Bingöl’de yayın yapan 102.0 frekanslı Bingöl FM adlı radyo kanalında yayınlanan "Çapakçur’un Sesi" adlı programın dün akşamki konuğu İl AFAD Müdürü M. Emin Boğatekin oldu. İl Müdürü Boğatekin, “28 Şubat Sivil Savunma Günü ve 1-7 Mart Deprem Haftası” nedeniyle programa iştirak etti.

Afet ve acil durumlar ile ilgili birçok konuya değinen İl Müdürü Boğatekin; “İlimiz deprem afetselliğinin göz önünde bulundurulmasının gerekliliğini, deprem öncesi, sırası ve sonrasında kamu kurumları ve vatandaşlar olarak yapmamız gereken kuralların neler olduğu, tarihten günümüze Bingöl'de birçok yıkıcı depremin meydana geldiği ve birçok insanımızın maalesef bu depremlerde hayatını kaybettiği biliyoruz. Oluşan depremler nedeniyle birçok vatandaşımızın göç ettiğini aynı zamanda göç ile birlikte kültürel uyum problemlerinin yaşanıldığını da yakından gördük, görüyoruz.” dedi.

‘BİR GÜN ELBET DEPREM OLACAK’

Boğatekin sözlerine şöyle devam etti; “Öncelikle bunu tüm vatandaşlarımızın bilmesi gerekir ki; "Geçmişte yaşanılan bir afet bir gün mutlaka tekrarlanacaktır." özellikle de ilimizin deprem afetselliğini düşündüğümüzde Doğu Anadolu ana fay hattı ile Kuzey Anadolu ana fay hattının tam da kesiştiği bölge Karlıova ilçemizdir. Bunu kabul etmek zorundayız artık, gerek ilimiz olsun gerek komşu illerimiz olsun bu bölge tamamıyla bir deprem bölgesidir, vatandaşlarımızın afet kültür bilincinin oluşması amacıyla başta okullar olmak üzere üniversite öğrencilerine, kamu kurumlarına, STK'lara, Camii cemaatlerine yönelik bugüne kadar birçok eğitimimiz oldu ve bu eğitimlerimizi peyder pey vermeye devam etmekteyiz.

Bizler sadece eğitim vermekle de kalmıyoruz, AFAD Gönüllülüğü için de çalışmalarımıza devam ediyoruz. Şuan ilimizde üniversite öğrencileri, STK'lar ve sivil vatandaşlarımızı AFAD Gönüllüleri olmaları için hem eğitiyoruz hem de fırsatını buldukça tatbikatlarımıza dahil ediyoruz. Bu sayede ilimizi tehdit edecek büyük çaplı bir afet meydana geldiği zaman kriz yönetimine bilinçli, eğitimli gönüllerimiz ile birlikte müdahalelerde bulunmayı planlıyoruz. Biz AFAD olarak gerek risk yönetimi olsun gerek kriz yönetimi olsun plan programlarımızı önceden hazırlıyoruz.

Türkiye Afet Müdahale Planımız var. Bu plan kapsamında afetler ile ilgili ilimizde 26 adet Hizmet Grubu bulunmaktadır. Neredeyse tüm kamu kurumlarımız bu hizmet gruplarında ana çözüm ortağı ya da destek çözüm ortağı olarak görevlendirilmiş bulunmaktadırlar. Afetlerle mücadelede her ne kadar AFAD ilk akla gelen kurum olsa da bu sadece AFAD'ın bir problemi değil tüm Bakanlıklarımızın, kamu kurumlarımızın ve vatandaşlarımızın da problemidir. Bu nedenle olası büyük bir afete hazırlık amaçlı tüm güçlerimizi birleştirip diğer kamu kurumlarımız ile birlikte çalışmalarımızı yürüteceğiz.

Bizim şöyle bir sözümüz var; "Deprem Öldürmez, Bina Öldürür". Evet yapılan binalar kuralına göre yapılmazsa büyük bir depremde neden yıkılmasın ki? Binalarımızı olduğunca ovalarda değil dağlara yakın yerlerde yapmalıyız, ovalarımız alüvyon topraklardır, zemin buralarda oldukça yumuşaktır bu nedenle yerleşim yerlerimizin yüksek kesimlerde, sert kayalıkların bulunduğu bölgelerde yapmalıyız, böylesi alanların zemini ovalarımıza göre çok daha sağlam. Özellikle de deprem bölgesinde olmamız hasebiyle dikey mimariden çok yatay mimariye önem vermeliyiz, Bu hem binalarımızın depreme dayanıklılığı için faydalı olacaktır hem de vatandaşlarımızın çevreden, doğadan fayda görme oranını yükseltecektir. Ülkemizde oluşan depremlerin istatistiğine göz attığımızda maalesef fay hatlarımız yeryüzüne çok yakın. Mesela geçtiğimiz günlerde Adaklı merkezli oluşan deprem yeryüzüne 7 km yakınlıkta gerçekleşti. Bu nedenle bina kat sayımızın yüksek olmaması, alüvyon, tarım toprağı olan ovaların imara açılmaması gerekir. Bunu unutmamalıyız ki; Doğa kendisine uygun yapılmayan bir yerleşim birimini gün gelir sel ile vurur gün gelir deprem ile vurur. Bu konuda doğa son derece acımasızdır, doğa kurallarına uygun ve sağlam yerleşim yerleri yapmak zorundayız aksi takdirde tarih tekerrürden ibarettir.” diye konuştu.