Genç Belediyesi himayesinde Genç’te ‘8. Geleneksel İmam Hatip Mezunları Buluşuyor’ etkinliği düzenlendi.

Kurban Bayramı’nın ikinci günü Beşkardeşler Düğün Salonu yerleşkesinde düzenlenen buluşmaya Bingöl ve ilçelerinden başta olmak üzere il dışından da çok sayıda İmam Hatip mezunu ve öğretmenleri katıldı.

Kahvaltı programıyla başlayan buluşmaya, daha sonra konuşmalara geçerken, programa ev sahipliği yapan ve aynı zamanda bir dönem Bingöl İmam Hatip Lisesi’nde görev yapan Genç Belediye Başkanı M. Hadi Topraktan, bir konuşma yaptı.

“Malumunuz geçen seneki İmam Hatipliler Buluşması’nda demiştim önümüzdeki sene İmam Hatipliler benim misafirim olsun, sizi Genç'te ağırlamak istiyorum demiştim. Biz biraz heyecanlıydık daha çok katılımın olmasını düşünüyorduk. Ancak bayram olması sebebiyle dışarıdan gelen birçok arkadaşımız ancak zamanını ailelerine ayırmaya çalışmış, normal karşılıyoruz” diyerek konuşmasına başlayan Başkan Topraktan, şunları söyledi:

 

“Öncelikle bu yıllık buluşmalara öncelik eden, tertiplenen ve bu işin sorumluluğunu üstlenen İmam Hatip Derneği ve yöneticilerine teşekkür etmek istiyorum. Gerçekten bizim böyle buluşmalara ihtiyacımız vardır. Tabii okulu bitirdik. Büyüdük, iş güç sahibi olduk ve bir taraftan da görev yapıyoruz. En azından yılda bir seferde olsa bu buluşma arkadaşlarımızı, sevdiklerimiz görmek ve bir araya gelmek için bir fırsattır. Allah bu işi üstlenenlerden razı olsun. İnşallah önümüzdeki senelerde bu oluşumları, bu STK ruhunu daha da güçlendirerek iyi yerlere getirecektir.”

“STK’lıların bugün ciddi manada ağırlıkları var”

Yeni süreçte ülkeyi idare edenler artık tek başına kararlar alamayacaklarını işaret eden Başkan Topraktan, STK’lıların misyonuna değinerek şöyle konuştu:

“Şöyle bir hatırlatmada bulunayım. STK'ların Büyükşehirlerde ve hemen hemen bütün illerde ciddi manada bir ağırlıkları vardır. Hele seçim zamanlarında daha popüler olur. Bir örnek vereyim. İsviçre'nin bir kasabasında yaşayan Türkler var. Konya'dan gitmişler. Dernekleşmişler, nüfusları çok olması sebebiyle oradaki siyasetçiler, seçim öncesi onların oylarını almak için onlara gider. Ve onlar oradaki siyasette söz sahibiler. Bunu yabana atmamak lazım. Biz mesela Bingöllüler olarak buradan kalkıp başka illere giden hemşerilerimize diyoruz ki, gittiğiniz yerlerde dernekleşin ve ilimizin tanıtımına katkı sunun diyoruz. Ancak bazıları bunu yapmaya çalıştı da fakat bu çalışmalar istenilen gibi olmadı. Çünkü bu işin arkasında farklı amaçlar vardı. Biz istiyoruz ki, bizim STK'lılarımız ilimizi, insanımızı, dayanışmamızı tanıtsınlar. Ne kadar etkinlik ve tanıtma o kadar güçlü bir il olduğumuzu tanınır hale gelir. Yaşadığımız bazı olumsuz olaylardan sonra şunu söyleyeyim. Siz değerli kardeşlerimiz yaşadığınız illerde ilinizi en iyi şekilde temsil eden ve katkı sunan etkili STK larımızın oluşmasını sağlayın. Artık yeni bir görüntü var. Sizde farkına varmışsınızdır. Şimdiye kadar Türkiye'de bağımsız kararlar alınarak ülke yönetilirdi. Ancak son zamanlarda STK'lar ciddi anlamda siyasete yön vermeye başladılar. Türkiye’nin her yerinde bir ağırlık kazanmışlar.”

“İmam Hatip ruhu iktidar da ise, samimi bir mücadelenin sonucundan”

İmam Hatipler bir zamanlar çok dışlandığı ve hor görüldüklerini belirten Topraktan, tüm bunlara rağmen o ruh bugün iktidara gelmişse Allah rızası için çaba gösteren, samimi bir mücadelenin sonucundan geldiğini söyleyerek konuşmasını şöyle tamamladı:

“Değerli arkadaşlar bugün Türkiye toplumunda İmam Hatipliler söz sahibidirler. Eskiden İmam Hatiplileri dışlarlardı, hor görürlerdi. Yani biz imam hatipliler zaman zaman parya muamelesini görürdük. Eğer bugün İmam Hatipliler ruhu Türkiye'de iktidar da ise, bu uğurda samimi olarak mücadele eden, bireysel ve kişisel talebi olmayan insanların Allah rızası için bu ülkede halka ve hakikate sahip çıkmak için verilen bir mücadelenin sonucudur. Biz bu mücadelenin devamından yanayız. Bizler bunu sürdürmemiz lazım. Ama yükü bir iki insana bıraktığımız zaman bu iş istenilen gibi yürümez. Her birimiz her insanımız kendini en az bir Belediye Başkanı, bir Kaymakam, bir Vali ve bir müdür yerine koyması lazım ki bu iş yürüsün. Böyle olmakla gücümüz artsın. Eğer çevremizde söz sahibi olmak istiyorsak daha çok güçlü olmamız lazım. Daha çok söz sahibi, daha çok ufuklu olmamız lazım. Eminim ki Türkiye'de dirayetli, ufku açık, sorumluluk sahibi olarak İmam Hatipliler buna hazırdır. Ve biz bu ruhun istismarına da karşıyız. Sizleri tenzih ediyorum. Bizler imam hatipliler olarak bir kıvılcıma ruh vermemiz lazım ki bu ateş olsun. Her zaman yanan bir ateş ve çevreyi aydınlatabilsin. Buna inanıyor ve güveniyorum.”

“İmam Hatip ruhunu 28 Şubatta boğmak istediler”

Eğitim-Bir Sen Genel Başkan Yardımcısı Ramazan Çakırcı ise, İmam Hatiplilerin geçmiş dönemlerde yaşadığı süreçlere dikkat çekerek bugün gelinen nokta da umutlu olduklarını ve bu umudun daha da yeşereceğini vurgulayarak, şunları söyledi:

“Gerek bugün olsun gerek daha önceki İmam Hatipliler toplantısı olsun arkadaşlar çağırınca bizde elimizden geldiğince katılmaya sizlerle hasbihal etmeye çalıştık, çalışıyoruz. Gerçekte bugün çok güzel bir topluluk var ve bu topluluğu ancak imam Hatipliler yetiştirir diyoruz. Ben bunun için İmam Hatiplilerin kuruluşundan bugüne kadar emek ders eden herkese teşekkür ediyorum. Allah kendilerinden razı olsun. İyi ki böyle bir nesilin yetişmesine vesile oldular. Hamdolsun bu beri sadece Türkiye'de değil ümmet coğrafyasına da umut oldular. Yani bunu 28 Şubatta boğmak istediler. Hakikatten 28 Şubattan sonra yetişen nesil arzu ettiğimiz gibi bir nesil olmadılar. Hepimiz bu süreç içerisinde yaşadık ve fark ettik. Rabbim yine bizlere nasip etti 2010'dan sonra İmam Hatiplileri tekrar şaha kalkındırmaya başladık. Bunda da Sendika olarak azda olsa bir katkımızın olmuş olması hakikatten iman hatipliler gönüllüleri olarak son derece memnun olduğumuzu belirteyim. Tabii bu kötü süreçte imam hatipte okuyan gençlerimiz, önleri kapatıldığı için derslere kulak asmadı. Başarılı bir nesil çıkmadı. Ara ara çoğumuz duymuşuz nerde o eski imam hatipliler diye. Ben şunu söylüyorum imam hatiplilerin kapısından kim giriyorsa girsin o özü yakalar. Ve o ruhu kapar diye düşünüyorum.”

Programda birçok öğretmen ve mezun öğrenci söz hakkı alıp duygularını dile getirirken, program çekilen hatıra fotoğrafı ile son buldu.