Gebelikte Şeker hakkında bilgi veren Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Dr. İbrahim Anıl Kulaksız, “Gebelikte Şekerin hem güncel hem de Solhan’da belli önyargılar var bu konu hakkında ama dünyanın kabul ettiği bir şeydir. Bütün dünya gebelikte eğer hastanın bilinen şeker hastalığı yoksa şeker taraması 24-28’inci haftalar arasında yapın. Eğer risk faktörleri varsa da 24’üncü haftayı beklemeden gördüğünüz anda yapın. Bunu çok net bir şekilde yapın diyorlar Kadın Hastalıkları ve Doğum uzmanları. Solhan’da özellikle hasta yakınlarının, komşuların, yani hekim olmayan insanların; ‘ben yaptırmadım bir şey olmadı, sen de yaptırma, gerek yok buna.’ diyorlar. ‘O şeker, zararlı’ gibi gerçek olmayan yaklaşımları nedeniyle hastaların kafası karışıyor ve şeker yüklemesi yaptırmıyorlar. Şeker yüklemesi, hiç bir risk faktörü olmazsa ailesinde, yakınlarda hiç şeker hastalığı olmasa, daha önce şeker hastalığı nedeniyle hastanın kendi geçmiş olmasa bile gebelikte çıkabilir. Gebelikte çıkabilen şeker hastalığını biz ön göremiyoruz. Gebelik şekeri yok dersek içimiz biraz rahatlıyor. Gebelik şekeri varsa o zaman işler biraz temkinli gitmemize yol açıyor. Sadece kadın doğum değil dahiliye doktorlarımız ve diyetisyenlerimiz ile beraber ortak bir şekilde çalışırsak sorunları çok büyük oranda geriletebiliriz. Sorunların oluşmasını çok büyük oranda azalta biliyoruz.” ifadelerini kullandı.

DİYABETİN RİSKLERİ?

Diyabet hakkında bilgi veren ve risklerine dikkat çeken Dr. İbrahim Anıl Kulaksız, “Diyabetin riskleri şunlardır; çocuk normalden büyük olabilir. İnsülin çocuğu biraz büyütebilir, şişirebilir. Bundan dolayı çocuk biraz daha büyük olabilir. Bu doğumda anneye zarar verebilir. Çocuğun omuzu doğumda takılabilir. Bu çocuğa büyük sıkıntılar yaratabilir. Suyu fazla olabilir. Suyu fazla olursa erken doğum olabilir. Erken doğumdan dolayı çocuk kaybedilebilir. Veya çok uzun süre yoğun bakımda, küvezde kalabilir. Buna bağlı çocuk büyükse veya suyu fazlaysa doğumda rahim toplamayabilir. Rahim toplamazsa doğum sonrası kontrol altına alınamayacak büyük kanamalar olabilir. Bu kanamalara bağlı olarak annenin hayati tehlikesi oluşabilir. Anne kaybedilebilir, rahmi alınabilir. Onun dışında suyunun fazla olmasından çocuğun kordonu doğumdan önce sarkabilir. Kordon çocuğu besliyor ve çocuğa kan götürüyor.Eğer o kordon sarkarsa çocuk onu sıkıştırırsa kan geçişi olmaz ve çocuk anne karnında ölebilir. Onun dışında gebelik zehirlenmesi yine şeker olan hastalarda çok sık karşılaştığımız bir durum. Çocuğun anne karnında ani ölümü, şekerin anı yükselip düşmesine bağlı olarak çocuğun kan akıllarında bozulma ve buna bağlı olarak anne karnında ani ölüm çok sık görülür. Çocuğun büyüklüğü gibi çocuğu küçük olması da şeker olan hastalarda daha risktir. Dolayısıyla bunların hepsini hem annenin hem bebeğin hayatını tehdit eden şeyler. Hastalar komşularını eşini dostunu dinleyeceğine mutlaka doktorları dinlemelidir. Gebelik şekeri çok önemlidir ve mutlaka yapılmalıdır. Gebelik şekeri varsa Dahiliye, Kadın Doğum ve Diyetisyen birlikte hastayı yönetmelidir. Gebelik şekeri çoğu zaman çoğu hastada gebelikten sonra geriler. Eğer gebelik şekeri varsa takiplerini daha sık yapıyoruz onların. Gebelik şekeri daha sonraki dönemde gebelikte 6 hafta sonra tekrar bir şeker yüklemesi yapıyoruz ve çoğu hastada gerilemiş oluyor. Eğer gerilemişse sonra takiplerini normali alıyoruz. Ama eğer ki gerilememişse hala gebelik şekeri devam ediyorsa bir şeker hastasının tanısını koyduk demektir, bir şeker hastasını yakaladık demektir. Eğer hastada gebelik şekeri varsa ve biz bunu şeker yükleme yapmayıp yakalayamadıysak bu risk faktörlerini çok bilemiyoruz. Normalde 3 hafta sonra çağıracağımız hastayı gebelik şekeri varsa bir hafta sonra çağırıp birçok sıkıntıyı önceden yakalayabiliyoruz. Ama eğer hastanın gebelik şekerinin olduğunu bilmiyorsak şeker tarama testini yaptırmadıysa o zaman işler bizim açımızdan birazcık zorlaşıyor. Bu riskler ve bu risklere bağlı oluşacak sorunlar çok büyük oranda artıyor.” şeklinde konuştu. SOLHANINSESİ