Hak-İş Konfederasyonu ve Hizmet İş Sendikası Bingöl İl Başkanı Abdulmecit Akdemir, 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü nedeniyle kutlama mesajı yayınladı.

 

ASGARİ ÜCRET İNSAN ONURUNA YAKIŞIR VE YAŞANABİLİR OLMALI

2019 yılında yapılacak olan Kamu toplu iş sözleşmelerinde yüksek enflasyonun dikkate alınmasını, işçilerin ve işçi emeklilerinin yüksek enflasyon karşısında korunmasını talep edeceklerini belirten Akdemir, “Sendikasızlaştırmaya, güvencesizleştirmeye, kuralsızlaştırmaya, işten atılmalara, yeni özelleştirmelere, kayıt dışı ve düşük ücretlerle çalıştırmaya, insan onuruna yakışmayan her türlü işe, her türlü davranışa HAYIR diyoruz. Sendikal örgütlenmenin önündeki engellerin kaldırılmasını, sendikalı olduğu için işçilerin işten çıkarılmamasını istiyoruz. Yeni üretim biçimlerine karşı, yeni örgütlenme bilinci diyoruz. İş kazalarının sona erdirilmesini, iş sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin artırılmasını, sağlıklı çalışma ortamlarının oluşturulmasını istiyoruz. Kıdem tazminatı hakkımızın geriye götürülmemesini, aksine güçlendirilmesini, işsizlikle daha etkin mücadele edilmesini istiyoruz. İnsan onuruna yaraşır saygın iş istiyoruz. Asgari gelir desteği uygulamasına geçilmesini istiyoruz. Asgari ücretin insan onuruna yakışır ve yaşanabilir olmasını, vergi adaletsizliklerinin giderilmesini ve ücretlerdeki yüksek vergi dilimlerinin düşürülmesini istiyoruz. Yoksulluğun önlenmesini istiyoruz. Üretim ve istihdama dayanan bir kalkınma modeli, adaletli bir gelir dağılımı, daha özgür, daha müreffeh bir Türkiye istiyoruz. Ücretlerdeki ağır vergi yüküne hayır diyoruz. Ücretlilerin milli gelirden aldığı payın artırılmasını, ekonomik büyümeden ve refah artışından hak ettiğimiz payı istiyoruz. Taşerondan kamu işçiliğine ve mahalli idarelere geçen personele bir an evvel toplu iş sözleşmelerinin yapılmasını talep ediyoruz. İnsanı merkeze alan, daha adil ve sürdürülebilir bir dünya ve Türkiye ekonomisi istiyoruz. İstihdam, üretim, yatırım ve örgütlenme diyoruz. İşsizlik mutlak değil, istihdam imkansız değil diyoruz. Üretirken, doğal yaşam ve ekolojik çevrenin korunmasını, başta su kaynakları olmak üzere orman, su yatakları, akarsular, göller ve denizler gibi insanlığın ortak değer ve miraslarının ticarileştirilmemesini ve korunmasını istiyoruz. Akıllı teknolojiyi etkin kullanarak, ülkemizin tarihi şehir ve konut mimarisinin güncellenerek, yaşanabilir, kültürel şehirler için planlama yapılmasını istiyoruz. Ülkemizin tarihi şehir ve konut mimarisinin kültürel dokuya zarar vermeden, korunarak, yaşanabilir, insan yüzlü, kültür ve medeniyet şehirleri için planlama yapılmasını istiyoruz” dedi.

 

SAĞLIK HİZMETLERİ REVİZE EDİLMELİ

Sağlık hizmetlerinin toplumun tüm bireylerini kapsayacak şekilde ulaşılabilir ve yeterli olması gerektiğini söyleyen Akdemir, sağlık politikalarının gözden geçirilmesi gerektiğini ifade ederek, “İstihdamda kadın ve gençlere daha çok yer verilmesini istiyoruz. Çocuk istismarının kesinlikle önlenmesini istiyoruz. Annelik hakkının korunmasını, kreş ihtiyacının karşılanmasını istiyoruz. Gençlerin eğitim, staj, işe giriş ve istihdam imkânlarının geliştirilmesini istiyoruz. Öğrencilikteki staj sürelerinin emeklilikten sayılmasını istiyoruz. Engellilerin toplumsal yaşama etkin bir şekilde katılımının sağlanmasını istiyoruz. Her türlü ayrımcılıktan uzak, kalkınmanın temeli olan insan kaynağının gelişmesine katkıda bulunacak gerçekçi politikalar istiyoruz. Kaliteli, sürekli sağlık hizmetleri almak toplumun en temel hakkı olduğunu bu hakkın toplum içerisinde ulaşılabilir, kapsayıcı ve faydalanıcı olması önemli bir gerekliliktir. Sağlık politikalarının giderek etkisiz bir hale geldiğini ve bu kapsamda yeni sağlık politikalarına ihtiyaç duyulduğunu belirtmek için alanlardayız. Sağlık sektörünün maliyetinin giderek artması ve uygulanan sağlık politikalarının giderek etkisiz hale gelmesi toplumsal bir soruna haline gelmiştir. Sağlık hizmetlerinin toplumun tüm bireylerini kapsayacak şekilde ulaşılabilir ve yeterli olması gerektiğini düşünüyoruz. Bu problemlerin ileride daha da zor ve içinden çıkılmaz yeni problemlere neden olmadan çözülmesi gerektiğine inanıyoruz ve bunun için alanlardayız” diye konuştu.

 

KUDÜS DÜŞMEZ, MÜCADELE BİTMEZ

Ülkeye sığınan bütün göçmenler için uygulanabilir, sürdürülebilir, ulusal ve uluslararası politikaların geliştirilmesi gerektiğini vurgulayan Akdemir, “Göçmenlere istismar değil, emeğine itibar diyoruz. ABD’nin elçiliğini Kudüs’e taşıma kararını, Golan Tepelerini İsrail’e peşkeş kararnamesini reddediyor ve asla kabul etmiyoruz. Uluslararası Filistin ve Kudüs’e Destek Sendikalar Birliği olarak bütün dünyayı bu oldu bitti karara karşı mücadeleye çağırıyoruz. İsrail’in Filistinlilere yönelik katliamları kınıyoruz. Üç dinin kutsal şehri Kudüs’e yönelik tek taraflı kararları asla kabul etmiyoruz. Kudüs düşmez, mücadele bitmez diyoruz. İsrail’in Filistin’de işgal ettiği tüm topraklardan çekilmesini istiyoruz. 30 Mart 2018 tarihinde Filistinli kardeşlerimiz tarafından başlatılan Büyük Geri Dönüş Yürüyüşünü destekliyoruz. Bölgede barış ve huzurun yeniden tesis edilmesi için İsrail ve ABD yönetimini sorumlu davranmaya davet ediyoruz. Dünyanın dört bir yanında toprakları işgal edilmiş, vatanlarından uzaklaştırılmış, yaşam hakları elinden alınmış tüm mazlumların uğradığı zulmün son bulmasını, tüm dünyada demokrasinin galip gelmesini, adalet ve barışın kazanmasını istiyoruz. Doğu Türkistan’da, Filistin’de, Suriye’de, Myanmar’da, Dünyanın neresinde olursa olsun yapılan zulümleri, soykırımları, vahşetleri lanetliyoruz. Yeni Zelanda’da camilere gerçekleştirilen Müslüman katliamlarını, Sri Lanka’daki saldırıları kınıyoruz. İsrail zindanlarında mahkum edilen Filistinlilerin ve Suriye zindanlarında esir tutulan kadın ve çocukların bir an evvel salıverilmesini istiyoruz. Bizler her zaman “Savaşa Hayır” dedik. Ancak Teröre Karşı verilen bütün mücadeleleri destekliyoruz. Sınırlarımızın güvenliği ve terör yuvalarının kurutulması için devletimiz tarafından yurt içi ve yurtdışında teröre karşı gerçekleştirilecek operasyonları destekliyoruz. FETO, PKK, DAEŞ, YPG, YPJ, DHKP-C ve diğerleri hepsi terör örgütüdür. Ülkemizin ve dünyanın bunlarla etkin mücadele etmesi çağrısı için alanlardayız. Terörün bir an önce son bulmasını istiyoruz. Terörün her türlüsüne karşı olduğumuz için buradayız. 15 Temmuz Türkiye’yi işgal ve hain Darbe girişimini unutmadık. Unutturmayacağız. Darbe girişimini yapan başta FETÖ örgütü olmak üzere bütün darbe davalarının tamamının biran evvel sonuçlandırılmasını ve suçluların cezalandırılmasını istiyoruz” şeklinde konuştu.

 

28 ŞUBAT POST MODERN DARBECİLERİNİN HÜKÜM GİYMELERİNİ ÖNEMSİYORUZ

28 Şubat davasındaki kararı eksik ve yetersiz gördüklerini kaydeden Akdemir, son olarak sözlerini şu şekilde sürdürdü: “12 Eylül darbecileri gibi 28 Şubat post modern darbecilerinin de yargı önüne çıkarılıp yargılanmasını ve hüküm giymelerini önemsiyoruz. 28 Şubat davasındaki kararı eksik ve yetersiz bulduğumuzu belirtiyoruz. Ülkemizin ve milletimizin tekrar bu karanlık müdahale dönemlerini bir daha yaşamamasını temenni ediyoruz. Ülkemiz üzerine oynanan siyasi ve ekonomik oyunlara, kaos oluşturma çabalarına, demokrasi dışı yöntemlere ve bütün darbe girişimlerine HAYIR diyoruz. Hayatlarının baharında vatan için şehit olan askerlerimize, polislerimize, korucularımıza ve ülkemizin değişik bölgelerinde teröristlerce yapılan saldırılar sonucu hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Cenab-ı Haktan rahmet, milletimize başsağlığı, gazilerimize ve yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz. Herkesin barış ve istikrar içerisinde, huzur ve güven ortamında, birlik ve dayanışma içerisinde yaşadığı bir Türkiye istiyoruz. Hak-İş olarak bugün; emek, barış, özgürlük ve demokrasi için haykırıyoruz! Yaşasın emeğin dayanışması! Yaşasın bağımsız sendikal mücadelemiz! Yaşasın Türkiye! 1 Mayıs emek ve dayanışma günü Türkiye’de ve dünyada tüm emekçilere kutlu olsun.” (Haber Merkezi)