncelikle temiz ve dürüst siyaset, sonra iktidar ve muhalefet milletvekilleri el ele bu halk için, bu memleket için ve bu ülke için çalışmak, gayret etmek ve onurlu bir hak arayışı mücadelesine girmek…

Ama memleket için, ama insanlık için, projeleriniz ve fikirleriniz bu memleket için hayata geçince anlamlı ve önemlidirler. Yoksa bir kez daha bizleri aldatmış ve oyalamış olacaksınız.

Sevgili müstakbel vekillerimiz;

Gelin öncelikle kendinize, memleketinize, milletinize bir iyilik yapın. Kirli siyasetten iki yüzlülükten uzaklaşın, temiz ve dürüst siyaset yapın. Sizlerle, bizlerde yarına umutla bakabilelim. Biz birbirimizle düşman değil, kardeş bir halk olmak istiyoruz…

Parsellemediğimiz gökyüzü için kavga etmiyorsak, onun altındaki yeryüzü içinde kavga etmeyelim, bu dünya hepimize yeter.