Eğitim-Bir-Sen Bingöl Şube Başkanı Yunus Kava  Eğitim-Bir-Sen olarak programların askıya çıkarılmasını ve kamuoyundan görüş alma sürecini olumlu bulduklarını belirterek,  “Eğitim üç unsur üzerinden ifade edilebilir: Öğrenci, müfredat ve öğretmen. Diğerleri eğitimi kolaylaştıran ya da zorlaştıran unsurlardır. Öğrencileri, müfredat üzerinden öğretmenlerle geleceğe hazırlıyorsunuz. Bunun, toplumun değerleriyle barışık, toplumun değerlerini yansıtan, geleceğe hazırlayan bir formatta sunulmasına ihtiyaç var. Eğitim-Bir-Sen olarak, baskıcı, aşırı ideolojik, tek tipçi ve farklılıklara izin vermeyen bir eğitim sistemi yerine; öğrencilerimizin kendi değerleriyle barışık yetişmesini, kendilerini en iyi şekilde gerçekleştirebilmelerini, yeni gelişmelere açık olmalarını ve böylece dünyayla rahatlıkla rekabet edebilmelerini sağlayacak bir eğitim sistemi istiyoruz. Eğitim, dinamik bir süreç, devamlı değişim içerisinde yenilenmeyi gerektiren çağın şartlarına göre düzenlenmelidir. Eski kalıplarla eğitim sürecini sürdüremezsiniz. Bu bağlamda bu yenilenme hareketi çok önemlidir.” dedi.

"BEYAZ KİTABIN DIŞINA ÇIKMAYACAĞIZ”

Kava, Milli Eğitim Bakanının “Beyaz kitabın dışına çıkmayacağız” gibi bir cümle kullanması, beraberinde bazı soruları getirdiğini ifade ederek,  “Türkiye’de devletin dizaynı anlamında, devletin kontrol altında tutulması noktasında bir kırmızı kitaptan bahsediliyordu. Milletin formatlanması, aynı hizada yürütülmesi ve aynı noktaya çekilmesi için beyaz kitap mı var? İşin gerçeği, bu konuda soru işaretleri belirdi. Bu beyaz kitap hadisesi nedir. Eğer beyaz kitap müfredata ilişkin bir kitapsa, böyle bir durum söz konusuysa, bu demokratik tartışma kadük kalır. Beyaz kitap denildiğinde müfredata ilişkin üst norm veya bir yerden verilen bir şey mi var, bu anlamda bir soru işareti belirdi. Bu konunun tartışılması gerektiğini düşünüyorum.  Türkiye’nin müfredatı nasıl olmalıdır?” sorusuna vereceğimiz cevap nettir. Müfredatımız: her şeyden önce devlet yerine insanı merkeze alsın. İdeoloji aktarma ve yayma aracı olmasın. Devletin sahibi olan milletin rızasını temel alsın. Zamanın ruhuna uygun ve hayatla bağlantısı güçlü olsun. Öğrencilerin bireysel özelliklerini hiçe sayarak onları standardize etmeye, kalıplara koymaya çalışmasın. Tek tipçiliği, homojenleştiriciliği hiç kimseye dayatmasın. Bireyleri kendi yetenekleri ve yeterlilikleri doğrultusunda geliştirsin. Ayrımcı, dışlayıcı, sabit fikirli bir gençlik yetiştirmesin. Evrensel ile yerel dinamikleri sentezleyebilsin, farklılıkları zenginlik olarak görsün. Sivil, bilimsel, irfani derinliğe ve hikmete sahip olsun. Ahlak, adalet, erdem, güven, sorumluluk, dürüstlük, fedakârlık, sevgi, sabır gibi değerleri aktarsın. İnsanlığı seven temiz karakterli, temiz yürekli, dürüst bir nesil yetiştirsin. Kör taklitten ziyade analitik düşünen, sorgulayıcı ve eleştirel bakabilen aydınlık insanlar yetiştirsin" şeklinde konuştu.

Kava, "AK Parti son yıllarda eğitim sisteminde attığı adımlarla, askeri müdahaleler döneminde kurulan eğitim sistemini restore etmeye çalışsa da halen kurucu yasal belgeler olan Anayasa, İlköğretim Ve Eğitim Kanunu Ve Temel Eğitim Kanunu’nda ki sorunlar var olmaya devam etmektedir. Tek tipçi, vesayetçi doğrudan askeri müdahale dönemlerinin insan anlayışını sürdürmeye dayalı bir endoktrinasyon, eğitim sisteminde hâkimiyetini sürdürmektedir. Türkiye’nin başta ilgili mevzuat olmak üzere eğitim sisteminin insan haklarına duyarlı ve muhtelif toplumsal kesimleri dışlamayan bir şekilde yeniden kurgulanmasına ihtiyaç vardır. Böylece, farklılıklara saygı temelinde Anadolu’da yaşayan tüm vatandaşları birbirine bağlayan ortak bir kültürün inşa edilmesi mümkündür.  Yeni Türkiye ve demokratikleşme vizyonu, öğretim programlarıyla bütünleşmelidir. Öğretim programlarımızda Türkiye’nin özellikle son yıllarda atmış olduğu demokratikleşme adımları yeterince yer almamaktadır. Öte yandan askeri darbe dönemlerinden sonra kurgulanmış olan temel ilkeler ve bürokratik vesayetçi anlayışlar, öğretim programları ve ders kitaplarında maalesef yerini hala korumaktadır. Türkiye’nin son yıllarda yaşadığı demokratik gelişmenin öğretim programlarıyla bütünleşmesine ihtiyaç vardır. 1960, 1971, 1980, 1997’de yaşanan askeri darbelerin demokrasinin gelişimine ve hayatın olağan akışına yaptıkları olumsuz etkilere öğretim programların da geniş yer verilmelidir. Aynı şekilde 15 Temmuz 2016’da yaşanan hain darbe girişimi ve bu girişimin milletin doğrudan müdahalesiyle püskürtülmesi de öğretim programlarında yer almalıdır" dedi. (Haber Merkezi)

Editör: TE Bilisim