Kalkınma deyince Türkiye’de ilk akla gelen isim olan Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Ekonomi İşleri Başkanı Cevdet Yılmaz, kuruldukları günden bu yana gündemden düşmeyen kalkınma ajanslarıyla ilgili merak edilenleri anlattı.
Yılmaz, yerel aktörleri ortak akılla bir araya getiren kurumlar olarak tarif ettiği ajansların yatırımcıyı yönlendirdiğini, teşvik ve hibe desteklerinin yanı sıra KOBİ’lere kurumsallık, girişimcilik ve İK gibi değerleri benimsettiğini söyledi. Yılmaz, çoklu yönetim yapısı nedeniyle güçlükle idare edilen kalkınma ajanslarının çatışmaları kurumsal seviyelere çekip sosyal alanları rahatlattığını ifade etti.
“AJANSLAR TEŞVİK MERKEZİ DEĞİL”
Geçmişte Türkiye’de merkezi planlama anlayışı olduğunu aktaran Yılmaz, “Geçmişte Türkiye’de merkezi planlama anlayışı vardı. Ankara’dan devlet planlama kanalıyla birtakım makro stratejiler geliştiriliyordu ve uygulamaya dökülmeye uğraşılıyordu. Türkiye farklı ekonomik değerleri ve üstünlükleri olan büyük bir ülke. Büyükşehirlerle ve sadece belirli bölgelerle Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşamayacağı aşikar. Dolayısıyla bütün yörelerimizin öncelikle farklı özelliklerini tespit etme, daha sonra da harekete geçirme amacıyla kuruldu kalkınma ajansları. Yerel aktörleri bir araya getirerek, yerel aklı devreye sokarak ortak akılla yörelerimizi iyi analiz etmek, ardından da her yörenin kendine özgü kalkınma stratejisi geliştirmesini sağlamak hedeflerdir. Makro stratejimiz ve vizyonumuzla uyumlu olmak kaydıyla her yörenin kendi strateji ve planını yapması lazım. Bunu da aşağıdan yukarıya şeklinde bir düzenle ortaya koyması gerekmektedir. Kamu kurumlarıyla, STK’sıyla, özel sektörüyle yerel yönetimiyle bir bütündür. İkincisi kamu-özel ve yerel yönetim iş birliğini öngören bir mekanizmadır kalkınma ajansları. Kalkınma kurullarına baktığınızda farklı aktörleri görürüz. Kalkınmanın en önemli unsurlarından biri de; paydaşlarla yerelde bir hedef birliği ve eylem bütünlüğü sağlamaktır. Kalkınma ajanslarımızın bir ilave unsuru da, yeni bazı finansal mekanizmaları devreye sokmasıdır. İlk yardım, proje, İK ve Ar-Ge destekleri gibi çeşitli fon kaynakları olan bir mekanizmaları yürütür. Ama bizim asıl beklentimiz daha çok bilgi üretilmesi, ortak hedefler geliştirilmesi ve beraberlik sağlanmasıdır. Finansal destekler de işin tatlandırıcısıdır” dedi.
“TEK DURAK OFİS” OLACAK
Yılmaz, “Bugüne kadar ajanslarımız binlerce önemli hizmet yapıp, binlerce rapor verdi. Her biri kendi bölgesi ve sektörleriyle ilgili önemli çalışmalar yaptı ve kendi bölgesinin planlama teşkilatı gibi çalıştı. Bilgi olmadan kalkınma ve strateji olmaz. Kalkınma ajanslarımız bilgi ve strateji üretti. Kamunun da özel sektörün de kaynaklarını verimli kullanabilmesi için detaylı ve özel analizlere ihtiyaçları vardır. Bunu ajanslar sağladı ama daha yol almamız lazım. Kurumsallaşma bir anda olmuyor. Zamanla ajanslarımız daha etkin çalışacaklar. Bir görevleri de yatırım destek ofisleri (YDO’lar) kanalıyla yatırımları bölgeye çekmek ve yatırımcıları tek elden bilgilendirerek muhatap olmaktır. Çeşitli teşvik, destek ve yönlendirmelerle diğer kurumlardaki bürokratik işlemlerini de takip etmek suretiyle yatırımcıların hayatlarını kolaylaştırmaktır. YDO’lar ajansların altında her bölgede kurduğumuz yapılardır. Tek durak ofis, yatırımcı gittiğinde tek yerle muhatap olacak, yatırımcı yorulmayacak. Bu mekanizma inşallah zamanla çalışacak” dedi.
“YETERİNCE PROJE GELİŞTİRİLEMİYOR”
Kalkınma Ajanlarının KOBİ’leri ortaya çıkardığını belirten Yılmaz, “Kalkınma ajansları, desteklerinde özellikle KOBİ’leri ortaya çıkarmıştır. Sağladıkları destekler büyük firmalar için anlamlı değil ama küçük ve orta ölçekli işletmeler için oldukça değerlidir. Büyük işletmelerin ise önemli yatırımlara cazibe sunarak destek oldular. Yaptığımız işlerden en önemlisi şu oldu; Başbakanlığa bağlı, yurt dışında temsilcilikleri olan yatırım destek ajansı var. Kalkınma ajanslarının da yurt içinde networkleri var. Biz bu ikisini bütünleştirip arasında irtibat kurduk. Kalkınma ajansları geliştirdikleri proje fikirleriyle yatırımcıların işini epeyce kolaylaştırdılar. Sadece yerli değil yabancı yatırımcı için de bunu yaptılar. Başbakanlığa bağlı Yatırım Destek ve Tanıtım Ajansımızla paslaştılar. Güzel uygulama örneklerini Kalkınma Bakanlığımızdan elde etmeniz mümkün. Birkaç örnek vermek gerekirse; Afyonkarahisar bir turizm şehri. Termal kaynaklar ve firmalar var. Ortaklaşa bu kaynak için proje geliştirildi örneğin. Bu vesileyle önemli bir tasarruf sağlandı ve düşük maliyetle hizmet sunan bir sistem kuruldu. Yine İstanbul’da teknoloji ve inovasyona yönelik çalışmalara destek verildi. Sosyal entegrasyonu da unutmadık. Van’a gittik, ajans desteğiyle tekstil kent kuruldu, binlerce insan ekmek yiyor şu an. Yörelere göre farklı projelere destek veriyor kalkınma ajansları. Çünkü her bölgenin gelişmişlik seviyesi ve ihtiyaçları birbirinden farklı. Ajanslar bunları yakalayıp destek oluyor. Kalkınma Bakanlığımızın da politikaları önemli. En önemli meselemiz insan kaynakları, bunu yerelde güçlendirmemiz lazım. Kurumsal kapasitemizi güçlendirmemiz lazım. Teknik destekler bu yönde gelişiyor. Hibe destekleri bir yere kadar. Aslolan kurumsal kapasiteyi, İK’yı geliştirmektir. Bizim en büyük eksiklerimizden biri olan yeterince proje geliştirememenin önüne geçilmelidir. Her yöre kendisine göre proje üretecek ki yatırımcıyı cezbetsin. Zira yatırım tanıtımı diğer konulardan farklıdır. Genel tanıtımda ilin güzelliklerini anlatırsınız ama yatırıma dönük tanıtım nokta atışıdır. Faydalı proje fikirleri gerekir” şeklinde konuştu.
“AJANSLAR GERİLİMİ ERİTİYOR”
Birlikte çalışmanın önemine vurgu yapan Yılmaz, “Çok aktörlü yapılarda gerilimler olabilir, işin tabiatında var. Gerilimler oluyor diye bizim bu yapılardan vazgeçmememiz lazım. Birlikte çalışma kültürünü güçlendirmeliyiz. Özelin bakışı, kamunun ve yerel yönetimin bakışı farklı olabiliyor. Bu yüzden sürekli diyalog mekanizmalarına ihtiyacımız var. Çatışmaları kurumsal seviyelere çekip sosyal alanlar rahatlatılmalı. Belki kurum içerisinde zorluk yaşıyoruz. Ama ajansların en büyük katkılarından biri bu gerilimleri zaman içerisinde eritmesi. Bu bir kültür. İller arasında da aynı şeyler geçerlidir. Bakanken de söylemişimdir: “Küçük olsun benim olsun diye değil, büyük olsun hepimizin olsun” diye yaklaşmalıyız meseleye. Bazen iller arasında tatlı bir rekabet iyi olabilir. Belli bölgedeki iller arasında tamamlayıcı bir ilişki olmalıdır. Komşu ildeki güzel bir gelişme size de fayda sağlıyor aslında. Komşuda pişer size de düşer. Sinerjiler böyle oluşur. Aynı yöredeki iller arasın sinerji oluşturma da ajanslarımızın katkılarıyla doğuyor. Ekonomi aslında bölgesel bir hadisedir. Tek tek illerin rekabet gücü bir yere kadar. Asıl rekabet gücünü sağlayan çevrenizle elde ettiğiniz üstünlüklerdir. Bu sebeple bölgesel birliktelikler şarttır” dedi.
“DEVE DE DEĞİL KUŞ DA DEĞİL”
Yılmaz, “Deve de değil, kuş da değil. Buna bilgisayar dilinde interface diyorlar. Aslında merkezle yerel arasında, ne merkez ne de yerel olan; ama ikisiyle de diyaloğu olan ve bu diyaloğu güçlendiren bir yapı. Yenilikçi ve kurumsal... Biz geleneksele alışmışız. Dünyada kamu yönetiminde ara formlar gelişiyor. İş birliği sağlayan bir mekanizmadır ajanslarımız. İlle bir kutunun içine koymamalıyız. Bunlar katma değerli mekanizmalardır, geliştirilmelidir. Kalkınma ajansları sadece doğrudan destek veren kurumlar değildir. Bölgeye katkıları bir taraftan özel sektörü diğer taraftan uluslararası formları şekillendirmektir. Uygun projeler hazırlamazsanız fonlardan faydalanamıyorsunuz. KOBİ’lerde de bu kapasite yeterli değil. Ajanslarımız bu noktada devreye girip AB fonlarından yararlanmamızı sağladılar. AB insan kaynakları programı için birçok ajansımız hazırlık yaptı. İŞGEM için projeler hazırlandı. Bu rollerin ilerisi için daha da güçlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Bakanlıklar elbet şemsiye kuruluşlardır. Ama bölgeye inip proje hazırlama, izleme, yatırımcıya yol gösterme yapan ara kurumlar ajanslardır. Destek kısımları görünür yüzü, ama sosyal kısmı da var. Ajanslar özel sektör yatırımlarına da yol gösterir. Kalkınma ajansları için aslında hibe programları ikincil sıradadır. Aslolan diğer toplumsal ve kalkınmacı alanlardır. Her ajans kendi bölgesinde proje fikirleri geliştirmek zorundadır. Bunların bir kısmı henüz finanse edilmemiş olabilir. Bazı ajanslarımız yatırımcıya arsa yeri bile tahsis ediyor. Kocaeli’den biliyorum, bir ajansımız bunun için yazılım bile geliştirdi. Yatırıma müsait arazileri bir bilgi sisteminde topladılar, gelen yatırımcıya yol gösterdiler. Yatırımın özelliğine göre yönlendiriyorlar” şeklinde konuştu. (Sanayi Gazetesi)