Bingöl’ün Solhan ilçesinde yaşayan dar gelirli bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelen Yavuz Ağralı, ilkokul ve ortaokul yıllarında bir yandan okuyup diğer yandan çobanlık, seyyar satıcılık, ayakkabı boyacılığı, araba tamirciliği yaptı. Daha sonra atletizmle tanıştı ve hayatı değişti. Küçücük yüre ğine atletizm ateşi düşen yavuz, 12 yaşında defterinin ilk sayfasına gelecekteki hayatı için belirlediği üç hedef yazdı: 1- beden eğitimi öğretmeni olacağım, 2- Milli Takım’a gireceğim, 3- Olimpiyatlarda koşacağım... Önce iki diplomayı cebine koyup hem öğretmen hem antrenör oldu.

‘PSİKOLOJİM DARMADAĞIN OLDU'

Milli Takım’a girmeyi 2011 ve 2012’de yıllarında küçük bir farkla kaçıran yavuz, 2013’te muradına erdi. Hatta Dünya Dağ Koşusu Şampiyonası’nda üçüncü olup Bingöl’e bronz madalyayla döndü. Sıra gelmişti olimpiyata... Nisan 2016’da Rotterdam Maratonu’nda 2 saat 17 dakika 15 saniye koşarak olimpiyat barajını geçip “Üçüncü hayalime kavuştum” diye sevinen yavuz, Rio Olimpiyatları’na kadar beş atletin daha barajı geçtiğini öğrenince adeta yıkıldı. Rio’ya yedek sporcu olarak giden ancak yarışamayan genç sporcu, “dönünce psikolojim darmadağın olmuş, hayallerim yıkılmıştı” dedi.

‘RAKİPLER ZORLU, AVCI GİBİ PUSUDAYIM’

Rio dönüşü iki ay dünyadan koptuğunu belirten yavuz’un hedefi şimdi Tokyo: “Rio’yu düşündükçe daha çok hırs yaptım ve çalışmalarıma hız verdim. İstanbul Maratonu’nda üçüncü oldum. Bu yıl Sevilla Maratonu’nda 2 saat 10 dakika 41 saniye ile tekrar olimpiyatlara gitme hakkı kazandım. Olimpiyatlara üç atlet katılacak. Önümde Kaan Kigen Özbilen ve gene Polat Kemboi Arıkan, arkamda Mert Girmalegesse var. Ama ben bu kez olimpiyatta koşmak için çok istekli ve kararlıyım. Bir avcı gibi pusuda bekliyorum ve arkada bıraktığım atletlerden biri benim derecemden iyi koşarsa daha iyisini yapmak için gene koşacağım.”

YAĞMUR-ÇAMUR BAHANE DEĞİL

Atletizmin diğer branşlara göre çok cefa istediğini belirten Ağralı her gün çift idman yaptığını, kar, yağmur çamur bahanesine sığınmayıp sürekli koştuğunu belirterek, “Bayramın ilk günü bardaktan boşanırcasına bir yağmur altında tam 18 kilometre koştum. Eve döndüğümde sırılsıklamdım ama gururluydum” ifadelerini kullandı.

ÇOK ÇALIŞMAK YETMiYOR, ŞANS DA GEREK

ALTI aylık evli olan, üç ay sonra kızı dünyaya gelecek olan 28 yaşındaki yavuz Ağralı, “İlk hedefim Tokyo’da koşmak, sonraki hedefim ilk dörde girmek ancak bu işler lafla olmuyor. Çok çalışmam hatta deliler gibi çalışmam şart. Hatta çok çalışmak bile yetmez şans lazım, sakatlık yaşamamak lazım düzgün bir psikoloji lazım” dedi.

"ATLET OLABİLMEK İÇİN BİNGÖL'E KAÇTIM"

Ağralı, hayvanlara bakacak kimse olmadığı için kendilerine çobanlık yaptıran babasına karşı çıkmak zorunda kaldığını söyledi.

İlkokul öğretmeni Muhammet Tenzil buzrul tarafından keşfedildiğini belirten yavuz Ağralı, “Öğretmenim beni koşu yarışlarına seçti ama babam çobanlık yapıyordu ve hayvanlara bakacak bizden başka kimsesi yoktu. Beni alıp Genç ilçesinin bir köyüne götürdü ancak benim aklımda atlet olmak vardı. Oradan kaçtım 40 kilometre koşup Bingöl’e döndüm. Babamı üzeceğimi biliyordum ama kararımı vermiştim, koşucu olacaktım” dedi. Babasının kendilerini çok zor şartlarda yetiştirdiğini kaydeden milli sporcu, “Kendisi halen çobanlık yapıyor, el arabasında bazen ışkın, hurma, bazen, pestil, bazen de domates satıyor. Ben babamla gurur duyuyorum. Biz ekmeği taştan çıkartmayı babamızdan öğrendik. Milli sporcuyum diye hiç kibir yapmam daha iki gün önce babamı camiye yolladım onun arabasında ışkın sattım” diye konuştu. Okul koşularında sürekli ağabeyi Emrullah’a geçildiğini belirten yavuz Ağralı, “O benden daha hızlı ama ben ondan daha hırslıydım” ifadelerini kullandı.

‘DÜNYAYI GEZDiM, NE MUTLU’

Atletizmi tüm gençlere tavsiye eden milli sporcu “Bakanlık olsun federasyon olsun büyük destekler sağlıyor. Etiyopya’da kamp yapıyoruz. Bu spor sayesinde tam 16 ülke gördüm, Türkiye’nin 60 ilinde koştum” dedi. (Süleyman Arat-HÜRRİYET)