SİYASET

Bingöl’ün Sesi Olmaya Devam Edeceğim

HDP Bingöl Milletvekili Erdal Aydemir ile Röportaj....

Abone Ol

MD PRESTİJ DERGİSİ -ÖZEL-

En güzide mesleklerden birisidir avukatlık… Mahkeme salonlarındaki koşuşturmacalar, sanıkların, tanıkların gözlerindeki ifadeler, bazen çaresizlik bazen de şüphe ile yaklaşmalar… Avukatların zor ve önemli bir görevlerinin olduğu aşikardır. Bingöl’de avukatlık mesleğine yıllarını vermiş, sonrasında 4 dönem Bingöl Baro Başkanlığı görevini üstlenmiş ve son dönemde Bingöl milletvekili seçilen Erdal Aydemir ile bir söyleşi gerçekleştirdik.

BİNGÖL’DE KABUL GÖREN BİR AVUKATLIK KİMLİĞİNİZ VARDI, SİYASİ ARENAYA NEDEN GİRDİNİZ?

Öncelikle sizin özelinizde tüm bağımsız basın emekçilerine saygı ve sevgilerimi sunuyorum. Kutsal bir meslek icra ediyorsunuz. Sizin yaptığınız doğru ve tarafsız haberler herkes için tarifsiz değer arz etmektedir. Bildiğiniz gibi hepimizin ortak gayesi; huzurlu, umutlu ve sağlıklı bir yaşam için en iyisini sunabilmektir. Keyifli ve anlamlı bir söyleşi olması dileği ile, teşekkür ederim. İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olduktan sonra yaklaşık 25 yıl serbest avukatlık yaptım. Bu dönemde çeşitli sivil toplum örgütlerinde çalışmalarım oldu ve dört dönemde Baro Başkanlığı yaptım. Gençlik yıllarımda başlayan demokrasiye ve eşitlikçi ilkelere olan inancım meslek hayatımda da devam etti. İnsan hakları ve özellikle Kürt sorununun barışçıl yollarla çözüme kavuşturulması gerektiği düşüncesi ile, doğup büyüdüğüm Bingöl ilinin yaşadığı tüm sorunları meclise taşımak, orada çözüm aramak, sonuç almak, hemşehrilerimin sesi olmak için; ilkelerine, insan hak ve hürriyeti için verdiği mücadeleye inandığım Halkların Demokratik Partisi ile siyasete girdim.

BİNGÖL’DE DOĞUP BÜYÜYEN BİRİ OLARAK BİNGÖL’DE BUGÜNE DEK UNUTAMADIĞINIZ BİR ANINIZ YA DA SİZDE İZ BIRAKAN BİR OLAYI ANLATIRMISINIZ?

Aslında sayısız anılarım vardır Bingöl’ün her ucrasında. Zamansız Afatları bilirsiniz ben de o jenerasyondanım. Bir Afatlar çocuğunun herhalde ne kadar kalabalık anılara sahip olabileceğini tahmin ediyorsunuzdur. O zaman yine Afatlar (Kültür) mahallesinde yaşadığım ve unutamadığım acı bir olayı paylaşayım sizinle. 90’lı yıllar yaşadığımız coğrafyanın belki de en karanlık dönemlerinden birisiydi. Failli meçhul cinayetlerin yaşandığı dönemde, çocukluk arkadaşım olan Ahmet Bayram’ın sokak ortasında katledildiği ve faillerinin halen bulunamadığı acı olay, hafızamda kalan en acı en unutulmayan olay olarak benimle bugüne kadar gelmiştir.

SON ZAMANLARDA Z KUŞAĞI İLE İLGİLİ SÖYLEMLER ARTTI. SİZ BİNGÖL’DEKİ Z KUŞAĞINI NASIL GÖRÜYORSUNUZ VE ONLARA HANGİ MESAJI VERMEK İSTİYORSUNUZ?

Hem parti olarak hem de bireysel bir şekilde çok yakından takip ediyoruz Z kuşağını. Aslında hiçte sanıldığı gibi apolitik bir kuşak değil. Gayette ne istediğini bilen yorumlama ve çözümleme gücüne sahip ve pratik bir kuşak. Bingöl’de de bu kuşak saydığımız genel özelliklere sahip. Ancak son yıllarda yaşanan intihar olaylarının yine bu kuşağın başvurması araştırılması gereken önemli konulardan bir tanesi. Bizim gördüğümüz Z kuşağının en büyük kaygısı gelecek ve özgürlük kaygısı. Z kuşağında gördüğüm ve değer verdiğim en baskın özellik algılara karşı verdikleri doğru reaksiyon. Onlara vereceğim mesaj küçük bir tavsiye olur; kesinlikle özgürlük alanlarına müdahalelere izin vermesinler.

SİZCE BİNGÖL’ÜN EN BÜYÜK 3 SORUNU NEDİR? BUNLARLA İLGİLİ ÇÖZÜM ÖNERİLERİNİZ NELERDİR?

Bingöl ile ilgili o kadar fazla sorun var ki; bunu üç başlık altına almak gerçekten zor. İşsizlikten yoksulluğa, yoksunluktan açlığa, eğitimden sağlığa, trafikten imara, ranttan adam kayırmaya ve benim için son zamanlarda da görüldüğü üzere genç kadın intiharlarına kadar birçok sorun var. Özellikle intihar olayları şehir olarak hepimizi fazlasıyla huzursuz etmektedir. Bu benim için siyaset üstü bir durumdur. Geçen yıl meclise gündemine araştırma önergesi olarak sunduğumuz durum gönül isterdi ki ilimizin diğer iki iktidar vekili tarafından da destek görsün. Yeni bir soru önergesi ile tekrar gündeme taşıdık. Bu konunun ivedi bir şekilde araştırılması gerekiyor. İnsan yaşamını öncelemediğimiz sürece ne trafiğin çözümü değer bulur; ne de şehrin ışıklandırılması çözüm olur. Bizim için en büyük değer insan ve insanın huzurlu, mutlu, umutlu, sağlıklı yaşamıdır. Yine de bir sıralama yapmam gerekiyorsa bunlar; insan yaşamı, işsizlik ve trafik diyebilirim. İşsizlik çözümü için öyle maddeler sıralamaya gerek yok, ülke genelinde israfın, şatafattın, yolsuzluğun önüne geçilebilirse bu sorun kendiliğinden çözülür. Bingöl için trafik sıkıntısının çözümü ayrı bir makale gerektirir. Bu konuyu umarım tek başlık altında konuşma fırsatımız olur. Ama bilinsin ki hiçbir şey çözümsüz değildir. Sorun teşhis edilmişse en basiti çözümdür, yeter ki çözüm konusunda samimi olunsun.

MECLİS KÜRSÜSÜNDE YADA YAZILI ÖNERGE OLARAK BİNGÖL’ÜN HANGİ SORUNLARINI DİLE GETİRDİNİZ?

Ülke gündeminin önemli konuları hakkında söz almış olsam da hemen her konuşmamda Bingöl’ü, Bingöl’de yaşanan sorunları dile getirdim. Genel Kurul konuşmalarımda özellikle; Bingöl’de ki üniversiteli genç işsizleri, intihar olaylarını, orman yangınlarını, çiftçilerin besicilerin yaşadıkları sıkıntıları, zazaca dilinin içerisinde bulunduğu durumu, pandemi döneminde yaşanan sağlıkçıların sıkıntılarını yine bu bağlamda kahvehane, kıraathane, lokanta esnafları başta olmak üzere esnafların yaşadıkları sıkıntıları, amatör sporların yaşadıkları maddi sıkıntıları, liyakatsiz işe alımları, usulsüz ihaleleri, elektrik-yol sıkıntısı yaşayan köylerimizi, köylerde internet erişiminden sebep eğitimden geri kalan öğrencilerimizi, elektrik ve doğalgaz faturalarında yaşanan fahiş yükselişleri, Bingölspor ve taraftarlarının yaşadıkları problemleri ve daha sayamadığım birçok konuyu gündeme getirdim. Bunun yanında sadece Bingöl özelinde yaklaşık 48 soru ve araştırma önergemizde mevcut. Amacım, verilen bu temsiliyeti layıkıyla yerine getirmek. Bingöl ilinin sesi olmaya devam edeceğim.

MECLİSTE BİR KONUŞMANIZDA ZAZACA KONUŞAN BİRİ OLARAK, ZAZACA DİLİNİN UNUTULMAMASI İÇİN NELER YAPILABİLİR?

Meclis kürsüsünde yaptığım bir Zazaca konuşma vardı. Orada dilimize yapılan saldırılara tüm halkımız şahitlik etmişti. Zazaca; UNESCO tarafından kaybolan diller arasında gösterilmekte. Biz Zazalar en büyük yanlışı şurada yapıyoruz; Zaza bir lakap gibi girmiş hayatımıza bizim zazacılık yaptığımız kadar dilimize de sahip çıkmamız gerekiyor. Zazaca yazışma dili olamadığı sürece kaybolmaya mahkum edilecektir. TBMM’de yaptığım konuşma tutanaklara X olarak geçmişti. X; matematikte bilinmeyeni ifade eder. Gönül isterdi ki mecliste bulunan ana dili zazaca olan tüm vekiller buna karşı çıksın. Biz dilimizin kaybolduğunu kabul görmediğini feryat ederken, birileri çıkıp Zazalar merttir misafirperverdir gibi açıklamalar yapıyordu yani konu anlamsız bağlantısız yerlere çekiliyordu. Bir millet dili ile var olabilir. Bizim misafirperverliğimizin ön plana çıkması için öncelikle dilimizin kabul görmesi gerekiyor. Tekrar etmeliyim ki; zazaca yazışma dili olmaz ise birkaç kuşak sonra tamamen yok olabilir.